Ağrı denilip geçilmemeli, asla hafife alınmamalıdır. Ağrı bir uyarıdır, daha derinde olan şeyin dışa vurumudur. Bir hastalığın sinyalidir. Ağrı bize mesaj verir. Erken uyarıda bulunur. Tedbir almamızı sağlar.
...

Ağrı türlü türlüdür. Kadına has olanı erkeğe has olanı vardır. Yaşa ve cinsiyete göre olanı, sezonsal ve dönemsel olanı vardır.
...

Ağrının nörolojik, travmatolojik olanı somutsallıktan öte soyutsaldır. Darbesel olanı ise somutsal ve bulgusaldır. Kimi ağrı derinsel, kimi ağrı ise yüzeyseldir. Bölgesel ve kümesel olanlar vardır. Müzmin yani kronik olanlar süreklilik arz eder. Mevsimsel olanlar her yıl aynı dönemde nükseder. Yaşa bağlı olanlar vakti zamanı geldiğinde ortaya çıkar veya vücudu terk eder.
...

Ağrılarımızı önemseyelim. Onu bir uyarı olarak ele alalım. Asla ihmal etmeyelim. Mutlak teşhis konulmasını sağlayalım. Tedavi için çaba sarf edelim. Yalnız meseleyi de çok büyütmeyelim. Öküzün altında buzağı aramayalım. Mutlak kanserden ya da kalpten demeyelim. Yaz sıcağında hafiflediğini, kışa girerken arttığını bilelim. Sıcakta hormonal dengelerin yükseldiğini, soğukta azaldığını bunun da ağrıları arttırıp azalttığının şuurunda olalım. Troidin dize vurduğunu, kümenin yirmiliklerden olduğunu, migrenin ise kadınlarda daha fazla erkeklerde daha az ve yaşa bağlı olarak ergenlikle olgunluk arasında yükselen seyir, olgunlukla yaşlılık arasında gerilediğinin farkında olalım. En ağır ağrıların kanserden, hafifinin gürültüden patırtıdan olduğunun tespitini yapalım. Eklem, baş, diş, pöç, göz, mide, topuk dikeni diye ağrıları sıralayalım. Ağrıların gece sessizliğinde ve dinlenme esnasında daha fazla hissedildiğini bilelim.




Kemal GÜL
08.05.2022