Sobe
"Bir, iki, üç, dört... doksan sekiz, doksan dokuz, yüz. Önüm arkam sağım solum sobe. Saklanmayan ebe!" dedikten sonra hızla arkasını döndü. Gözlerini açmasıyla onu görmesi bir oldu. "Çiçek kız." dedi hayranlıkla izlediği kız için. Geçen gün görmüştü onu. Buralarda yeni olduğu belliydi. Siyah, upuzun saçları beline uzanıyordu. Çok güzeldi. O kadar güzeldi ki çocuk oyunu tamamen unutmuş, kızı izlemekten arkasındaki arkadaşını fark edememişti. "SOBE! E sen de hiç bilmiyormuşsun oynamayı. Hemen sobelendin." Etrafındakilerin ne dediği, ya da ne yaptığı umrunda değildi. Bu kızda bir şey vardı. Ve bu şeyin peşini bırakmaya hiç niyeti yoktu. Ondan bir tepki bekleyen arkadaşının yüzüne bile bakmadan konuştu; "Şey, annem çağırdı da benim gitmem gerek."
Daha görüşürüz bile demeden koşmaya başlayan çocuğa karşı şaşkınlıkla bakan küçük, arkasından bağırmakla yetindi; "İyi de evin o tarafta değil ki."
Çocuk koşmaktan nefes nefese kalmıştı. Ne kadar hızlanırsa hızlansın bırak kıza yetişmeyi, yaklaşamıyordu bile. Daha fazla dayanamadı ve durdu. Ellerini dizlerine götürdü, nefesini düzenlemeye çalıştı. Başını kaldırdığında birkaç metre ilerde kızı gördü. Bir kelebekle oynuyordu. Onu eline alıyor, seviyor, sonra tekrar uçmasına izin veriyordu. Çocuk bir süre durdu, bu tatlı manzarayı izledi. Kız çocuğa doğru döndü ve ona eliyle gelmesini söyledi. Heyecandan kalbi durmak üzere olan çocuk hemen kızın peşine takıldı ve yürümeye başladılar. Yüksek çimenlerin arasında kısa boylarıyla kaybolmalarına rağmen bir şekilde birbirlerini buluyorlardı. Biraz yürüdükten sonra birkaç katlı müstakil bir evin önünde durdular. Ev çok eski ve bir o kadar da ürkütücü görünüyordu. Kız arkasını döndü, çocuğa elini uzattı. Çocuk büyük bir gülümsemeyle kızın uzanan elini tuttu ve içeri girdiler. Evin içi kocamandı. İkili koştura koştura merdivenleri tırmandı. En üst kattaki odaya girdiler. Kız hemen balkona çıktı. Çocuk ne yaptıklarını anlayamıyordu fakat merakına yenik düşerek her denileni yapıyor, kızın peşinden ayrılmıyordu. Evin balkonu o kadar büyüktü ki; "Burada bisiklet bile sürülebilir." diye düşündü çocuk. Kız birden balkonun kenarındaki küçük taşların tepesine tırmandı, çocuğa elini uzattı. Çocuk tereddüt etti. Burası çok yüksekti. Düşme fikri onu gerçekten korkutmuştu. Fakat kıza karşı gelemedi ve elinden tutup taşların üzerine çıktı. Kız birden kendini aşağı bıraktı. Çocuk çok korkmuştu fakat aşağıya baktığında kızın sapasağlam bir biçimde ona gülümsediğini gördü. Bu görüntüyle gelen rahatlama hissinden sonra çocuk kıza baktı ve konuştu; "Şimdi geliyorum ora ..."
Kadın neler olduğunu anlamamıştı. Küçüğün burada ne işi vardı? Bu kadar ıssız bir yerde, hem de o evin içinde. Merakla camdan izlemeye devam etti. Evin içinde neler olduğunu göremiyordu. Fakat zaten çok geçmeden çocuk balkona çıktı ve kadının görüş alanına girdi. Çocuk balkonun kenarına kadar yürüdü. Sonra elini boşluğa uzatıp kenardaki taşların üstüne çıktı. Aşağıya bakarak bir şeyler mırıldanıyordu. Ne dediği anlaşılmıyordu. Kadın telaşla camı açıp çocuğa seslenmeye başladı. Balkon çok yüksekti ve eğer düşerse... Demeye kalmadan çocuk kendini aşağı bıraktı. Kadın şok içinde çocuğun son kelimesini düşündü: "SOBE!"
Gökçen
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.