Yalnız
Sinirliydi. Sinirli olduğu kadar zehirliydi de. Hınçla ağzından çıkıp etrafındakilere isabet eden sözleri yakıcıydı. Susması gerektiğini o da biliyordu fakat elinde değildi, miydi? Gerçekten elinde değil miydi, yoksa sırf vicdanını rahatlatmak için kendini buna mı inandırmıştı? Bilmiyordu. Zehrini akıtacak bir yer bulmalıydı, biri. Ama Cemal Süreya demişti ya; "Biliyorsun, ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası." diye. İşte o da başkentteydi. Yani yalnızlıktaydı. Yani yalnızlık ondaydı. Yani zehrini akıtacak biri yoktu. O da önüne gelen herkesi kendine kurban seçiyordu. Ama ne yapsındı? Bu zehir onu her gün öldürüyordu. Günden güne parçalanıp yok olmanın ne demek olduğunu bilmeyen insanlar gelmiş ona kızıyordu. En çok da buna öfkeliydi. Haksızlıktı bu. Ona da yazık değil miydi?
Kafasındaki düşünce baloncuklarını patlattı ve gözündeki yaşları sildikten sonra uyumak için hazırlandı. Şimdilik huzurla yapabildiği tek şey için.
Gökçen
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.