- 263 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dallar Kiraz
(Dallar Kiraz)
Ha çıktı ha çıkacak derken kış, beklediğimiz bahar. Kardelen, çiğdem, nevroz, gonca, genç kız çiçek membaı ve bir güzel yürek hoppalığı... Bir erik bir kayısı bir de kiraz salınışı... Elimizi ovuşturduğumuz, soğuklar savuşturduğumuz, turfanda bir çocuk bulduğumuz nevhuzur... Anılardaki iştah çocukluğumuz... Bayramları toplayan günlerdeyiz işte. Ne yapsak gözlerimizde şımarık duruyor fer bereket. Yeşil saçlı al yanaklı bir güzel kız bulduğumuz. Ve bile isteğe yürek dansımız... Hüzün savma, yurtsama, yer bulan alların flörtöz halleri sanki. Bizimkisi güneşli hava mutluluğu işte. Bahçede kiraz ağacı, gözlerimizde kankırmızı gelincik güzeli. Bildiğin baharın hasadı şimdi…
Falcı
(Falcı)… Falını bulacak elbet aklınca. Güdüsü var ama çağrışımı daha bir hüzün makamında enseyi karartmalık olacak. Ha çıktı ha çıkacak beklentisi, kimine şans kapısı kimine de acıryan feda edilmelik olacak. Ne kadar büyük o kadar esos verip bağıracak. Sığ düşmeyecek asla dizboyu derinliğine inmeyip. Girersen kaybolacak, çıkacak kadar bodur kalacaksın ya… Kuluçkaya yatırdığın müdavimlerin kadar gölgelikte nasibini alacak. Yeter ki savrul ve doğrul başak misali olası. Ön köşeye kurul ve otur, velev ki düşük veri işlemcilidir. Beyin yakan cins ve evsaftadır. Karşıladığı her biri bizar, feodalde olsa. Takınası bütün pragmatist pozisyonları… Kifayeti ve müdavimi olasın. Türlü titrleri okşayan yanlarına esefler... Zekâyı tartan yüreğinle fazla safdillilik olmayası... Sonuçta her fal, falcılardan mülhem de olsa falbazın naçarlığı vakayı adliyeden sayılacaktır asıl.
En Yakın Mevkiden Haber
Canlıların olduğu çağlardan beri her mekân toplanma yeri. Tarih boyu savaşlarca ve kavgalarca tutulan çetelesi kabilince... Kime ne şekil bu mekân, bir potkal sıcaklığı kadar müdavimleri topladığı... "Aynı nehre iki kez giremezsin" diyen Herakleitos’un bakışındaki gibi farkına koyulacak. Zaman değişken, mekân ve roller değişken bu kadar farklılık yaşanmaz, bilinen hepsinde bir aynilik. Bütün çaba zamanı ve mekânı güzelleştirme rütüeli olacaktır. Eskimezlik ve eksilmezlik hep bir iz bırakma telaşında olacak. Mirastır bu hep maziden gelenlerle mecz olunacak. Simalar değişse de öz, fıtrat ve ihtiyaçlar içinde hep bir manaya bel bağlayacak. Hava, su ve toprak ikamesi olacak. Bundandır ki mekânları ikame ve daha çok göçler belirleyecek. Her fani yerinde eğreti duracak ve ağzında yeni bir göç türküsü ağırlayacak. Nerede olunursa oraya yakın durulup ol mahalden ses verilecek geleceğe.
İlkay COŞKUN
06.06.2022
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.