- 685 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
Elimde Kalan Son Harfler ( 1+1 Bir Ev / 1+1 Bir Dünya )
Parasızlıktan tütün içen adam; a c ı n ı n u y k u i ç i n d e a l d ı ğ ı b i ç i m i
t a ş ı y o r y ü z ü n d e.. Sözlük anlamı: ö z l e m bu cümlenin.. Boş şarap şişesinin; dişi, mor ve buğulu bir üzüm salkımına duyduğu özlem..
Sehpanın üzerinde bıraktığın sakız kutusu, içime içime vuruyor seni.. Tezgahın üstündeki fesleğen, sırasını bekliyor.. Tohumunu istemiştin ya! . Benden daha sabırsız.. Unuttuk o gün..
İçimizde zaman zaman gittiğimiz kendi / eski ülkelerimiz vardı. O gün, gitme sırası sendeydi, b e n k a l a m a d ı m.. Ve o gece, sadece; yalnızlığı öğrenmesin diye, gene yatağımda yattım, öğrensin istemedim..
Oysa; k a l s a n, s a r ı l s a n v e ö p s e n , ne kadar mutlu ölecektim.. Ölü doğmuş yılgın bir çocuğun gözlerinde ağlamak yerine..
Sen! ..Sen, a ş k ş i i r l e r i n d e n s a v a ş l a r ç ı k a r ı y o r d u n..
Ben! ! . Ben, eski yenilgilerine g ö m ü l m e d e n , s e v d a s ı i ç i n k ı l ı ç
k u ş a n a n b i r k a d ı n k a z a n ı r d ı, b i l i y o r d u m..
B u y ü z d e n, u t a n m a d ı m y e n i l m e k t e n..
Zaten ellerim kelepçeli gelmiştim, esaretimi alıp özgürlüğümü vermiştim sana.. Severek, isteyerek.. Ki bir ilkti bu, izin vermeliydin kalmama.. Kelepçelerimin anahtarlarını, içinde var olduğunu bildiğim mavilere atmalıydın, boşa gitmezdi.. Eski bir denizciyim ben..
Kopuk kopuk yaşadığımızdan kopuk kopuk duygularım.. Oradan oraya atlıyor olabilirim ama değişen bir şey olmuyor, d ü ş t ü ğ ü m her yerde sen oluyorsun. Her günün seninle başlaması gibi, ya da her şeyi yok sayıp zamana senin adını vermek gibi.. Yeni bir alfabeyi öğrenmek gibi, tenine ve gözlerine yazılmış..
Seni seviyorum / Bizi seviyorum..
Domuzluğunu, serseriliğini ama en çok şaşırtıcılığını seviyorum.. En büyük şaşkınlığımı bana geldiğin gün yaşadığımı sanmıştım.. Yanılttın beni, hep şaşırtarak.. Daha çok, daha çok.. Sevgi buketleriyle süsleyerek bazen, bazen korlarla ellerime bırakarak..
Gözüme d ü ğ m e l e n e n bakışların dokunduğum her şeye nasıl bulaşır, çözemiyorum.. Baktığım her şey sana dönüşüyor.. Hayır, seni benden daha çok seviyor olamazlar, yalnızca kötü bir taklitçi onlar..
Yokluğun neremde başlıyor neremde bitiyor bilemiyorum.. A m a h e r g i t t i ğ i n d e ,
d a h a ç o k k a l ı y o r s u n b e n d e..
Birbirimize dokunduğumuzda, iç içe geçtiğimizde, ortada ikimiz de kalmıyoruz, yeni bir bedene taşınıyoruz, hem ikimiz hem de başka biri olan yeni bir beden yaratıyoruz.. Bu sen değilsin tek başına, ben de.. Buna bir isim bulmalıyız ve adlarımızı unutup birbirimizi bu isimle çağırmalıyız.. Çünkü biz buyuz...
Zamansız ağlamalar başlıyor en sevdiğim türküleri dinlerken, ansızın.. Bunlar, senin sızın.. Bir annenin yüreğiyle unutulmuş zamanlara gömüyorum hepsini.. Üstünü gözlerinden aldığım y ı l d ı z k ü l l e r i y l e örtüyorum..
K i m ö l d ü r d ü s e n i n g ö z l e r i n i ?
Hangi ah ‘ ın şiiri yazılabilmiş ki? ! ! .. Yürek ister..
