Dert seçiyoruz
"Asık suratlı olmasaydı keşke" diyerek üzüldü bir arkadaşım yaptığım tabloya.
Sonra sordum kendim kendime.
Derdim ne? Sen, biliyor musun?
Çöplük gibi, önüne gelenin önüne gelen yerde tükürdüğü sokaklarda yürümek belki derdim.
İnsanın etek boyunu gözleriyle ölçen adamlar belki yine aynı sokaklarda.
Elinde reçete isimli bir kitap okuyan o kız belki de.
Ayaklarını arsızca uzatması insanların yaslandığı yere tıka basa bir otobüs seyrinde. Elindeki kitaptan da mı utanmaz insan dememek için dışından içine saydırmak belki de dert...
Belki şu yanımdaki adamın karısıyla konuşamaması bir türlü. Alınacaklar hususunda.
Maskesinin altından umutsuzluk fışkıran adamın kıdem tazminatını arabulucu olmadan alamaması belki.
Belki şu gencin iş bulamamışlığı,
Belki markette makarna dolu bir rafın başında dikilip fal taşı gibi açmak gözlerini. Makarna yahu nasıl 8 lira?
Belki sadece market arabasını hoyratça iten bu adam yerine bile delirememek.
Hangimizin mutsuzluğu büyük kendinden?
81 yaşında, bir tek başka memleket görmemiş kadınların mı, tırnağı koptuğu için yanındakine dert yanan şu kızın mı? Bir ayağın yoksa mesela,
Bir kolun yoksa. Bir gözün. Belki de iki ne bileyim.
Umut neremizde yeşeriyor?
Neresinden tutuyoruz şükür edebiyatının?
Bunca pisliğin içinde kaybolup giderken üstelik zaman.
Maden ocaklarından kömür sürmeli adamlar çıkıyor her gün
Çıkanınki dert evet,
ya kazdığı göçükten çıkamayan? Simsiyah bir dert işte...
Çocuklar, sanayilerde eli yüzü yağ,
ayağı toz, sümüğü tulumunda salyangoz gezmiş gibi parıldayan çocuklar...
Ya ellerinden tutulup iman öğretecekler diye imansızların yatağına sokulan çocuk hayatlar?
İki kişi iki dakika zevk alacak diye doğanlar. Belki sadece biri üstelik. Al sana cillop gibi dert...
Şu adamın okuduğu gazete yazıyor bak, İzmir’de vahşi cinayet. Annesini doğradı...
Dert, kendi karanlığında kendine çarptığından doğar.
Delirsek geçecek belki.
Misal, Karşıdaki evin salonunda çığlık dolu poşetler var...
Bir gün mutlak tutuşacaklar...
Dert nerede, ne zaman başlar?
Yine de gülebilmek nerede atlar bir uçurumdan...
Vel hasıl benim derdim ne bilmiyorum... Sen, biliyor musun?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.