Bahar geldi! Her yeşil güzeldir ama, orman yeşili bir başka güzeldir. Hava daha
yeni yeni ısınmaya başladı. Bizim buralara Hıdrellez ateşi yanmadan o ateşin
üzerinden atlamadan altı Mayıs’tan önce bahar gelmez. Altı Mayıs akşamı köyün
içini yanık saman ve lastik kokusu kaplar. Her sokağın başında toplaşan gençler
dilek tutarak ateşin üzerinden atlar.

Hıdrellez bayramı olarak bilinen ve bahar kutlamalarının yapıldığı gün çeşitli
ritüeller yapılır. (Ritüeller genelde din ile ilişkilendirilen tören veya kutlamalardır)
Hıdrellez gecesi, evin giriş kapısına yeşil yapraklı dallar özellikle söğüt dalı konur.
Kadınlar ve genç kızlar ellerine kına yakar. Gül ağaçlarının altına insanlar sevdiklerinin
resmini çizip dilekte bulunurlar. Yazdığı duaları ve dilekleri gül ağacının altına bırakırlar.
Hıdrellez sabahı ise, erkenden kalkıp dereden üç kez geçilir. Boyu çok uzun olanların
başına çubukla vurulur. Meyve yapmayan ağaçlar baltayla korkutulur. (Ağaçların korkup
meyve vereceğine inanılır) Kutlamalarda dilek dileme ateş üstünden atlama atlama
yaygın uygulamalardır.

İşte bu yüzden Hıdrellez günü Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu
sayılarak kutlamalar genel olarak yeşillik, ağaçlık alanlarda ve su kenarlarında kutlanmaktadır.
Bizim bölgemizde bu yerlere Hıdırlık’da denildiği bilinmektedir. Hıdrellezde baharın taze
bitkilerini ve taze oğlak yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunulacağına inanılır. İlginç olan
ise evde ki her kişi için yedi fasulye yada yedi nohut ekilir, gelecek kötülüklerin bunlara
gelmesi dilenir.

Yöremizde kutlanan Hıdrellez günü insanlar sabah gün doğarken kırlara, bağlara, bahçelere
çıkıp buralarda Hızır’ıun ayak izlerine basarak bolluğa ulaşmayı düşlerler. Ardından Hıdrellez
duası yapılır. "Bin bir adım bir adım/ Allah bir adım adım/ Kerim Kerem Allah/ Başımda bir
duman vardım eyle ya Allah/ La ilaha illallah Muhammeden Resullullah yetiş imdadıma
Hızır ile Allah birsin sen kulla mişersin biz gibi kulların yardımcısı sensin Hızır deryada erdim
murada Amin"

Hıdrellez kutlamaları yapılırken ev temizliği yapılmaz, dikiş yapılmaz, tarla sürülmez, çamaşır
yıkanmaz, ağaç kesilmez diğer taraftan kızların baş örtülerine gül yağı dökülür, tuzlu ekmek
pişirilipbacaya/ çatıya bırakılır, kötülüklerden korunmak için ahır ve ev kapılarına, pencerelere
ısırgan otu yada yeşil bitkiler asılır. Çeşitli otlar toplanıp kaynatılan su ile yıkanılır. Ateşten
atlamanın nazardan ve hastalıktan korunduğuna inanılır.