- 286 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Değdi mi ?
Oğlu,gelini,kızı ve damadı ziyaretine gelmişlerdi. Akşam yemeğinden sonra çaylarını iştahla yudumlarlarken oradan buradan laflıyorlardı. Oğlunun oğlu bir ara "Babaanne bu duvardaki asılı resimdeki amca kim?" dedi. Herkes o resme bakmaya başlamışlardı. "Büyükbaban oğlum!" dedi kadın. Bir sessizlik oldu. Sanki zaman durmuştu. Sadece duvarda asılı saatin tiktakları duyuluyordu. "Bir yerlerde kız çocuk doğdu" dedi gelini. "Nereden çıkardın?" dedi oğlu. "Böyle durumlarda öyle söylenirde ondan.." dedi gelin.
"Anne, ne zaman büyük babamdan söz açmak istesek lafı ağzımıza tıkıyorsun ve lafı her defasında değiştiriyorsun.." dedi kızı. Yaşlı kadın duvarda asılı duran resme uzun uzun baktı yanaklarından süzülen yaşları sildi . "Artık bu konuyu anlatmanın zamanı geldi galiba. Epeyi yaşlandık neyin ne zaman kime geleceği belli olmaz, size bu konuyu anlatmak istiyorum." "Allah korusun,Allah gecinden versin" dedi damadı. "Öyle oğlum öyle,göçüp gitmeden sizinde bunları bilmeye hakkınız var ."
"Başlamadan ben çayları tazeleyeyim de ondan sonra konuşalım anne" dedi gelini.
Yaşlı kadın tekrar duvardaki resme uzun uzun baktı ve anlatmaya başladı;
"Babamla annem görücü usulu ile evlendiklerinde babam küçük bir devlet memuru,annem ev kadını,büyük babam ve babaannem sağlık teşkilatında çalışıyorlarmış. Büyük babam titiz ve çabuk sinirlenirdi. Babaannem ise titiz olmakla beraber iyi bir kadındı galiba...
"Galiba dedin?" dedi kızı. "Evet,biz babaannemlere gitmek istemediğimiz halde babaannem bize hediyeler alır yollardı" dedi yaşlı kadın.
"Babam,vilayetde görev yaparken annesi ve babasına yakın olabilmek için tayinini istemişse de başka bir ilçeye gittikten üç sene sonra kendi ilçesine gelebilmiş. Abim,ilk görevli olduğu yerde,ben tayin olduğu ilk ilçede en küçük kız kardeşim de babamın son tayinini istediği yerde dünyaya geldi."
"Bir kız kardeşiniz dahamı vardı ?"dedi gelini."Vardı,vardı da kalbi delik doğduğundan uzun uzun hastanelerde tedavi gördükten 9 ay sonra vefat etti" dedi yaşlı kadın.
"Büyük babamla büyükannem babamlar evlendikleri günden ititbaren anneannemlerle bir türlü geçinememişler. Etrafın da şişirmeleriyle yaşamları süresince iki dünür hep küs kalmışlar. Hatta babam başka yerlerde görevli iken şehre geldiklerinde annem çocuklarınla anneannemlere,babamda büyük babamlara gidermiş. Dönecekleri zaman uygun yerde buluşur dönerlermiş. Bu durum bir müddet annemle babamın hayatınıda etkilemiş. Hatta ayrılma safhasına bile geldikleri halde abim bir yaşında iken annem anneannemin ve teyzemin sözünü dinlemeyip babamın yanına gelmiş. Ben kendimi bildim bileli babamla arama hep bir mesafe koymuşumdur". "Neden ?"diye sordu damadı. "Bana ve abime bir tokat dahi atmadı, sigaradan başka zararlı alışkanlığı yoktu. Daha sonra onuda bıraktı." "Öyleyse ?" dedi gelini. Yaşlı kadın duvardaki resme baktı baktı: "Şimdi daha iyi anlıyorum galiba bu benim çok fazla gururlu olmamdan ileri geliyordu "dedi yaşlı kadın.
"Büyükannem emekli olduktan bir müddet sonra sonra göğüs kanseri olduğunu öğrenmiş. Bu arada annemde rahatsızlanmaya başlamış.Doktor doktor dolaşırlarken abim askerden dönüyor. Abime meslek lisesindeki bıranşı ile ilgili bir dükkan açılıyor. Daha sonrada ağabeyimi evlendireceğiz. Davetiyeler dağıtıldıktan sonra babaannem hastaneye yatıyor. Babam düğünü bırakalım dediysede babaannem , olmaz siz devam edin diye israr ediyor. Düğünü yapıyoruz.
