- 372 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜM
BULUNMAZ’IN ARDINDAN
Yine ne çok ölen var. Son zamanlarda ne çok yazar, şair, çevirmen, tiyatrocu, yayıncı ölümüne şahit oldum. Gidenler, bize de er geç gideceğimizi, hatta belki de gitme vaktimizin yaklaştığını hatırlatıyorlar.
Yıllar, ey yıllar! Şunun şurasında 50 yaşıma ne kaldı ki. Çok çok bir-iki sene. Bir kez 50 dedin mi, ondan sonrası çocukluğumun korku filmlerinden bile ürkütücü. İhtiyarlık, hastalıklar, dermansızlık…İnanın, uzun ömür arzusu aslında hiç de mantıklı, ayağa yere basan bir arzu değil.
Hem şu hayattan ne kârım oldu: giderek karlaşan saçlarımdan başka… Doğru dürüst bir otomobil koltuğuna kurulamadan, otobüslerde, minibüslerde asker gibi ayakta dikilerek gelip geçmiş, heder olmuş bir ömür. Peki hiç mi yaşamadım? Haksızlık etmeyeyim şimdi? Yaşadım yaşamasına ama dışı sizi, içi beni yakar.
İçim yanar…
Geçenlerde, 67 yaşında vefat eden tiyatro oyuncusu, yazar ve kuyumcu Hilmi Bulunmaz da yaşadı; hem de iyi yaşadı. Ne çok severdim onu. O da beni severdi. Ne çok hatıralarımız var. Beni maddi-manevi destekler, tiyatro konulu internet sitesinde hakkımda haber yapar, kitaplarımı tanıtırdı. 2010-2015 yılları arasında onun Çemberlitaş’taki ‘Bulunmaz Tiyatro’su bizim gerçek anlamda sığınağımızdı.
Uzun yıllar yazarlığını üstlendiğim ‘Yeni Tiyatro’ dergisinin sponsoruydu Hilmi Bulunmaz. Zaten tanışmamız da ‘Yeni Tiyatro’ vasıtasıyla olmuştu. Şu yaşıma geldim, ben onun kadar aykırı, muhalif ve gerçekleri dile getirmekten asla korkmayan bir insan tanımadım.
İki sene önce düştü, bitkisel hayata girdi ve geçen hafta da bu yalancı dünyaya veda etti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.