- 297 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ANESTEZİ 2/3
3. Bölüm
Artelden her sabah kan alınırken sanki ruhumu çekip alıyor gibi oluyordu. Başucumda sürekli dit daaat dit daaat diye öten makinanın monitörünü gece sabahın ilk ışıklarına kadar camdaki yansımadan görebiliyorum. Aralık ayında olduğumuzdan ve covid 19 virüsünün yayılma hızını azaltmak için hava sıcaklığı düşüktü hatta gece çok soğuk oluyordu. Nöbetçi hemşire veya hizmetliden yedek pike istiyordum. Böylelikle vücudumun ısısını koruyordum. Şayet doktor bana 3-5 güne çıkarsın demişti. Lakin o swap maskesi ve ters yatma yemeklerin tuzsuz ve kötü olması benim her saatimi sanki gün yapıyor gibiydi. Bugün hemşire Sedef gitmiş yerine tesettürlü kısa boylu sempatik bir hemşire gelmişti. İlk benim yanıma uğradı benden başka 50 küsür hasta daha vardı, lakin onların durumu daha vahimdir. Hastanede yoğun bakımda en genç hasta ben olduğumdan bütün doktorlar hemşireler genç hasta diyerek benden bahsediyorlardı. Gelen hemşire bilgisayarda ki değerleri yazdıktan sonra yanıma geldi. Gülümseyerek, "nasılsıniz Alper bey" dedi. Bende, "teşekkürler bugün daha iyiyim" dedim. "Bir isteğiniz var mı birazdan kahvaltı getireceğim size "dedi. Bende ondan şu istedim. Sagolsun gitmiş kantinden 1,5 litre su alıp gelmiş. Çırılçıplak ve hiç birşeyim olmadığından ona para veremedim. İlk kez birisinden karşılıksız birşey almıştım. İsmini sordum Sude dedi. "Sude hemşire biliyorsun üzerimde hiç para yok, şayet yoğun bakımdan çıkınca size fazlası ile ödeme yaparım," dedim. Gülümsedi " hayır gerekmez bir suyun lafımı olur abi" dedi. Kahvaltımı getirdi. Çay yoktu, içecek hiç birsey yoktu, sadece yumurta, peynir reçel vardı. Peynir yağsız tuzsuz birşeydi. Henüz 3 gün mü olmuştu, Belki 4 gün felan hicbirsey yemeden duruyordum. Hiç uyumadan bekliyordum. Burnuma nefes almak için takılan nefes alma aparatı burnumu yara etmişti. Burnumu içe doğru çekince genzimde sanki bir parça varmış gibi hissettim, lakin ne kadar çeksemse geniz boşluğundan veya burnumdan atanmadığım bir cisim. Tamda corana virüsünün pcr testlerinde çubuğu sokup sonuna kadar gittikleri o yerde. Biraz daha uğraştım ve sonunda işaret parmağımda ki ilk boğum kadar kırmızı bir doku parçası çıktı. Temizlikçi bir bayan dışarıdan tamda o sırada içeri girdi peçete istedim. Hemen olduğum yerde benim kullanamadığım bir lavabo vardı. Yanında kağıt havlu makinesi oradan bir miktar kağıt havlu çıkarıp bana getirdi. Elimde ki o iğrenç doku parçasını kağıt havluya sarıp bir kaç kat edip verdim. Oda çöpe attı. O günden sonra bir kaç kez daha oldu aynı şekilde öksürme sonucu çıkan kanlı balgamların yerini kahverengi ve nihayetinde yeşil balgamlar aldı. Kendimden iğrenir olmuştum.
