- 783 Okunma
- 11 Yorum
- 4 Beğeni
Yanlış bir temel üzerine kurulan her yapı, yıkılmaya mahkumdur.
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Nedendir bilmem, Belki psikolojik bir durum. Lakin bu konunun üzerinede de hiç gitmedim.
Bir yerde en güzel, en iyi, birinci olan ne varsa artık, ben onu bırakıp gider geride kalanları kurcalarken araştırırım, belki birinciden daha iyisi geride kalmıştır veya şaibeli bir birincilik mi acaba bu birincilik diye, düşünüp araştırmaya başlarım. Şayet geride kalanlara göz attıktan sonra birinciye göz attığımda belki bana göre, Belki de gerçekten daha iyisi geride kalmış olursa, benim gözümde birinci odur. Çoğunluğun seçtiği oyladığı umurumda bile olmaz. Doğrusu da bu değil midir, zaten. Şahsımı üstün gördüğümden değil, şayet aslolan araştırmak ve incelemek sonucunda nihayete varmaktır.
Şimdi düşünelim, halkarasından rastgele 1000 kişilik bir grup seçelim, bunları inceleyelim. 100 tanesi tam olarak sağlıklı düşünemeyen, 50 tanesi zeki ve 2 tanesi deha, 3 tanesi doğuştan gelen ırsi durumlardan mütevellit zihinsel engelli ve geriye kalanlar normal. Şimdi bu normal olanlar siyaha beyaz dese kim bunlara, Siyahın siyah, olduğunu ispat edebilecek. Çoğunluk ne derse onun dediği olur. Ne zaman ki çoğunluğa yani normal zekada olan insanlara siz siyahın siyah olduğunu ispatlarsanız ve onları bu konuda ikna edebilmenin bir yolunu bulursanız artık beyaza beyaz ve siyaha da siyah diyebilirsiniz. Tarihte bütün buluşlar normal düşünen çoğunluğun değil, aksini düşünen azınlığın eseridir.
Hiç unutmam, acemi birliğindeyiz. Yemin töreni için sabah içtima alınıyor. Bir astsubay çavuş, çavuşlardan birisini çağırıp zihinsel olarak pek aktif olmayan tüm güzel arkadaşlarımızı ayırttı ve tabi benide onların arasına kattı. Ben itiraz etmeden katıldım aralarına. Astsubay çavuş, normal çavuşa dedi ki, " bunları al son bir kez yürüyüş yaptır, içlerinde düzgün yürüyen varsa getir," dedi. Çavuş bizi aldı yaklaşık 10 kişi varız, sağ sol, sağ sol, uygun adım marş, derken, " sola dön" dedi bütün hepsi sağa döndü ben sola döndüm. "Sağa dön" dedi. Hepsi sola döndü ben sağa döndüm. Çavuş bana yaklaştı, " sen sağını solunu bilmiyor musun, lan," dedi. Bende ona, "çavuşum siz karşıdan bakınca bizim sağımız solunuza, solunuz ise sağımıza denk geldiğinden, ben doğru yöne dönsem bile size yanlış gibi geliyor," dediğimde. Durdu ve düşündü, tekrar tekrar aynı komutları vererek denedi, lakin diğer arkadaşların yanlışı yüzünden çok dikkatliydi. En nihayetinde beni aldı aralarından, götürdü, astsubay çavuşun yanına, "komutanım bu arkadaş benden bile daha iyi sağını solunu biliyor, yürüyüşü felan mükemmel," dedi. Astsubay Çavuş "iyi bakalım, geçsin yerine bir hata yaparsa o zaman seni oy*r*m çavuş" dedi.
Çavuş bana baktı gülümsedi, "imkansız" dedi. Bende yürüyüşte yemin töreninde diğer askerler ile yürüyüp yemekhanede yemin etmekten kurtulmuştum.
Bu olaydan sonra çoğu kez aynanın karşısında kendime bakıp normal mi yoksa normal olmayan bir görüntüm mü var diye düşündüm.
"Eğer doğru yaptığınızı düşünüyorsanız kendi doğrularınızın üzerine gidin" diyemiyordum, artık. Çünkü on kişilik bir grup sağı sol, soluda sağ bilirken, kendi doğrularını, doğru olarak kabul etmiş, benim asıl doğrumu ise yanlış olduğunu aksettirmişlerdi. Bu durumda 9 kişi sağa, sol derken, Çavuş bile yanılmıştı. Eğer konuşup izah etme durumu olmasa, ben orada sağını solunu bilemeyen, bir zihinsel engelli olarak tek başıma yemekhanede yemin töreninin bitmesini beklerken, diğer arkadaşlarım ise sağı ile solunu karıştırdığı için tüm bölüğün yürüyüşde ki ahengi bozacaklardı. Aslında bu hatanın bedelini astsubay çavuşa ödetmek hiçte zor değildi. Sadece susmak ve kabullenmek.
İşte bütün mesele bu, çoğunluğun hatalarını ve yanlışlarını düzeltmek yerine, sadece acı sonu görmeleri, deneyip yanılmaları veya bu yanlışın içerisinde ki çamur çukurunda oyalanmalarını izlemek, doğruyu bilip kendinizin kabul etmesi ve birilerine doğruyu ısrar ile anlatmaya çalışmamak ve gerekirse o gemide onlar ile batmak. Ne kadar doğru olduğuna inanmasanızda, doğruları söylemeye, anlatmaya çalışmak yerine susmak. Yanlışları üzerinde ısrar edenleri, sadece ve sadece izlemek.
Yanlış bir temel üzerine kurulan her yapı, yıkılmaya mahkumdur.
YORUMLAR
mavitükenmez
Sagolun
Sağlıcakla kalınız
mavitükenmez
Sagolun
Sağlıcakla kalınız
Mükemmel..
Yeni fırsat bulabildim tamamen okuyabilmek için ama gerçekten etkileyici.
Bir gün bizim Savcıya evrağın renkli fotokopisini götürdük.
"Bu renkli değil", dedi.
"Sayın Savcım yazılar siyah olduğu için renk belirgin olmuyor herhalde", diye cevap verince;
"O zaman siz de elinizle tekrar yazın" demişti.
Bahse konu evrak da basit birşey. Tabi istenileni yaptık o zaman.
Gel git zaman beyefendinin tayini çıktı da kimse veda merasimine katılmadı.
Dediğin gibi üstad, ismiyle beraber kayboldu gitti.
Yerine gelen bayan savcı ise Türkiye'nin en genç kadın Başsavcısı oldu. O kendisini bize sevdirdi. Biz de onun eli ayağı olduk.
Demem o ki iyiler hep kazanır..
Yazınızı kutlar, tebrik ederim.
Saygılar.
mavitükenmez
Yorumunuz ile renk kattınız efendim çok teşekkürler
Fe(R)iD
Gerçekten memnun oldum.
Saygılar.
O kadar güzel tesbitleri ki. Toplumumuzda yanlışları doğru, doğruları yanlış anlatım ve anlayışı maalesef ki var. Yazınızda belirttiğiniz gibi çoğunluk ne derse o olur anlayışı bizi hüküm altına alıyor.
Düşünün ve olan bir durum gibi çocukluğumun geçtiği toplumda anlatacağım yanlış anlayışı gözünüzün önüne getirin. Basit bir tavuk kesimini mutlaka erkek kesmeli kadın tavuk kesemezmiş. O yaşadığım köyde diyelim ki o gün hiç erkek yok. Tarlada, şurda bura.. eee tavuk kesilip yemek yapılması lazım ne olacak. İşte traji komik olay burda başlıyor. Evin hanımı veya herhangi bir hanım iki bacağının arasına bir bıçağı sıkıştırıp erkeğe benzeterek kendini tavuğu kesiyor. Güler misin ağlar mısın. İşin garip tarafı bu yanlış kanı ve anlayışa bir kaç cılız ses itiraz etse de o toplumun çoğunluğu bunun doğruluğuna inanmış. Tüm köy bu duruma riayet ediyor maalesef. Sözünü ettiğim durum dışında bir kadın tavuğu keserse o tavuk efendim mundar olurmuş. :)))
Sizin askerlik anınızdaki zekice davranışınız o çavuşun inadını da kırmış ve kendinde olan yanlışın farkına varmış. Ya sizin yanlış, diğer dokuz kişinin doğru döndüğünü söyleseydi.. :))
Vay halinize vay..
Güzel tesbitler, güzel analizler.
Sizi ve güne gelen eserinizi yürekten tebrik ederim.
Selam ve duamla
mavitükenmez
Maalesefler ile dolu hayatımızda bir Malesef daha ne yazıktır ki.
Sagolun efendim ziyaret ve yorumunuz için cok teşekkürler
Sağlıcakla kalınız
Yani biraz öz eleştiri biraz hoşgörü değil mi güzel bir çalışma kutluyorum
mavitükenmez
Sağlıcakla kalınız
Şu zekanın parlaklığına bakar mısın?
Silahlı Kuvvetlerde dönüşlerin yanlış yapıldığı nasılda tespit edilmiş.
Sonra Astsubay Çavuşun yanlışını ortaya çıkarmak, ona akıl öğretmek.
Hayran kaldım zekana...
Başka bir tespit;
Askeri okullarda -erat nasıl oyulur- dersi veriliyordu. Bunu kimse bilmiyordu.
Bunu da ortaya çıkarmışsın.
Sen bu tespitlerini bir rapor halinde Milli Savunma Bakanlığına bildir.
Ne iş yapıyorsun bilmiyorum.
Ama hiç şüphem yok . Seni kesin yardımcı yaparlar...
mavitükenmez
Çok güzel ve değerli bir anlatımdı kaleminizden dökülen bu bağlamda güne eşlik eden kaleminizi tüm yüreğimle kutluyorum değerli hocam.
Nicelerine.
En içten selam ve saygımla
mavitükenmez
Teşekkürler
Sağlıcakla kalınız
Yüreginize saglik
Bir düsünüre somuslar demokrasi nedir
Oda demis ki;
49 bilgini 51 manyagin idar etmesidir
mavitükenmez
Aynen dediğiniz gibi demokraside çözüm olmuyor eğitimin kıt olduğu yerlerde. Deneme yanılma ile heba oluyor çocuklarımızın geleceği ne yazık.
Sağlıcakla kalınız
mavitükenmez
Muhteşem!..Doğruları söylemeli elbet.İkna etmek tek başına bir şey ifade etmiyor bazen.Karşıda da ikna edilmeyi bekleyen birey ve bireyler olmalı.Adam yamuk yürümeyi adet haline getirmiş kalabalığın yaptığı komplike hataları uygun adım görüyorsa ya..?..Hatasında ısrarcı ve her şeyin doğrusunu ben bilirim diyorsa?..Ben prof.üstüyüm ben ne dersem o olur diye hatada ısrar ediyorsa?..O zaman durup yıkılmasını mı beklemeli yoksa çareler mi aramalı yıkılmaması adına..Temelimiz sağlam..Temeli Mustafa Kemal Atatürk atmış zaten..Yer altı dehlizlerinde kendilerine temel kurmaya çalışanlar bir daha düşünmeli deriz..Kaleminiz daim olsun.Sağlıcakla..Saygıyla..
mavitükenmez
Ziyaretiniz güzel görüşünüz için çok sagolun efendim.
Sağlık ve sevgi dolu günler yakanızı bırakmasın, gülücükler tebessümler yüzünüzden eksik olmasın.
İşte bütün mesele bu, çoğunluğun hatalarını ve yanlışlarını düzeltmek yerine, sadece acı sonu görmeleri, deneyip yanılmaları veya bu yanlışın içerisinde ki çamur çukurunda oyalanmalarını izlemek, doğruyu bilip kendinizin kabul etmesi ve birilerine doğruyu ısrar ile anlatmaya çalışmamak ve gerekirse o gemide onlar ile batmak. Ne kadar doğru olduğuna inanmasanızda, doğruları söylemeye anlatmaya çalışmak yerine susmak. Yanlışları üzerinde ısrar edenleri sadece ve sadece izlemek.
Yanlış bir temel üzerine kurulan her yapı, yıkılmaya mahkumdur.
Yukarıdaki bölüme dair uzunca bir yazı yazabilirim...
Kaleminize sağlık...
mavitükenmez
Tekrar teşekkürlerimi sunup, saglik dolu günler diliyorum.