- 259 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sanal Mezralar 5
Sahaf Gani, haftalık okuyacağı kitapları seçerken ince eler sık dokur.Her kitabı okumaz.Geldim geleli gözlemlediğim
kadarıyla haftada üç kitap okumak onun için bir rutin olmuştu. Hızlı okuma tekniği ile okuyor ama hepsini anlıyormuş.Şaşırmıştım.Sorunca "Sana da öğreteceğim" demişti. Dergi, gazete ve ansiklopedileri saymıyorum bile.Havasız susuz yaşayamadığı gibi kitapsızda yaşayamıyordu.Arkadaşları ile yaptıkları kitap mütaalaları ise görülmeye değerdi.Çok zevkli, tartışmalı ve heyecanlı oluyordu.Bir daha ki seferi iple çeker oldum.
Bana doğru gelirken elindeki kitapları daha iyi seçebildim.Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İdeal Devlet ve 1984 kitaplarıydı.
Yanıma yaklaştı ve elindeki kitapları göstererek;
-Okudun mu bunları ? Dedi.
Kendimden emin bir şekilde yüzüne samimiyetle bakarak;
-Hayır dedim.
-O zaman biraz sohbet edelim mi?
Temmuzun sıcağında dondurmasına kavuşmuş çocuk gibi sevindim.
-Tabiki dedim.
-Şimdi seninle elimize kalem kağıt alıp hem okuma hem de yazma işi yapacağız.
-Şimdi yaz.
"Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında
Yekpare geniş bir anın parçalanmaz akışında"
Şimdi bunu mütaala edelim.Epey konuştuk.Daha doğrusu o konuştu ben dnledim.Sonra gülerek;
-Ahmet Hamdi Tanpınar’ın "Saatleri Ayarlama Enstitüsü ’ kitabında söylediği bu anektod çok şeyi anlatıyor. Çok güzel bir kitaptır bu. Bana tavsiye eden kişiyi hep iyilikle anmışımdır. Zaman insana bahşedilmiş iki değerli hediyeden biri...diğerini ise Muhibbi şöyle ifede ediyor;
"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi"
Konumuz zaman olduğu için Muhibbi’ye rahmet diliyoruz.
Evet, yazdığımız yazının mevsimi yaz.Yazı yazarak anlatmaktır muradımız.
-Niye?
-Çünkü "Söz uçar yazı kalır." Boşuna dememiş atalarımız.
Şimdi sana uçuk kaçık bir şeyler söyleyeceğim ve sen kurallarına uygun kurmacadan yararlanarak yaz bakalım.
-Geçen gün mevsimlerle konuşan arkadaşıma uğradım. En son ilkbaharda görmüştüm onu.O konuşmayı ben yazmayı seviyorum.Bir de okuyanımız var.O pek buralarda görünmez.Kitaplara gömülür başka da göremezsin onu. Bizim burada yazan okuyanı, okuyan yazanı konuşanda hiçbirini sevmez.
Çünkü biz her şeyi konuşarak hallederiz.
"İnsanlar, konuşa konuşa hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır." Sözünü başımızın tacı biliriz.
Gerçi internet çıktı çıkalı bu konuda tartışılır oldu.Neyse daldan dala atlıyor, konudan konuya geçiyorum.
Nerde kalmıştık.Ha gelelim şu mevsimle konuşan arkadaşıma.
Onun bana anlattığını ben de sana anlatayım.
"Günlerden bir gün mevsimlerin Padişahı ülkesini kasıp kavuran fırtınayı yanına çağırmış.Çağırmış ama gelin bakın ulağın başına neler gelmiş neler...
Haberi götüren ulak kendinden ve tipinden emin olan tipiymiş.Mevsimler padişahının selamını götürdüğünü ve tiz yanına gelmesini söylemiş.
Devamı yarın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.