Birden yanıma genç güzel sarışın bir hemşire bayan geldi. "Merhaba Alper bey" dedi. "Merhaba" dedim, "Alper bey gaitanızı en son ne zaman yaptınız" dedi. Dedim evde yaptım hastanede hiç yapmadım. Hemşire bana bir şırınga aracılığı ile çok şekerli bir ilaç verdi ve dışarı çıktı. Bu fırsattan istifade az önce akşam yemeğim üzerimde duruyordu ve üzerimde duran karton tabldot da ki çorbanın içine döktüm, dökmeden önce tadına bakmıştım. Çok ama çok şekerli bir sıvıydı. O günde gece olmuştu hemşire Sude yanıma gelip bana " abi çok geç oldu, kaç gündür hiç uyumuyorsun sana uyku ilacı verelim. Biraz uyu istersen bana güven senin için daha iyi olacak"dedi. İki tane uyku ilacını su ile içtim. Şayet yinede bir kaç dakika bile uyuyamadım. Bu hemşirede vicdanlıydı. Swap maskesini 2 saat takıyor 4 saat yüzüstü yatırıyor ve bol bol dinlendiriyordu. Derken bu hemşirede gitmişti. Diğer yoğun bakımda ki ilk gün boğazımı mahveden hemşire gelmişti. Onun yanında ise bir asistan doktor vardı. Esmer uzun boylu iri yarı bir gençti. Hemşire geldi odama ve bana " bugün nasılsınız Alper bey" dedi. Bende " Kafka nın böceği gibiyim" yataktan kalkamadan öylece bekliyorum" dedim. Güldü ve " bilirim o kitabı güzel bir hikaye" dedi. Kan alarak tuplere doldurdu. Bende ondan her hemşireden istediğim gibi şu istedim. 1,5 litrelik Sude hemşirenin aldığı şu şişesine hemen yanımızda ki lavaboda ki musluktan su doldurup verdi. "Bu şu içiliyor mu? " diye sorduğum da, "evet, evet" dedi. O odadan çıkınca bir yudum aldığım suyun tadı berbattı. Aradan bir kaç saat geçmeden kahvaltı diye bir içecek getirdi.
Çilekli Milkshake olmalıydı. İçmedim. Yanımda ki duvardan duvara altında çekmece ve kapaklar an ince uzun tezgahın üzerine bıraktı. Arkasından asistan doktor geldi "swap maskesini takacağız" dedi. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Hergun tekerrür eden bu saçmalığa sonunda , "hayır istemiyorum swap,"
Asistan Haluk bey, " Bu benim seçimim değil Alper bey, bu doktorun talimatı, iyi olmanız için gerekli" dedi. Ben ona artık anlatmaktan dilimden tüy bitmişceşine " yahu ben iyiyim çıkartın artık beni" haluk bey "abi sen iyi değilsin sen yataktan kalksan yürüyecek durumun yok, sen yataktan durduğun için öyle geliyor sana, bize zorluk çıkarma istersen mecbur bunu takacağız," dedi. Ben ise kendimden çok emindim kalkıp yürüyerek çok kolay gifebilirdim, kendimi iyi hissediyordum. O gün bana yine gaita yapıp yapmadığımı sordu. Yine o sarışın hemşire bu sefer yanımdan ayrılmadan, yine büyük bir şırınga ile daha önce 5 yaşında ki
Kızımın rahatlayın kolayca gaita yapabilmesi için aldığım dubbalac veya osmolok adlı şurupların tadında bir şurup verdi. Biliyordum tadını çünkü kızım beğenmez diye şuruplarını hep tadarsın." Şurubu içtim içtikten sonra pek geçmeden korktuğum başıma gelmişti. Utana sıkıla hemşire ye dedim ki " hemşire hanım ben gaita için tuvalete gidebilir miyim," hemşire " hayır Alper bey siz olduğunuz yere yapın biz temizleyeceğiz." Bende utana sıkıla hemşire dışarı çıkınca yaptım yapacağımı. Ne kadar kötü bir durumdu. Çok ama çok utanıyordum. Hiç bir yatalak hastayı da kınamamıştım bu güne değin. Lakin Tanrı bu ezayı neden bana vermişti. Biraz sonra hasta bakıcı ve sarışın olan hemşire gelip kontrol ettiler. Benim gaita yani büyük tuvaletimi yapmam onları sevindirmişti. Hayret bir durum ben olsam üzülürdüm. Güzelce temizlediler ve altımda ki bezi bir bebek misali değiştirdiler. Çarşaf pike hepsini bu arada yenilediler. Erkek bir hasta bakıcı daha geldi, daha önce vücudumda ki, kılları tras eden şahıstı. Büyük bir ıslak havlu alıp güzelce vücudumu ovalayıp saçlarımı felan kendilerine özgü malzemeler ile yatakta olduğum yerde bir nevi yıkamış gibi oldular. Bunları onlar yaparken ben utana sıkıla duruyordum. Tıpkı yatalak çaresiz bir hasta gibi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.