Şerefle bitirilmesi icap eden en ağır vazife hayattır. -- toegueville
Suat Zobu
Suat Zobu
@suat-zobu

Uğru ile Aslan

12 Haziran 2022 Pazar
Yorum

Uğru ile Aslan

3

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

672

Okunma

Uğru ile Aslan

Uğru ile Aslan

.

Akşamları pek televizyon izlemiyorum. Şuradan gelip şuraya giden, şunu şunu diyen öfkeli yüzleri görmek istemiyorum. İzlersem belgesel. Yada kitap okuyorum. Genellikle roman tarzı. Epeydir okumak isteyip de okuyamadığım, bir kenarda duran “Hatem Tayi Hikayeleri” ni okumaya başladım.

Süper.

Öneririm.

Oradan bir bölüm aktarmak isterim.

*
Hatem Tayi oldukça cömert bir padişahtır. Bir gün vezirlerine,

- Şu dünyada benden daha cömert bir padişah var mıdır? diye sorar.

Baş veziri kem küm edip,

-Vardır sultanım. İran’ın Rey şehrinde bir kız padişah vardır. O sizden daha cömerttir! der.

Bunun üzerine Hatem Tayi derviş kılığında, yayan yapıldak o kız padişahı görmek üzere yola düşer. Yolda bir kervana rastlar. Onlarla samimiyet kurar.

Kervancılar böyle yalnız başına seyahat etmenin tehlikeli olduğunu belirtirler.
- - -
O kafile de görmüş geçirmiş bir tüccar vardı.

- Gerçi dervişler devamlı manevi yolculuklar yaparlar. Amma yollardaki zahmet, sözlerdekine benzemez. Zira çöller ve ormanlarla kaplı yerlerden geçilir. Buralarda da aslanlar, uğrular (hırsız), haramiler olur. Tehlikelidir. Sen hiç “Uğru ile Aslan Hikayesi”ni işittin mi? dediğinde Hatem Tayi “Buyurun, eğer zahmet olmazsa dinleyelim” dedi.

O yaşlı tüccar anlattı:

Uğru İle Aslan Hikayesi

Rivayet ederler ki bir zamanlar kervanın birisi çölün ortasına kondu. Etraftan bir aslan sesi işitildi. “Şu karşıdan bir aslanın sesi geliyor” dediler. Kervandakiler hemen yüklerini orada bırakıp katırlarını alarak kaçtılar. “Eşyalarına zarar gelmesin” diye orada bir bekçi bıraktılar. Akşam olup hava kararınca bir uğru çalacağı şey olup olmadığını kollamaya başladı. Bu sırada aslan da ormandan beri geldi. Tam da aslan yüklerin arasına gelince bekçi korkunç bir çığlık attı. Aslan ansızın o sedayı işitince kuşkulanıp durdu. Uğru da fark edildiğini sanıp yavaş yavaş geri dönünce aslana rast geldi. Arkasını elleyince karanlıkta onun bir tay olduğunu sandı. Hemen sıçrayıp üzerine bindi.

- Tay ama fazlasıyla kuvvetli bir tay, diye düşünmeye başladı.

Aslan uğruyu yere savurup sırtından atmaya çalıştı. Uğru ise iki eliyle aslanın muhkem kulaklarına yapıştı ve ayaklarıyla da mahmuzladı. Aslan sert yaydan çıkmış ok gibi fırladı. Uğruyu sahraya çıkardı. Uğru aslanı o kadar sürdü ki zavallının kımıldamaya mecali kalmadı. Her tüyünden sanki bir çeşme oluştu. Bu sabaha kadar böyle sürdü gitti.

Uğru “Gerçi elime mal, rızık falan geçmedi amma bu bile fena değil. Böyle çabuk yürüyüşlü tayı aldım. Eğer terbiye edilirse çok faydalı olur” diye düşündü.

Sabah olunca taya nazar edip gördü ki bu tay değil, aslandır. Uğruda korktu ki uygun bir yerde hemen kendisini aslanın üzerinden yere attı. Karşısında uçsuz bucaksız bir ağaç vardı. Can havliyle örümcek misali ağaca tırmanıp çıktı. Aslandan emin olup “Onu korktuğum için çok incittim. Benden intikam almak istese hakkı var. Sonra bana uzanıp ulaşabilir, halimi zora sokabilir” dedi. O ağacın üzerinde kalmaya karar verdi.

Aslan ise, akşamdan beri koşmaktan ve dövülmekten bitkin düşmüş, kımıldamaya gücü kalmamıştı. Aslanın yan tarafında bir meşe ağacı vardı. Güçlükle onun gölgesine erişip düştü ve aklı başından gidip bitkin halde yatıp kendinden geçti.

