- 241 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Rastgele Yazılar
Rastgele Yazılar
ZAM
Sıcakların adeta ben buradayım dediği günlerin başında olmamıza rağmen hava kurşun gibi ağır. İnsanı bunaltan sıcaklara bir de bütçeyi bunaltan zamlar eklenince insan adeta kendinden geçiyor. Geçmeyip ne yapalım dediğinizi duyar gibiyim. Yahu el insaf be… Her gün bir şeylere, bazı günler pek çok şeye zam geliyor. Buna dayanmak ne mümkün ama dayanıyoruz işte. Adım adım sefalete sürüklendiğimizi bilsek de dayanıyoruz. İyi ama nereye kadar? İşte onu bilen daha çıkmadı. Zamsız günlere kavuşur muyuz bilmem ama zamlı günlere pek aşina olduğumuz kesin. Öyleyse gelsin yeni zamlar. Bugün gelsin, yarın gelsin ama gelsin yine de. Yoksa hatırımız kalır öyle değil mi?
ÇAY MUTLULUĞU
Millet olarak olmazsa olmaz içeceğimiz şüphesiz ki, çaydır. Sabah, öğlen, akşam hiç fark etmez. İlk fırsatta demleriz hemen çayımızı ve keyfimiz yerine gelir. İçmediğimiz anlar bir eksiklik hissederiz. Hatta bazen yorgunluk, baş ağrıları belirtileri bile görürüz. Bu durum çaya ne kadar bağımlı olduğumuz gösterir. Zararlı mı faydalı mı tartışmalarına hiç girmeyeceğim. Her şeyde olduğu gibi bunda da azı karar, çoğu zarardır diye düşünüyorum. Ama benim asıl düşündüğüm çayın bizlere verdiği huzur, mutluluk ve dahası.
O çayın etrafında nice dostluklar kurulmuş, nice dertler çözülmüştür. İnsanları birbirine bağlayan, kaynaştıran sihirli bir el gibidir kanımca. Her zaman ve her yerde içilebilen nadide içeceklerden biridir çay. Öyle ki, kültürümüzün başköşesinde kendine yer edinmiş ve bu yerini daha uzun yıllar sürdürebilecek tek içecektir sanırım. Hele ki onun etrafında dönen muhabbetlerin tadı hala damağımızdadır. Böylesine değerli bir içecek içilmez de ne yapılır söylesenize? Yok çaya zam geldi, şu bu oldu hiç önemli değil. Çay varsa huzur vardır her zaman, umut vardır. Haydi öyleyse dağıtın kara bulutları, kalkın bir çay koyun. Ve yeniden başlayın içinizde ukde kalan şeylere: hayata, yaşanmışlıklara, kırgınlıklara ve en önemlisi de mücadeleye.
YAZA MERHABA
Soğuk kış günleri, içinizi ürperten serin bahar ayları geride kaldı. Ve mevsimlerin en karnı genişi, yaz geldi. Ortalık cıvıl cıvıl oldu. Kuş sesleri sardı dört bir yanımızı, meyvelerin en alası tezgahlarda yerini aldı, alıyor. Haliyle şenleniyor köşe bucak. Tabi yaz deyince sıcaklarda aldı başına gidiyor. İnsanı şıpır şıpır terletse de ayrı bir güzelliği vardır yazın.
Hele ki sabahın serinliğinde güne başlamak ya da geç saatlere kadar masmavi gökyüzünün altında yıldızları seyretmek, muhabbete muhabbet katmak yazın en güzel yanlarındandır. İnsanın içi yansa da yüreği serinler böyle anlarda. Ve kendini maviliklere, yeşilliklere atmak ister her vakit. Yaz deyin aklımıza gelir hemen deniz, kum, güneş. Mutluluk katar yaşantımıza bunlar. Yalnız bu demek değildir illa deniz olsun. Serinlemek için nerde bir su kaynağı varsa o yeter bize. Bu bazen bir çay olur, bazen bir ırmak, bazen de bir göl suyu. Su olsun da içimizi serinletsin yeter deriz.
Öylesine güzelliklerle doludur ki, koca yaz. İnsan hiç bitmesin ister. Herkes için geçerli olmasa da bazıları için yaz demek, tatil ve tembellik demektir. O yüzden iple çekerle yazı. Dediğimiz gibi herkes için geçerli değildir bu durum. Kimileri için çalışmak ve kışa hazırlanmak demektir yaz. Her yönüyle her şeyiyle ayrı bir güzeldir yaz. Güneşin, maviliklerin, doğanın ve her ne varsa hoşunuza giden hepsinin tadını çıkarmanız dileğiyle.
NECATİ DİLEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.