EGOLARI YÜKSEK İNSANLAR
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, bakışlardan nem kapar hale gelmişiz. Hiç yoktan kırdığımız kalpler var hayatımızda tamiri imkânsız. Dedikodularla yaşadığımız güzelliklerin içine ettiğimiz, sonra savunmaya geçtiğimiz ben mi yapmışım benim mi suçum dediğimiz anlar. Eleştirilere karşı ördüğümüz duvarlar var birde hayatımızda ne yapsak yıkılmayan. Hep benciyiz. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın ama eninde sonunda o yılanın bir gün olup bizi sokacağını unuttuğumuz. Özür dilemesin gurur yaptığımız hatalarımızı göremeyişimiz karşımızda k insanın fikirlerini yok saydığımız anlar var hayatımızda.
İnsanların egoları neden bu kadar yüksek ki. Kırılgan bir yapıdan ziyade nefsimiz ve gururumuz engelliyor bizi insan olmaya çalışırken. Hani o kemiği olmayan dille her şeyi söylerken sonunu düşünmeden sanki dönüşü olmayan bir yola çıkar gibi. Anlamadan dinlemeden neden kırılıveririz hemen kuru bir dal gibi. Allah dil vermiş akıl vermiş lisan vermiş konuşup anlaşsınlar diye boşuna mı yaratılmış bunlar yani. Sözün sonu şu ki eleştiriye açık olmalı insan her saman. Karşı fikirlere hemen kalkanlarını açmamalı dinlemeli düşünmeli kendini izah etmeli anlatmalı karşındaki insana. Bu benim fikrim demeli ama senen fikrine saygı duyuyorum diyebilmeli. İnsanlık bunu gerektirir. Dostça kardeşçe yaşamak istiyorsak. Âşık Veysel’in bir sözünü de yazmadan geçemiyorum. Kurt kuzu ile gezerdi fikir başka başka olmasa… Umarım bu yazım gerekli mesajı vermiş olur ve yerine ulaşır.
sevgi kardeşliğin bol olduğu insanların birbirini anlayabildiği fikirlere saygı duyulduğu bir dünyada buluşmak ümidiyle, Sevgi ve saygılarımla…
adem aydınlı