Uzun zaman alan kemoterapilerden sonra vefat etmiş. Babaannemin vefatından sonra büyükbabam yalnız kalmış. Her ne kadar babam sık sık ziyaretine gitsede o yeniden evlenmeyi düşünmeye başlamış. Yaş gelmiş 75’e. Babam annemin hastalığı ile uğraşıyor.
Derken büyükbabamın Alzaymır hastalığına yakalandığı anlaşılıyor. Büyükbabam ne doktora gider di ne ilaç alırdı. Babam annemin hastalığı ile uğraşırken bir de büyük babamın hastalığından dolayı kendini bilmeden gece sokaklarda dolaşıyor,evde tuvaletde duvarlara büyük aptestini sürüyor zaman zaman da şehirden kaçıp başka yerlere gidiyordu. Büyük halam her ne kadar büyük babam için babama yardımcı oaya çalışıyorsada oda başka yerde oturduğundan anca o kadar yardımcı oluyurdu. Küçük halam ise ne oldum delisiydi. Hayat onun için her günü doyasıya yaşamaktı. Başkalarının dertleriyle ilgilenmek ona göre değildi. Bu anne ve babası olsada öyleydi. Arada sırada gelir,maddi yönden alacağını alır giderdi.
Büyükannem hastalığı süresince büyükbabamın hiç ziyarete gelmediğini söyleyince babama bunu büyükbabama sorduğunda aldığı cevap ben başkası için hayatımı karartamam olmuş ve babam sanki beyninden vurulmuşa dönüyor,bu senin eşin be baba dediğinde,kim olursa olsun ben yaşantıma bakarım olmuş.
Babamın günleri hastanede annemle birlikte geçiyor. Derken annemin akçiğer kanseri olduğu anlaşılıyor.Ameliyatla hastalıklı bölge alınıyor ama ameliyatdan sonra annemin kalbi duruyor. Hayata geç döndürüldüğünde ise geçmiş yaşantısını tamamen unutuyor ve hiç hatırlamıyor. Bunlar olurken babam beni kız olduğumdan yengemide hamile olduğundan annemle kendi ilgileniyor. Günlerce uğraşısından , aylarca tedaviden sonra annem tam olmasada hayatından bazı şeyleri hatırlıyor. Abim , sen çok yoruldun git dinlen de bir günde ben annemin yanında kalayım demiyor. Bu süre içinde annemin kendi tarafı hastalık uzadıkça bizi terk etmeye başladılar. Öyle bir zaman geldiki anneannemler günlerce arayıp sormuyorlardı. Annem de bu duruma üzülüp için için ağlıyordu.Abimlerle biz aynı sitede aynı blokta karşılıklı dairelerde oturuyorduk.
Babam ,ben ve annem hastanedeyken büyük babam vefat ediyor. Komşular abime haber veriyorlar abimde, ben karışmam babama söyleyin deyince komşular sen haber versen dediklerinde abim, siz haber verin diyor hiç ilgilenmiyor. Komşular babama haber veriyor,babam büyükbabamı gömüyor hastaneye yanımıza dönüyor. Büyük babamın vefatından 20 gün sonrada annem hastanede vefat ediyor.
Artık evin her şeyi benden soruluyordu. Bu azda olsa gururumu okşuyordu. Dört sene kadar sonra babam evlenmek istediğini söyleyince kızdık. Kızmamızın sebebi babamın mal varlığının başka kişilere geçmesi korkusundandı galiba.
Babamın baskısı ile aradı ama uygun birini bulamıyorum diyordu babam. Bizde zaten babamın evlenmesini istemediğimizden isteksiz davranıyorduk. Bir gün babam uygun birini bulduğunu bizimde görmemizi istediğini söyledi. Ben ağabeymin eşi babam ve yaşlı bir komşumuz ile birkaç defa gittik gördük,uygun dedik evlendiler. Babam evlenmeden önce abime elinden geldiğince her zaman yüklü yardımlarda bulunuyordu. Bende babamdan istediğim kadar para alıyordum. Zaten babam maaşını alınca eve getirir lazım oldukça alırdı. Yani para bakımından bir sıkıntımız yoktu. Babam evlendikten sonra ben, ağabeyimlere maddi yardımı keselim dedim. Olur dedik ve maddi yardımı kesmişsekde yine maddi yardım yapıyordu. Ben ev kızıydım çalışmıyordum. Babam ve anneliğim çalışmamı istediklerinde onlara düşman kesiliyordum. Halbuki şimdi anlıyorum haklıymışlar. Maddi yardım kesilince abim babamlardan elini ayağını çekti. Ardından yengem ve yeğenimde. Ben de zaman zaman ağabeyimlere gidiyor orada kalıyordum. Abim fırsat bulduğunda,ben o evde olmadığım halde analığı hazmedemiyorum sen devamlı orada olduğun halde nasıl hazmediyorsun , her zaman bizde yerin hazır diye diye babamdan ve analığımdan soğumaya başladım. Bir gün fındık kabuğunu doldurmayack bir sebebten evden ayrıldım ve abimlerden mesajla artık eve dönmiyeceğimi bildirdim. Ben babamın bana yalvarıp geri döndüreceğini hesap ediyordum. Ama babam, ben git demedim kendi gitti deyip arayıp sormadı. Analığım her ne kadar beni geri getirmek için uğraş vereceksede babamın engellediğini,o kendi gitti bırak dediğini duyuyordum. Bende artık geri dönmeye cesaret edemiyordum. Bu arada büyük bir firmada çalışmaya başladım. O kadar gururluydum ki burnum yere düşse almayacaktım. Çalışmaya başladıktan sonra dahada dik kafalı,havalı olmuştum.