Çünkü, hala şiirler yazılıyorsa ah ‘ lara; ah ‘ lar biter..
Yırtıcı bir kaplanın kediye dönüşümü, sokuluşların.. İşte o zaman en çok çözüyorsun beni, asit gözlerinde.. Sana eriyorum, akıyorum.. Gözlerinden bir sigara yakıyorum, teninde söndürdüğüm..
Sen, kalem tutan gözlerinle aşkımızı yazıyorsun, kimsenin okuyamayacağı güncemize.. Belki, bizim de..
Sarhoş bir gezegen tutuşuveriyor dudaklarından.. Siliniyor “ kendi ” liğinden.. Sonrası, cennet.. Belki bir dağ boşalıyor rahmine, sana emanet..
Bazen beni terk ediyor yorgun sesim.. Peşine düşmüyorum.. Sana geldiğini; beni, seni ne çok sevdiğimi anlattığını biliyorum. Hiç ellemiyorum.. Senin sesin olarak geri dönüyor, çünkü..
Bazen, hoyrat rüzgarlarında üşüyorum..
Bir nehrin hangi kıyısında yürüdüğünü anlayamıyorum, çoğu zaman.. Bildiğim tek şey, o nehir benim ve aynı yöne akıyorum. Bazen dingin, bazen çağlayan..
G ö z e m s e n s i n..
Tek düze olmayışından belki renklerin ani dönüşümleri, zıt renklere.. Renklerini değiştiren de sensin, rengi değişen de.. Ben, p a l e t i m sadece, kendi rengimle yetiniyorum..
Çok a z d ı m, senden önceleri.. Yok olursam bir gün, yok edilirsem eğer - öyle ya da böyle - , senden aldığım her şeyi giderken sana bıraktığımda,
ç o k l u ğ u n a şaşıracaksın..
“ Çizgilerimi sen çizemezsin, silgim var benim.. ” demiştin bir gün..
Hadi s i l her şeyi, hadi a l her şeyi.. Tam vakti..
K e n d i k e n d i m e ö l e b i l e c e k y a ş t a y ı m..
Hoşça kal..
11.11.2005 (Saatler sana düştüğünde... ben duruyorum..)
YORUMLAR
Ahan da ben = Parasızlıktan tütün içen adam✓
Yok yok kesinlikle ben =a c ı n ı n u y k u i ç i n d e a l d ı ğ ı b i ç i m i t a ş ı y o r y ü z ü n d e ✓
Hık demiş burnumdan düşmüş✓
Tühhhh beee. Şarap şişesi olmadı şimdi. Rakı olsaydı iyiydi:)))
Abi kusura bakma lütfen. Bunu yapmazsam yazının etkisinden kurtulamam. Şunu şurasında bir kaç saat uyku uyuyorum o da olmayacaktı yoksa...
Şiir gibi aşkın şiir tadında veda mektubu. Bol hüzün var... Çıkış yok... Tıkanıp kalıyorsun her pasajında yazının. Sonra bir kapı aralanıyor. Soluklanmak ümidiyle giriyorsun, karşında daha sonsuz bir pasaj daha beliriyor.
Ve yine...
Ve yine...
Ta ki kendini sorgulamayı bırakıp mektuptaki aşka odaklanana kadar. İşte ondan sonrası daha zor. Çünkü gitmiyor hiç bir yere hikaye, hep kendi içinde yaşanıp duruyor...
Şiirlerin ayrı ekol de, yazıların hepten yıkıcı abi...
Edebiyat sana çok şey borçlu ama ne o ne sen farkında değilsiniz sanki... Ben mi, fazlasıyla farkındayım. Her eserinde çok şey öğreniyorum kalem kuşanmak adına...
Harikaydı yine...
Sevgilerimle...
fihaha(OrhunBasat)
her zaman ki sevgilerimle..
(öfff yazamıcaam daha fazla.. saat olmuş 4.46 .. yatcam gari.. zaten bu saate kadar SİLUET'in biriyle uğraşmışım !! yeter bu gecelik.. yattım usta.. )
“Sevmek”, hayattaki en büyük sanattır diye düşünüyorum...( belki dillendirmişimdir de bir yerlerde, bir vakit) Herkesin harcı değil “güzel” sevebilmek. Güzel sevip bu kadar güzel cümlelerle anlatabilmek de ayrı maharet. Üstattan da aksi beklenemezdi zaten.
Yine hayranlıkla , çokça sevgiyle...