- 259 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
AZMİ
Hayatımdaki insanlar mı beni güçsüz yapan yoksa anlatamamak mı gücümü alan diye sık sık düşünüyordu Azmi
Haklıydı da... Yaşadığı köyde sağır ve dilsiz olması ona kötü davranılmasına neden oluyordu. Onu herkes her işte çalıştırıp emeğinin karşılığını vermezken, konuşurken yüzüne bakmayıp önemsenmezken bazıları itip kakıyor, her konuda aldatmaya çalışıp dalga geçiyorlardı. Kendini savunmadığı gibi savunan da yoktu. Ailesi fakir, kendi halinde, kimseye söz söyleyemeyen gariban insanlardı. Bunlar canını çok acıtırken, insanlar onu anlamıyor zannetseler de o her şeyi anlamaktaydı. Çünkü o sadece duymuyor ve konuşamıyordu.
Her dalga geçildiğinde, hor görüldüğünde içinde kopan fırtınaların kelimelere dökülememesi onu hıçkırıklara boğuyordu. Duymuyordu ama söylenenleri ağız okuyarak anlamaktaydı. Çocukluğundan bu yana ailesinin sayesinde ve kendisi uğraşarak ağız okumayı öğrenmişti. Rehabilitasyon merkezine gitmiş ve işaret dilini de öğrenmişti. Bunlar yetmiyordu çünkü işaret dilini köyde bilen zaten yoktu. Bir tek köydeki diğer mahallede oturan Nergis işaret dilini biliyordu.
Nergis köyde ailesinden sonra ona ahraz Azmi demeyen tek kişiydi. İşletme Fakültesini bitirmiş bir bankada çalışıyordu. Beyaz tenli, kestane rengi saçları olan, mavi gözlü güzel, anlayışlı, merhametli, kültürlü bir kızdı. Azmi onu her gördüğünde, heyecanlanır, karnına kramplar girer, yüzü kızarır ve gözlerini ondan ayıramaz, ona selam versin diye bakardı. Nergis de ona merhamet duygusuyla yaklaşır selam vermeden, nasılsın demeden geçmezdi. Tabii bunları işaret diliyle anlatırdı.
Böylece arkadaşlık gelişti aralarında. Azmi kızı severken heyecanını belli etmemeye çalışıyor, o işe giderken yolunu gözleyip selam veriyor, dönüşte bir bahaneyle elinde çantalar varsa alıyordu. Köyde merhamet duygusuyla ona yakın olan Nergis Azmi’yi kardeş arkadaş gibi görüyor her gördüğü yerde işaret diliyle konuşuyordu. Zamanla Azmi köyde her işe koşturulduğu için en çok da onun babasına yardıma gidiyor bu durum diğer köylülerin hoşuna gitmiyordu. Bunun için ve işaret dilinden çok da bir şey anlamayan köylü zamanla aralarında bir şeyler olduğu dedikodusunu yaydı. Dedikodulara Nergis’in babası ilk başlarda kulak asmadı. Çünkü bilgiliydi o da kızı gibi itilen kakılan Azmi’ye merhamet duyuyor ve kızını da biliyordu. Fakat Nergis’in hamile olduğu dedikodusu yayılınca babası Azmi’yi eve yaklaştırmamaya başladı ve Nergis’in de onunla konuşmasına yasak koydu. Tabii inanmamıştı ama dedikoduya da bir yere kadar katlanılıyordu. Kızının kötü adı çıkmıştı.
Nergis’in ise üniversiteden sevgilisi vardı. Annesi biliyordu babasına söyledi o da “gelsinler istesinler öyleyse” dedi. Kısa zamanda Nergis sevgilisi Tuğrul’la nişanlandı. Azmi de hayal kırıklığıyla köylünün işine koşturmaya başlayınca köylünün ağzı kapandı. Dedikodu bitti. Köylü “zaten olacak iş mi o kız Ahraz Azmi’ye bakar mı dedikodu işte” diyerek kendi dedikodularını yalanladı.
Azmi’nin yüreği paramparça olmuştu. İşte kendini güçsüz hissetmesi ve “hayatımdaki insanlar mı beni güçsüz yapan yoksa anlatamamak mı gücümü alan” diye düşünmesi bundandı. Hayatı koşturmayla, anlaşılmamayla geçen zavallıyı tek anlayan da Nergis’ di. Hem arkadaşını hem de hayallerini kaybetmişti.
Geceleri uyuyamayan, uyusa da Nergis ile ilgili kâbuslar gören Azmi ne yapacağını bilemiyordu. Derdini de anlatamıyordu. O anlatamasa da onu bir tek annesi anlıyordu. Oğlunu evlendirmek istedi. Uzak bir köyden bacağının biri kısa olduğu için aksayan bir kızla tanışmalarına vesile olması için kız kardeşine söyledi. Çünkü o kız kardeşinin köyündendi. Azmi ile bu kızı tanıştırdılar. Azmi hiçbir şey demedi. Kız da olur deyince evlilik hazırlıkları yapılmaya başlandı. Artık Azmi de nişanlıydı. Nergis onun adına çok sevindi. Mutlu olmasını isterdi sonuçta.
Aradan geçen bir yılsonunda önce Nergis ve Tuğrul’un düğünü oldu. Azmi bu bir yıl içinde kâbuslarıyla, acılarıyla ve koşuşturmalarıyla yaşadı. Nergis’in düğünü olduğunda içinden bir parça koptu ve evlendikleri gece sabaha kadar yatağında ağladı. Bu düğünden üç ay sonunda da o evlendi. Başta ses çıkarmamıştı sonuçta Nergis ile evlenmesi imkânsızdı ve onunda hayatına anlam yüklemeye ihtiyacı vardı. İtilip kakılmaktan anacığından ve babasından başka kimseden sevgi görememekten yorulmuştu. Kendini güçsüz ve değersiz hissediyordu. Evleneceği kız Ayla onu severdi belki değer verir hayatı değişirdi. Böyle düşünerek evlenmeye ses çıkarmamış ve evlenmişti.
Ayla ile evleneli altı yıl oldu ve bir kız bir oğlan iki çocuğu oldu. Eşini de sevmeye başladı. O da ona değer veriyor hatta onu köylüye karşı koruyordu. Her işe koşturtmuyor aşağılanmasına izin vermiyordu. Bu da Azmi’nin kendisini güçlü ve değerli hissetmesine nedendi.
ÇİĞDEM KARAİSMAİLOĞLU
30-31 MAYIS 2022
YORUMLAR
Çiğdem Karaismailoğlu
Sevgimlesin canım.