- 386 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ben Ressam Olsaydım
Ben ressam olsaydım. Elimin dokunduğu gönlümün kavs-ı kuzahından renklere boyardım dünyayı. Amerikalı Ressam Bob Norman Ross’u izlerdim çocukken . Fırçayı tuvaline öyle coşkulu vuruşu vardı ki her şey bir anda belirirdi, her şey bir anda güzelleşirdi tuvalinde. Benim çocuk gönlümde de ressam olup dünyayı değiştirmek isteği geçerdi.Hayal dünyamın sonsuzluğunda kanatlandırırdım bütün renkleri. Irmaklar çağıl çağıl çağıldar kuşlar cıvıl cıvıl cıvıldardı . Çocukların koşuşturmalarına sesleri karışır giderdi .Uzayan hayallerin bitimsizliğinde insanın insanın kurdu olduğunu bilmezdim. İnsan insanın yurdudur , derdi babam .O zamanlar anlamazdım babamın bu cümlesi ama çocuk dünyamda kötülüğe yer olmadığı için koyardım onu da yaratılmış bütün güzellikler arasına . Sonra sonra biz de büyüdük. Biz büyüdükçe renkler de değişmeye başladı . Renkler biz büyüdükçe kirlendi . Dünya ben-i âdeme dar gelmeye başladı. Ekmek herkese yetecekken zalimin elinde kaldı. İnsan oğlunun bir vadisi dolusu malı olsa diğer vadilerde gözü olmaya başlayandan beri her şey yetmemeye başladı. Göğün kaybolan mavisinde, denizlerin ziftleşen köpük köpük dalgasında ,fabrika bacalarının kurum püsküren bacalarında, kuruyan pınarların gözlerinde, kurdun kuşun börtü böceğin kaçarken bıraktığı çığlıklarda, yok olan ormanlarımızda renkler kirlendi.İnsan denilen eşrefi mahlukat tertemiz fıtratından sıyrılalı beri her şey aslî hüviyetini kaybetti. En çok da renkler kirlendi. Babamın okuduğu Kara Davut hikâyelerinde, gecenin soluğuna renk gelirdi. Biz de kanatlanıp giderdik o zamanlara , o zamanların maneviyat yüklü bulutlarının arasına. Biz de o İslam mücahitleri gibi olmak ,Allah’ın kutlu muştusuna davet etmek için sürerdik atlarımızı uçsuz bucaksız diyarlara .Renklerin rengini kaybetmediği o zamanlar da gitti. Çocukken hayallerini kurduğum, büyüyünce ressam olacağım dediğim o zamana ben de geliverdim. Babamın okuduğu kitaplarda zaman denilen mefhumun göz açıp kapayıncaya kadar geçeceği ile hadisler vardı .Evet, zaman geçivermişti. Ben de büyüyüvermiştim. Ressam oluvermiştim. İlkin beyazı kaybetmiştim bir gelinin gelindiğinde. Sonrası sökün etmişti .Bütün renklerimi kaybediviyordum. Bir maden işçisi babamın simsiyah yüzünde alın terinin rengi, kapitalizmin çarklarında yok oluyordu.Kayboluyordu. Dokunamıyor.Tutamıyordum. Sonrası sonrasına eklenip kayboluveriyordu. Ben ressamdım . Renklerim vardı .Denizin dalgasına dokunacak ,göğün mavisine uzanacak renklerim vardı. Bir annenin sıcaklığını hissettirecek renklerim vardı.Zeytin dalında saklı güvercin bakışlı renklerim vardı .Mavinin gizeminde beyazın saflığında bekleyen renklerim vardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.