- 304 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ÖTEKİLERİN HİKÂYESİ (GÜLENGÜL )
ÖTEKİLERİN HİKÂYESİ (GÜLENGÜL )
İsmim Gülengül benim.
Ağlayangül Gülengül!
Paramparça bir dünya ortasında Gülengül!
Annem ve babamın gözleri görmez. İkisi de bakarkör. Ben bir evin bir kızıyım. Bastonuyum onların. Daha ben 6 yaşımdayım.
Annem beni rafadan köy yumurtaları ile sütle yoğurtla besledi hep. Gözleri görmese de bana iki gözü gibi baktı hep güldü Gülengül olayım diye.
İsmim Gülengül benim.
Ağlayangül Gülengül!
Annemle babam İstanbul sokaklarında kaldırım şarkıcıları. Onlar, hem çalar hem söyler bende yanlarında oturur kutumuza atılan bozuk paraları seyrederim ve paraları toplarım. Annemin sesi öyle güzel öyle güzel ki! Herkes durup onu dinler. O bazen yanık yanık türküler söyler. Bazen de oynak şarkılar söyler. İnsanlar kendilerini kaptırıp oynarlar, o zaman ben de dayanamam kalkıp oynarım onlarla birlikte.
Zaman zaman uzaktan zabıtaların geldiğini görünce annemle babamı uyarırım "geliyorlar!" diye. Hemen toparlanıp yakındaki bir iş yerine gireriz. Çoğu zaman yakalanırız zabıtalara. Annem babam yalvarır onlara’’ ne olur abiler ekmek paramız bu!. Hırsızlık yapmıyoruz. Müzisyeniz ne olur bize dokunmayın!’’diye. O zaman sadece kutudaki paraları alırlar. ’’Haydi iyisiniz! Sizi karakola götürmüyoruz ’’derler ve giderlerdi.
Annemin gözlerinden akan yaşı ben silerdim.’’Ağlama annem yine toplarız"derdim. Gülerdi annem o zaman. ’’Sen gül Gülengül’üm sen gül ben ağlamam hiç!’’ derdi.
Aslında ben sessiz gözyaşlarımı akıtırdım ama annem görmezdi.
İsmim Gülengül benim.
Ağlayangül Gülengül!
Yoldan gelip geçen çocukların bana bakarken annem babam yüzünden nasıl dalga geçtiklerini görür için için ağlardım. ’’Neden ’’diye isyan ederek bakardım onlara.
Annemi babamı kimsenin üzmeye hakkı yoktu ki!
Annem doğuştan kör doğmuş, babam ise küçük yaşta ateşli bir hastalık geçirmiş ve görme yetisini kaybetmiş.
’’Hiç yoksa birisinin gözü görseydi ne iyi olurdu Allah’ım ne olur babam yine görsün ’’diye geceler boyunca yatağımda aglayarak dua ederdim.
İsmim Gülengül benim. Ağlayangül Gülengül!
Aslında en güzel yıllarımmış o yıllar!
Bir gün başımıza öyle korkunç bir şey geldi ki ne olduğunu anlayıncaya kadar iş isten geçti ve ben hiç tanımadığım insanların kollarında boşuna canhıraş çığlıklar atarak çırpınıp durdum.
İstanbul sokaklarının kaldırımlarında yine minik bir konser sonrası insanlar para kutumuza paralarını atarken birdenbire ortalık karıştı. Zabıtalar geliyor diye birisi bir hengame çıkarmıştı. Annemle babam el ele tutuşup koşmaya başladılar. Ben para kutusunu tam yerden alıp annemle babama yetişmeye çalışırken birisi beni kaptığı gibi bir arabanın içine atıp kapıları kilitledi.’’sür çabuk uzaklaş’’diye şoföre bağırdı. Ben çığlık atıp bağırsam da boşunaydı. Saatlerce araba yol aldı. Ben ağlamaktan perişandım. Gözlerim kan çanağına dönüşmüştü.
Akşam karanlığında başka bir şehirde hiç tanımadığım insanların bulunduğu bir eve beni götürdüler.
Ben sadece ’’annneeeee!babaaaaa!!!" Diye diye ağlıyordum. O anda yanağıma inen bir şamar ile yere kapaklandım.
İki gün boyunca bir köpek yavrusu gibi aç kıvrılarak bekledim. Sonra beni diğer çocukların kaldığı odaya götürdüler. Hepsine de dilencilik yaptırıyorlarmış. Üstleri başları perperişandı. Ben de onlara benzemeye başlamıştım.
Bana "alışacaksın sen de bizim gibi dilenmeye alışacaksın " diyorlardı.
Hepsini benim gibi ailelerinden alıp kaçırmışlar. Büyük olanlar mendil veya su satıyor, küçük olanlar ise para dileniyorlardı.
Hiç kimse kaçmaya veya para saklamaya kalkamaz imiş!
Çünkü bunların eli kolu uzun imiş ve sürekli takip ediyorlarmış!
Ben yine korkudan anne diye ağlamaya başladım. İşte o an eli sopalı izbandut gibi bir kadından öyle bir dayak yedim ki üç gün kendimi toparlayamadım.
İsmim Gülengül benim.
Ağlayangül Gülengül!
Annemle babam kimbilir beni ne çok aramışlardır.Ne çok perişan olmuşlardır. Unuttum gezdiğimiz yerleri! Unuttum nerelerde kaldığımızı!
Ben kendimi unuttum!
Benim adım Gülengül ağlayangül Gülengül!
Onüç yaşına kadar dilencilik yaptım. Mendil sattım,su sattım, çiçek sattım. Bir şehirde uzun zaman kalmıyorduk . Sürekli yerlerimiz değişiyordu ama yaptığımız iş hep aynıydı. Her şehirde anneme babama benzeyen kadınları arıyordum. Biz kimdik nereliydik annem kim baba kim? Unuttum her şeyi unuttum! Unutturdular! Dayak yiye yiye unuttum!Aç kala kala unuttum.
Herşeyi unuttum. Tek derdim karnımı doyurmak ,dayak yememek için istenilen herşeyi yapmaktı.
Bir gün başıma gelen bir olay kötünün de kötüsü olabileceğini bana yaşattı. Daha onüç yaşıma yeni girmiştim ki " sen artık büyüdün iş değiştireceksin " dediler.
Benim adım Gülengül ağlayan gül Gülengül...
Zorla çalıp sattılar beni yeraltı dünyasının yeraltı mahzenlerindeki genelevlerine...
Benim adım Gülengül ağlayangül Gülengül!
KARDELEN(Ayrıkotu)
21.05.2022
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar