- 280 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Araş Nedir
Evet, evet belki böyle bir kelimeyi daha önce hiç duymadınız. Bilimsel bir terim olarak ya da ne bileyim bir kısaltma olarak da düşünebilirsiniz... Belki de yeni bulunmuş bir bakteri ya da element adı, o da olmadı bölücülük faaliyetleri yapan gizli bir oluşum diye de aklınıza gelmiş olabilir...
Bu aslında dünyanın en büyük şirketlerinden birisi. Sınırsız sayıda elemanı ve her ülke de çok fazla çalışanı var. Elemanlarının sayısı kesin olarak ortaya koyulamıyor. Bir nevi duygu imparatorluğu da diyebilirsiniz bu oluşuma... Duygu imparatorluğu deyince aklınıza da şiir yazıyor, şiir okuyor ya da aşk filmleri çeviriyor bunlar, şarkı söylüyorlar, diye de bir şey gelmesin. Öyle bir şey değil yaptıkları ve bundan sonrada yapacakları...
Sıkı durun o zaman açıklıyorum. Araş, yani Allah Razı Olsun Anonim Şirketi... Yaptıkları işi şimdi söylememe bile gerek duymadan, hemen anladınız, bildiğiniz dilencilik... En büyük sermayeleri de el açmak ve Allah razı olsun demek... Tabi bu sadece Allah razı olsun ile de kalmıyor. Bu konuda Araş üyeleri son derecede yaratıcıdırlar... Örnek mi istiyorsunuz? İşte geliyor, bekar bir oğlan gördüler mi ’’Allah sana badem gözlü bir kız versin abim.’’ ya da bekar bir kız gördüler mi ’’Allah sana civan gibi pazıları şişkin cebi dolgun bir delikanlı versin de boy boy çocuklarınız olsun.’’ Küçük çocuk gördüler mi annesi ile birlikte ’’Allah anana babana bağışlasın seni.’’ Yan yana yürüyen karı koca gördüler mi ’’Rabbim evlatlarının mürüvvetini göstersin, boy boy torunların olsun da onlara da bol bol oyuncaklar al.’’ bellidir konuşulan kelimeler üç aşağı beş yukarı...
Dünyanın her yerinde, en müreffeh ve gelişmiş ülkesinde bile bu şirketin kadrolu, kadrosuz, yarı emekli, genç, orta yaşlı, ihtiyar, elden ayaktan düşmüş, hatta elden ayaktan yalancıktan düşmüş bir dolu elemanına rastlamanız olanak dahilindedir...
Bazıları ise kendilerine ar edip hizmet karşılığı para talep ederler ki bunların çoğu da müzisyendir. Dilenci demek ne derece doğru bilemedim? Öbürlerinden ayırmak lazım bir parça... Ellerinde bir gitar, bir klarnet bazı zaman, kimi zaman bir kaval yanında bir darbuka veya bir ağız mızıkası, dımbırdatır dururlar... Hiç de sesleri çıkmaz şapkalarına eğer para atmazsan. Atarsan da memnuniyetleri gözlerinden okunur...
Bazı zaman zabıtalar yakalar ve karakola çekerler. Bir de bakmışsın cebinde bozukluklar ile beraber 6.500.00 Türk Lirası para var. Sorarsın karakolda ’’Hemşerim elin ayağın tutuyorken, hiç bir yerinde sakatlık yokken, niye duygu sömürüsü yapıp, dileniyorsun, insanların merhamet duygularını ayağa kaldırıyorsun?’’ Sorarsın sormaya da, çoğunun verecek cevapları ya yoktur ya da ’’Dünyada bu kadar keriz varken aç mı kalalım ağabey?’’ derler ve konuyu kapatırlar...