- 286 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Komşumuz
Komşumuz,teyzenin vefatından sonra gelmişti. Hafif beyazlaşmış saçları beyaz işlemeli baş örtüsünün kenarlarından gözüküyordu. Tahminen 50 yaşlarında olmalıydı. Nur yüzlü biriydi. Bütün gününü evinin bahçesinde çiçekler,ağaçlar ve ektiği sebzelerle uğraşarak geçiriyordu. Bahçesindeki ağaçlara kuşlar için suluk ve yemlik koymuştu. Her gün bu suluklara su koyardı. Haftada birde tüm sulukları güzelce yıkardı. Yazın günde en az iki defa sulukları doldururdu. Kesilmiş ceviz ağacının gövdesinin üstüne de büyükçe bir suluk koymuştu. Annemin söylediğine göre bu suluk karga,gugukçuk gibi büyük kuşlar içinmiş. Bahçesindeki odunluğun üstündeki suluk ise kediler içinmiş. Kışın buz tutan tüm sulukların buzlarını kırar ılık su koyardı. Her suluğun yanında ise plastik kutu içindeki taslara kuşlar için yem,kediler için ekmek,bazende et koyardı. Kuşlar ve kedilerle öyle ilişki kurmuştu ki, o bahçeye çıktığında kuşlar ağaçlara konar onu beklerlerdi. Hele bülbüller onu gördüler mi öyle öterlerdi ki sormayın. On beş yirmi tane tavuğu vardı. Yumurtaları da komşularla paylaşırdı. Bahçesinde dut,kiraz,erik,vişne,ayva,ceviz,armut ve elma ağaçları vardı. Tel örgüleri boyunca da çeşitli üzüm asmaları vardı. Çilekleri hemen hemen yıl boyunca çilek yaparlardı. Olan meyvaları toplar komşulara ve kapısının önünden geçen çocuklara dağıtırdı. Yetişen sebzeleri de yine konu komşuya verirdi. Komşulardan biri hasta oldumu eli boş gitmezdi. O komşu iyileşinceye kadar ona çorba ve yemek götürürdü. Ramazan da her akşam ihtiyacı olanlara ve komşulara en az iki çeşit yemek götürürdü. Hatta söylentilere bakılırsa belediyenin ramazanda verdiği iftar yemeklerinin büyük kısmını da komşumuz karşılarmış. Okullar açıldığında talebelere burs dahi verdiği söylenirdi. Herkese karşı güleç yüzlüydü. Hiç suratının asık olduğunu görmedim. kimin neye ihtiyacı varsa o koşardı. Bir kaç komşu nereden geldiğini,ne iş yaptığını,çocukları var mı yok mu sordukların da sade ce "Şimdi buradayım önemli olan o ! " der geçiştirirmiş. Komşumuz hakkında bildiğimiz tek şey ölen ev sahibinin kızı olduğuydu. Bahçede bazen karşılaştığımızda onunla sohbet etmek hoşuma giderdi. Boncuk boncuk mavi gözleri hep gülümserdi. Zaman zaman komşu ziyaretleride yapardı. Komşularda ona oturmaya giderlerdi. Annemin söylediğine göre çok misafir pervermiş. Arada bir biyerlere gider bir hafta ongün de gelirdi. Bu süre zarfında bahçeye ve kuşlarla tavuklara biz bakardık. Şehir dışından hiç ziyaretçisi gelmezdi. Bir gün anemi evine davet etti. Bende annemle birlikte gittim. Annem"oğlumda geldi" deyince "iyi olmuş hoş geldiniz" dedi. Hoşbeşten sonra "sakıncası yoksa konuya gireyim "dedi. Annem "Hayırdır komşu?" Dedi. "Hayır,hayır..! senden ricam beni sonuna kadar dinlemen" dedi. Başladı anlatmaya: Altı aylıkken bu aileye evlatlık verilmiş. Halleri vakitler oldukça iyiymiş.On dört yaşına gelince babası vefat etmiş. Mirasın büyük bölümü kendine kalmış. Mahkemece annesi vasi tayin edilmiş. Annesi kıza yaptığı harcamaları belli zamanlarda hakime hesap veriyormuş. İki sene sonra anne evlenmiş. Evlendiği adam zamanla kadının aklını çelerek vasisi olduğu kızın servetinden usulsüz harcamalar yapmaya başlamışlar. Bir zamanda bunu gizlemeyi başarmışlarsa da anlaşılmış. Vasi tayin edilen kadından usulsuz harcamalar tahsil edilmiş. Ve ondan sonra kıza ne harcama yapılacaksa önceden hakimden onay alınması zorunluluğu getirilmiş. Babalığı da bir akşam üstü ağaçtan dut toplarken düşüp ölmüş. Bu arada kızda rüşdünü ispat etmiş. Tahsil nedeniyle evden ayrılmış ve bir daha da geri dönmemiş. Bunda annesinin babalığının yaptığı eziyetlere göz yumasının etkisi büyükmüş. Yurt dışında okurken orada evlenmiş. Eşininde hali vakti yerindeymiş. Çocukları olmamış. Eşi kayak sırasında düşmüş boynu kırılmış ve ölmüş. Bir müddet sonra annesinin öldüğünü öğrenmiş. Yurt dışındaki tüm varlığını paraya çevirmiş yurda dönmüş.Bu süre içinde de akciğer kanserine yakalanmış. Kemoterapiden dolayı başındaki perukmuş. Hastalığının artık son evresinde olduğundan buradaki tüm varlığını da paraya çevirmiş bir kısmını okuyan çocuklara burs için eğitim vakfına,bir kısmını da belediye huzur evine bağışlamış. Artık kendi kendine yetemediğin den , kalan ömrünü kimseye muhtaç olmadan huzur evinde kendine ayrılan bir odada geçirmek istiyormuş. Annem "Hayırlısı olsun komşum,allahtan ümit kesilmez"dedi. "Öyle ama durum bu" dedi. "Benim sizden bir ricam var. Bunu benim son arzum olarak kabul edin " dedi. "Buyur komşum..!" "Benim hiç kimsem yok ben bu evi de size vermek istiyorum." Bu gün komşu teyzenin ölümünün altıncı seneyi devriyesi nedeniyle mevlüt okutuyoruz. Kamil ERBİL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.