Bir zaman sonra biraz kendine gelince başına gelenlerin farkına vardı. “Ne hale uğradım ben” diye düşünürken karşısında bir maymun göründü. Maymun aslanın huzuruna gelip ona baktı ve,

- Nereden gelirsin, sana ne oldu böyle? diye sordu.

Aslan buna,

- Ey dertli! Beni neylersin? Sen kendine bak, yürü! Geldiğin yere geri dön ki, bekçi görüp seni de bencileyin eylemesin” dedi.

Maymun,

Bekçi dediğin kişi nasıl bir yiğit ola ki senin gibi bir aslanla kavgaya tutuşa! Bana göster de onu kahredip senin intikamını alayım” dedi.

Aslan,

- Bre yürü git! Sakın gözüne gözükme. Sana benden fazlasını eder, dedi.

Maymun dinlemeyip,

- Sen onu bana göster, diye ısrar etti.

Aslan,

- Hoş, şimdi vebali kendi boynuna! İşte o bekçi dediğim adam şu ağaca çıkmıştır. Amma ben sana söylüyorum gel sen o adamla hiç muhatap olma! Ondan ötesini sen bilirsin, dedi.

Maymun aslanın sözüne kulak asmayıp hemen o ağaca çıkıp oturdu. Adama nasıl ulaşacağını düşünmeye başladı.

O uğru da maymunun geldiğini görüp hemen bir dal kesti. Ucuna bir halka yaptı. Yavaş yavaş uzattı. Maymunun edep yerine taktı. Sonra dalı çekip edep yerine kement attı. Ondan sonra o dalı ağacın gövdesine sabitleştirdi. Bir iki kere çekti. Gördü ki maymun çekilse edep yeri kopacak. Amma maymun dahi anladı ki edep yeri çok kuvvetli bağlanmış. O an maymunun edep yerinin acısı tepesinden çıktı amma aslandan utanıp sesini çıkaramadı, sabretti. Giriştiği işe pişman oldu amma ne fayda!

O mahalde o adam bir dal daha kesip maymunun arkasına ve göğsüne o kadar vurdu ki haddini aşıp dertli maymunun aklı kâh gelip kâh gitti. Vücudunda zerre kadar sağ yer kalmadı. Her yeri pare pare oldu. Velhasıl hayaları çok acıdı. Aciz olup bitkin düştü. Başaşağı edep yerinden o ağaca asılı kaldı. Ağzından burnundan kan geldi. Bin bela ve zorlukla o dal kırılıp maymun aşağıya düştü de eşek arıları gibi başına musallat olan belalar dağıldı.

Aslan yattığı yerde hazan yaprağı misali titredi. Çünkü maymun kurtulup perişan vaziyette sürüne sürüne aslanın yanına gelmişti. Aslan:

- Ey bedbaht, cahil! İbret olarak sana ben yetmedim mi? Benim nasihatimle iş görmedin. Varıp bir ilahi gazaba, beklenmedik belaya düştün! Ahir cezan buydu. Belanı buldun ve şükreyle ki canını kurtarabildin! Herifi görüp bilmedin mi ki bu kişi benim gibi bir aslanı bu hale getirmiştir. Ki, seni ne hale getirir! Sana temkin gerek, dedi.

Maymun öyle bir ahh çekti ki felek aynasını simsiyah eyledi.

- Ne bileyim ben adamı! Uzaktan bakıp bedenini zayıf gördüm. Hünerlerini nereden bilebilirdim? Bilsem de onları hesaba almazdım. Meğer adamda etrafına mutlak bela getiren hünerler varmış! deyip gamla maymun ve aslan bir yol tutup gittiler.

Onlar gidince hırsız da ağaçtan aşağıya inip vatanına döndü.

SZ (Tarafımca düzenlenip sadeleştirildi)

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Uğru ile aslan Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Uğru ile aslan yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Uğru ile Aslan yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Hasan Özaydın
Hasan Özaydın, @hasanozayd305n
13.6.2022 14:28:55
Çocukluğumdaki masallar gibiydi.Masal bittiğine göre gidip yatayım tebrik ederim.
neneh.
neneh., @neneh-
13.6.2022 01:29:34
Muhteşem!..Hırsızın vatanı neresiymiş? Zira İran olamaz.Kolu kanadı kesilir.Kapıya mandal yapılır..Aslana bile pabucunu ters giydirdiğine göre yavuz hırsız olmalı.İlginç ve bir o kadar da sürükleyici..Sağlıcakla..Saygıyla..
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
12.6.2022 20:59:38
Çok sürükleyici hocam kutluyorum çalışmalarınızı
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.