AT ARABACI (1977 )
AT ARABACI ( 1977 )
Delibaş deresini çevreleyen taş duvara yaslanmış yaşlı, orta yaşlı arabacılar..boynuna yem torbası geçirilmiş kafalarını ve kuyruklarını sallayarak yemlenen atlar..!
Salih paşa cami karşısında şimdiki çay bahçesinin yanı.. dere boyu at arabacıların durak yeri..! O günlerde çok iş yapan hemen hemen herkesin işinin düştüğü Arabacılar.. Sorgun’un yükünü çeken evinin geçimini sağlayan, köyden şehire inince kendisine en yakın bulduğu mesleği tercih eden, Genelde Sorgun merkezden dışarıda ikamet eden gariban dar gelirli insanlar.. Kimi çocuk okutma telaşında,kimi oğlan evlendirme derdinde,kimi evine üç beş parça eşya almak için koşturuyor..!
Arabacı Abdullah da bunlardan biri..Bir bakıyorsun Erciyes lerin toptancı dükkanında mahalle bakkalına şeker, bisküvi, yüklüyor yada Bektaşlar’ın Rıfat Ağa’nın mersedes kamyonun dan Kayseri’den gelen yükleri esnaflara taşıyor, yada Çay Mahallesi’nde sebze pazarında..
Öğleyin arabasını gölge bir yere çektikten sonra Sucukcu Hacı’dan aldığı yarım ekmek, bir salkım üzümü yemeye başladı..önünden geçen Sorgun Lisesi talebelerinin yarenlik ederek geçişlerini izledikten sonra yaktığı siğarasını bir soluk çektikten sonra..
-Ahh Cemal’im ahh.. senide böyle görmeyi ne kadar isterdim senin neyin eksikti be oğlum..!
Büyük oğlu köyden Sorgun’a göçünce köylüleriyle İstanbul’un yolunu tutmuş inşaatlarda çalışmaya başlamış üç beş ayda gelip hasret gideriyordu..Küçük oğlu Cemal Ortaokula yazılmış ama okumada gözü olmayan arkadaşlar edinmiş,okula gitmez olmuş ve devamsızlıktan sınıfta kalmıştı..! Okuluna devam etmiş olsaydı şimdi Lise son sınıfta olacaktı..
Arabacı Abdullah iki elini öne doğru uzatıp..
- Bu elimin yarıkları (çatlak) kimin içindi oğul..
Cemal her akşam sinemada yada kahvede gün geçiriyor..kılık kıyafetinden de taviz vermiyor yaşlı anasına her sabah pantolon ütületiyor, saçlarını Necip bey jöle ile taramadan ve babasının masanın üzerine bıraktığı harçlığını almadan çarşıya çıkmıyordu..! Cemal son günlerde Bektaşlar’ın Benzinlikte ki lokantada garson olarak çalışmaya başlamıştı bu titizliği den dolayı Lokantacı kel İbo Sivas,Ankara istikametinden gelen otobüsleri karşılama görevini ona vermişti..Kaptanlar Cemale Jilet diye çağırıyorlardı..
Arabacı Abdullah oğlunun okumamasına çok içerliyordu..
-Hökümet konağına gidip Ahmet Durukan müdürden bir sormam gerekiyo aceba bu oğlan tekrar okurmu..?
Sebze, Vita yağ tenekesi ve bir çok mutfak malzemesiyle arabasını yüklemişti Kel İbo’nun lokantasına doğru sürdü arabasını..Tek tek yükünü indirirken gözü içeride oğlunu arıyordu..!
-Oğlum..! benim oğlan burada garsonluk yapıyor çağırırmısın..!
Lokantanın dışındaki masaya servis yapan oğlunu gördü gönderdiği garsonla birşeyler konuştu ve Cemal içeri girdi..
Cekedinin iç cebinden çıkardığı sarı zarfı eline aldı oğlunun gelmesini bekliyordu..!
- Amca dedi garson..Cemal seni tanımadı her halde..! O benim babam değil dedi..!
Cemal babasının üstünden, başından hatta arabacı olmasından utanmış o adam benim babam değil demişti..
Arabanın üzerindeki yem torbasını altına alan Arabacı Abdullah Atına..
-Dehh dedi..
Atın hızlanması için Kamçıyı eğerin kayışlarına şakılattı at birden hızlandı..
Acı bir fren sesi duyuldu toz bulutu arasında koşuşan insanlar ve bir birine karışmış sesler geliyordu tek şeritli kara yolundan..Atın koşumları çözüldü at kendini silkeleyerek ayağa kalktı,ters dönmüş arabayı kaldırmaya çalıştılar.Yüz üstü yatan Arabacı Abdullah son nefesini çoktan vermişti..!
- Ölmüş mü diye bir ses duyuldu..
Sağ elinde sıkıca tuttuğu sarı zarfa baktı Cemal
Diz çöktü ellerini yüzüne kapattı..
-Babaaam..diye bildi..
Ömer Ünal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.