Beni birkaç defa istemeye geldiler. Babama haber verildiğinde ,ben sadece dünürlerin geldiğinde bu babamdır diye gösterilecek göstermelik baba değilim diye red etti.Ama çeyizimi vereceğini söyledi. Aynı şehirde oturduğumuz halde birbirimizi görmüyorduk.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım,analığımı kabul edememiştik ama o bize babamdan daha sıcaktı. Yanlış yapmışım…
Uzak bir vilayetden oraya evlenmiş kız arkadaşımın yardımıyla görücü usulü ile evlendim. Babam ve analığım ne düğüne geldiler ne de görmeye. Sadece çeyizimi fazlasıyla yolladılar. O zamanki görüşümle benim onlara ihtiyacım yoktu,ben kendime her şeyimle yeterdim….
Aradan geçen 20 sene zarfında benimde bir oğlum ve bir kızım oldu. Babamla hiç görüşmedim. Analığım vefat ettiğini duyduğum halde kızgınlığın verdiği gururla gitmedim. Analığımın vefatından kısa bir süre sonra babamında vefatını öğrendim. O kadar gururluydumki tüm hislerim gururumun arkasından geliyordu. Aklımca babamı cezalandırıyordum.Babamın cenazesine gitmedim. Ama zaman geçtikçe hayatda yaptığım şeylerin yanlış olduğunu anlıyor fakat gururumdan bu kendime dahi söyliyemiyordum.
Canımın sıkıldığı yağmurlu bir gün deniz kenarından dönerken kemik torbası gibi kalmış bir kedinin yavrusunu ağzına alarak götürdüğünü gördüm. Elimdeki ekmekten bir parça koparıp vermek istediğimde kedi yavrusunu bıraktı bana doğru gelip acı acı miyavladı. Ben ekmeği ona attım. Kedi kendi açlığına bakmadan ekmeği alıp yavrusuna götürdü. Yavrusu ekmeği yerken aç olmasına rağmen onu sevgiyle seyrediyordu. Elimdeki ekmekten büyük bir parça kopardım kedinin yakına bıraktım ayrıldım.
Kendi açlığına aldırmadan yavrusunu düşünen bir kedi...
Gözlerim doldu. Yağmurun hızlanmasına aldırmadan yol kenarındaki bir banka oturdum.
Ben yıllarca bir gurur yüzünden hem babama hem kendime hayatı zehir etmiştim.
O yağmurun altında bankın üzerinde ne kadar oturup da ağladığımı hatırlamıyorum.
Neden sonra eve geldim. Eski eşyalarımın arasından babamın,babacığımın resmini buldum .Onu büyütüp astım. İşte evladım o resimdeki amca benim canım babamdı...
"Ne ona torun sevgisini nede size büyükbaba sevgisini tattırdım."
Kadın ayağa kalktı duvardaki resme doğru gitti.Resmin önünde durdu. Uzun uzun baktıktan sonra kısık bir sesle, "Babacığım sen beni affedersen Allah da beni affeder,
Affet beni babacığım" dedi.
Damadı karısına "Hadi hayatım gidelim" dedi.
Tam kapıdan çıkacaklardıki damadı geriye döndü yaşlı kadının yanına kadar geldi ve "Deydimi,tüm bunlara deydimi ?"dedi...
Yaşlı kadının boğazına bir şeyler düğümlendi bir şeyler söylemek istedi söyleyemedi.
İçeri girerken ağlıyordu.
Damadının söylediği gibi;
Değmiş miydi?
Kamil ERBİL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.