- 263 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
ABDÜLHAMİT VE DIŞ SİYASET
ABDÜLHAMİT VE DIŞ SİYASET
Büyük siyaset dehası Abdülhamit üç kıtaya hükmeden koca imparatorluğu, iç ve dış düşmanların bütün yıkma planlarını devreye soktuğu yıllarda nasıl idare etti. Düşmanların planlarını ya erteletti ya akamete uğrattı.
Batılıların hasta adam dediği hastayı öldürmelerine izin vermedi. Yalnızca batının değil doğunun da hain planları vardı Osmanlı hakkında. Batı da doğu da aynı hain planın peşindeydi. Batı da doğu da aynı ruhtu zaten. Eski romanın yeniden hortlayan ruhu.
Eski Roma’yı dünya üzerindeki tahakkümünden kurtaran ve onu tarih sahnesinden kaldırarak Osmanlı’nın temsil ettiği ruh İslam’dı. Bu ruh önce Emevi, Abbasi, sonra Selçuklu ve Osmanlı olarak dünyanın üstüne bir karabasan gibi çöken ve dünya halklarını bin bir zulmüyle kötü ruhlu Roma’yı Avrupa ve Moskof steplerine süren oradan Baltıklara ve Sibirya’ya kadar süren iyi ruhtu Osmanlı İslam ruhu.
Bu ruh asırlarca dünyaya adaletle hükmetmiş, zulümle inleyen dünyayı kurtarmıştı. Bu kez tarih tersine dönüyor o zorba, zalim ruh hortlayarak gömüldüğü tarih sahnesine geri geliyor, kendisini alt eden ruhtan intikamını almaya çalışıyordu. Ancak bu kötü ruh sert bir kayaya çarpacak, planlarını ileri bir tarihe ertelemek zorunda olacaktı.
Abdülhamit bu işi nasıl yapacaktı. Bu büyük padişah tam bir siyaset dehasıydı. Düşmanlarını karşısında bölük pörçük ederek zayıflatmak ve onların planlarını bozmak en küçük maharetiydi.
Bunu nasıl mı yapıyordu. Ortak düşmanın zaaflarını pekiyi biliyor, bu zaafları en iyi şekilde kullanıyordu. Gerek devletlerin gerekse devletleri temsil eden zevatın zaaflarını tespit etmek ve onları kullanmak onun yaptığı en basit işlerdendi. Özellikle yabancı devlet misyonlarının eşlerini kendi planları uğruna kullanıyor, bazen de bu zevatın zaaflarını tespit ederek onlardan yararlanıyordu.
Onun hiç yapmadığı en önemli husus ta şuydu, düşmanlarının birleşmesine asla ve asla izin vermiyordu. Aksine onların menfaatleri yönünde kışkırtarak parçalıyor, Osmanlı aleyhine faaliyet yürütmelerine izin vermiyordu.
Gerek Hicaz demiryolu, gerekse Kıbrıs üzerinde oynanan menfaat oyunlarını kullanarak hasımlarının bu yolla azılı rekabete düşmesine yol açıyor, bu rekabetin menfaat savaşına dönüşmesini sağlıyordu.
İşte siyasi deh budur. Dünya siyasetinde ülkesini kayırmanın bir deha olduğu pek açıktır. Ülke menfaatini korumak ve ülkesini yükseklere çıkarmak isteyen dâhilerin yapması gerekenleri yapar dahi siyasetçiler. Kendi egolarından sıyrılmış bir şekilde hareket ederek her şeyi ülkeleri için yapar, hayatlarını milletlerine vakfederek hareket eder, düşmanlarını çeşitli hilelerle alt ederek ülkelerini sahili selamete çıkarırlar.
Ahmet Kemal
________________________________________
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.