- 397 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
BURUK BİR BABALAR GÜNÜ!
BURUK BİR BABALAR GÜNÜ!
Kilis’te Selam Pasaji ’nın üst katında Altın Makas isminde bir kumaş mağazasını hatırlıyorum hayal meyal!
Takım elbisesi içinde ,minyon tipli ,beyaz tenli ,simsiyah saçlı bir adam var tezgahın başında. Kibar, dürüst, mert bir adam. Toplum içinde sevilip sayılan,değer gören bir adam. Bu benim babam.!
Sadece kendisini düşünmüyor; kardeşlerini, bacısının oğullarını da yanında istihdam ediyor.
Dağ olmaya çalışıyor onlara. Gücünün yeteceğini sanıyor. Ancak o dağ yavaş yavaş erozyona uğrayıp önce küçük bir tepeye, sonra savrula savrula kurak bir çöle dönüşüyor. Dönüştürüyorlar!
O yiğit adamın ,zaman içinde nasıl eridiğini, nasıl sararıp solduğunu çocuk yüreğimle üzülerek takip ettim.
Yetmedi, yetiremedi ve o mağazayı satıp sermayeyi dağıttı. Kendisine daha küçük bir işyeri açtı. O da yetmedi. Kum saatinin kumları gibi, elindeki sermaye akıp gidiyor, tükeniyordu. Bu arada sağlığını da tüketiyor, günden güne eriyordu! Etrafındakiler palazlanırken,o yok oluyor ve biz çocukların elinden hiç bir şey gelmiyordu.
Sadece üzüntüye eşlik ediyorduk. Verem illetine yakalanmıştı. Tedavi için İstanbul’a ,Ankara’ya gidip geliyor, sanatoryumlarda yatıyordu.
Onun çırpınışlarına , bizler de destek olmaya çalışıyorduk gücümüz yettiğince.
Evin damında, koyun kuzu yetiştirilir mi? Annem, damın etrafını biriketlerle yükseltmiş, üzerini oluklu tutyalarla kapatmış, orada koyun kuzu besliyordu. Kurban bayramından önce pazara çıkarıp satacaktık babamla birlikte. Pazara çıkarıp satma işine bende destek olacaktım. Ortaokuldaydım. Utanıyordum aslında. Beni kimse öyle görsün istemiyordum. Elimde bir sopa ile dağılan kuzuları bir araya toplayarak pazara götürüyorduk. Babam her kuzuyu sattığında gözleri gülünce ben de gülüyordum.Şairin dediği gibi," Viran olası hanede evlad ü ıyal var"dı. Bu nedenle,gücünün üstünde çalışmalı idi ve çalışıyordu da! Bulup buluşturuyor, evimize ekmek getiriyordu!
Ancak yoksulluk, ağır ağır sıkışan bir cendere gibi her gün bir parça daha iskencesini arttırdıkça, babamın gözle görülür çöküşü de kaçınılmaz oluyordu.
Annem her şeye rağmen, babamın iyi beslenmesi için elinden geleni yapıyordu. Köy tavukları babam için besleniyor, pişiriliyordu. Bize de tavuk suyuna çorba nasip oluyordu . Babam iyileşsin yeterdi. Başımızdan eksik olmasındı sadece!
Çünkü babasız kalırsak, boynumuz bükük olacaktı!
Dağımız yıkık olacaktı!
Hayata güvenle atılamayacaktık!
Bir yanımız hep yıkkın olacaktı!
Kötülere meydan kalacaktı ve bu durumdan yararlanacaklardı!
İstemiyorduk. Biz sadece babamın sağlığını istiyor,başka hiç bir şey istemiyorduk!
Ancak, ne maddi durumumuzu düzeltebildik o dönem, ne de babamın sağlığı düzene girdi!
Olmadı, olduramadık. Babam bu dünyanın yükünü daha fazla taşıyamadı ve kalp krizine yenik düştü !
Hem ekonomik açıdan, hem bedenen tükeniş onu, 40 yaşında aramızdan alıp götürdü.
En küçük kardeşim iki yaşında idi. Ben 16 yaşında idim.
Annemin, altı çocukla hayata tutunmaya çalışmasını ve bunu başarma sürecini yüreğim ezilerek
gördüm, yaşadım.
Sonunda birer kardelen olarak, ışıldayan güne "merhaba" diyebildik.
Ben öğretmen olmayı başardım. Hayatımıza güzellikler ekmeyi başardım!
Keşke, babama da bu güzellikleri yaşatabilse idim. O kuzuları satarken yaşadığı mutluluğu, ona bir ömür boyu yaşatabilse idim.
Yoktan var olmayı bildik. Bunu imtihan olarak kabullendik.
Ancak isterim ki, hiç bir çocuk anasız ve babasız kalmasın!
Gerektiğinde kuru soğanı kırıp yesinler! Yoksulluk ayıp değil ki!
Ayıp olan, o durumda olanı görüp görmezden gelmek!
Bu dünyada hiç bir şey kalıcı değil! Ne yokluk , ne zenginlik,ne güzellik, ne mal mülk ne de can! Hepsi bize misafir!
Bu gün yaşarken var olan her seyin kıymetini bilin!
Bu vesile ile,sayfamda olan büyük küçük herkesin, kardeşlerimin, oğullarımın ve eşimin, Babalar Günü ’nü kutluyorum! Selamlar,saygılar!
KARDELEN(Ayrıkotu)
18.06.2022
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.