- 222 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KAYBOLAN ÇOCUKLUĞUM
KAYBOLAN ÇOCUKLUĞUM
Çiftçi bir ailenin çocuğuyum. Okul çıkışı Bay Çiçi’nin tarlasına gider, pirinç toplarım. Kış gelmeden, kar yağmadan toplanmalı pirinçler, yoksa buz tutar bataklık. Bataklıkta yetişir pirinç.
Bugün okul servisim arızalandı. Eve kadar yürümek zorunda kaldım, geldim ki Bay Çiçi’nin adamları gitmişler. Beni beklemeden gitmişler. Yevmiyeye ne kadar ihtiyacım olduğunu bildikleri halde gitmişler.
Daha on yaşındayım ve çalışmak zorundayım. Babam yaşlı, annem hasta. Kardeşlerim aç.
Okuldan gelip ayağımı uzatamam, sokakta akranlanlarım gibi oyun oynayamam. Hele bugün ağlamak için bile vaktim yok.
Sorumluluklarım, yapmam gereken işlerim, kazanmak zorunda kaldığım bir hayatım ve hayata kazandırmak için çabaladığım kardeşlerim var diyerek formamı değiştirip işliğimi (iş kıyafetimi) giyindim.
Pirinç tarlasına doğru yürürken hava karardı. Yaktım fenerimi, yolumu bulmaya çalışıyorum. Daha önce hep işçilerin taşındığı arabayla gittiğimden, yola hiç dikkat etmemişim. Evet, ormandan geçiyoruz da yol dörde ayrılıyor, ormandan sonra ne tarafa doğru gideceğim?
Şimdi, ben ne yöne gitmeliyim? Bu kadar yolu boşuna mı yürüdüm? Etrafta Bay Çiçi’nin tarlasını soracağım biri de yok.
Allah’ım, ben ne yapacağım?
- SON -
YAZARIN NOTU: Bu küçürek öyküyü istedim ki okuyan çocuklar kendi gönüllerince tamamlasın.
İsterdim ki dünyadaki tüm çocuklar, çocukluğunu doya doya ve keyifle yaşasın.
Muhabbetle...
Hamiyet Su Kopartan ✍
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.