- 551 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
AĞABEY DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN !!
Yazıya Fırat Baş’ın dizeleriyle başlamak isterim. Ağabey sözcüğünün bence hakkını vermiş üstat şiirinde.
"Bir ağabeyi olmalı insanın
Ana, baba öldüğünde yerlerini aratmayacak
Benim abim öyle oldu inanın
Biliyorum en ufak bir derdimde o hep yanımda olacak.
Hem meslektaşım
Hem ağabeyim…"
Ağabeyim Gürsel Özkan (İzzet Abimm) kendisi her ne kadar 1959 haziran doğumlu olduğunu ısrarla tekrarlasa da resmi kayıtlara ve ana baba hatıratına göre 1960 yılının haziran ayının 18. günü doğduğu bilinmektedir. Dünyaya geldiğimde üç yaşlarının ve tek çocuk olmanın tüm ayrıcalıklarından yararlanmanın öz güveniyle daima beni koruma, kollama yol gösterici ve rehber olma görevini içselleştirmesinden kaynaklı tüm çocukluk ve lise tahsili sonuna denk onun güvenli kanatları altında yetiştim.
Hatta Lise mezuniyetinden sonra " hiç zaman kaydetme bir an evvel üretim bandındaki yerini al. Üniversite tercihlerinde sınıf öğretmenliğini tercih et iki yıl sonra (o vakitler Eğitim Enstitüleri iki yılda 8 sömestrlik ders verip sınıf öğretmeni yetiştiriyor idi) maaş almaya başla. Hafızam yanıltmıyorsa o yıllarda Ankara Hukuk Fakültesi 3. sınıfından 4. sınıfına geçmek için alttan gelen derslerin sınavlarıyla cebelleşiyordu. Elbette emir telaki ettim. Bolu Eğitime kapağı atıp, iki yılda olmasa da üç yıl sonra öğretmen maaşı almaya başladım.
Daha sonraları bana yaptığı rehberliği kendine de yapıp meslektaşım oldu. Şimdilerde ben atmışıma ramak kala,
o atmış üçlerinde geçen yıların yaşanmışlıklarının en olunmaz anlarda abi kardeş dayanışmasının güzelliklerini biriktirmenin verdiği huzurla o dede ben dede adayı yaşlanmayı deneyimliyoruz. Aramızdaki kilometrelerce ayrılıklar, aylarca görüşememek ne gam ister köyde baba evin de, ister gurbette her nerede karşılaşırsak karşılaşalım hasretle kucaklaşsak sanki hiç ayrı kalmamış gibi aynı muhabbetle aynı sıcaklıkla devam eden sohbetleriz de çocukluk, ilk gençlik yılarımız, toplumsal hak ve özgürlükler mücadelesinde yan yana, omuz omuza verdiğimiz mücadele anılarımız anlatılır kan kardeşliğin üzerinde temellenen yoldaşlıkla taçlanan yıların imbiğinden geçmiş bu anıları ağabeyimin ağzından dinleyenler başka dünyadan gelmiş süper kahramanların bilim kurgu hikayelerini dilermiş gibi çıt çıkarmadan huşu içinde göz bebekleri açıla açıla ağzından çıkan sözcüklerin büyüsünü sindirmeye çalışırlardı.
O büyülü anlarda ilk aklıma gelen ilk mektebe başlamadan (ağabeyim 3 bitirmiş dördüncü sınıfa geçmiş, ben ilkokul bire kayıt yaptıracağım 1969 yılının sonbaharında) okumayı kitap okumayı bize sevdirmesi gelir. Yaşar Kemal üstadın İnce Memed’i elinde bir öğretmen edasıyla gelir onu bekleyen biz kardeşlerini, tüm kuzenlerini, mahalle arkadaşlarını komşu evin yüksek merdivenlerine sıra ile oturtup başlardı dünkü kaldığı yerden okumaya. (Kahramanların karakterine uygun tonlama ile okurdu ki sanki simama paredesin de filim izliyoruz tadı verirdi.) İki bölüm okuyunca "yoruldum derdi " "Arkası yarın” Derdi. Dehşet üzülürdüm. Ya yarın olmaz ise derdim. Çocuk aklı. "Yarın mutlak olur." Derdi ."Asıl biz olur muyuz, olmazıyız sen onu düşün, hem kaygılanmayı bırakın bir an önce okumayı sökmeye bakın." Derdi.
Ağabeyimin okuduğu kitapları onun gibi okuma aşkıyla geçti tüm öğretim hayatım. Diğer yaş taşlarımızdan farkımız evimizin her odasında bol bol kitap bulunmasıydı. (Evimizde bol kitap buluma hikayesi bir başka yazıma kalsın. Çünkü başlı başına uzun bir mevzu.) Ancak şu kadarını yazmakla yetineyim; Yerli yabancı tüm klasikler ile hemen tüm siyasi literatürü içeren bir zenginlikte kitaplığımız var idi. Günlük ve haftalık gazete ve dergiler ile kendi harçlıklarımızla aldığımız Doğan Kardeş, Milliyet Çocuk, Gır Gır, Fırt, Çarşaf gibi mizah dergileri cabası. Okumak okuduklarımızı tartışmak çocukluğumuzdan ilk gençliğimize, ilk gençliğimizden üniversite yıllarına, çalışma yaşamındaki yılarımıza ve dahi bu günlerimize kadar süren en keyifli anlarımızı oluşturmuştur.
Biliyorum uzattım. Toparlama vakti. Yazıya Fırat Baş’ın dizeleriyle başladık. Can Yücel’in dizelerini biraz değiştirerek (elbette aziz hatırası önünde saygıyla eğilerek) bitirelim.
" ...
Koştururken ardından o uçmaktaki devin
Daha başka tür aşklar geniş sevdalar için..."
Senle açıldı “abimm” nefesim fikrim can evim
Hayatta ben en çok hem babamı hem ağabeyimi sevdim.
Doğum günün ve babalar günün kutlu olsun "abimm" Ellerinden öper sağlıklı ve mutlu nice nice yılları ailen ve tüm sevdiklerinle geçirmeni temenni ederim.
İyi ki varsın. Ne mutlu bana hem ağabey hem yoldaş hem de meslektaşımsın...Sevgiyle kal. Tez vakitte görüşmek umuduyla hoşça kal.
Göksel Rıza ÖZKAN
13/06/2022 Bahçeli