- 423 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
SÜLEYMAN SOYLUNUN ASIL HEDEFİ NE?
Lise yıllarında derslerimiz arasında “Satış Reklam” dersi de vardı. “Reklamın kötüsü olmaz” diye reklam sektöründe çalışanlar çok iyi bilirler. Reklamın amacı kişi, hizmet ve ürünün için albeni oluşturmak, satışı artırmak ve böylece müşteri potansiyelini büyüterek maksimum kârı elde etmektir.
Birkaç gündür Türk kamuoyu, İçişleri bakanı Süleyman Soylu’nun Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’a bir televizyon programında söylediği hakarete varan ağır sözleri ve bunun karşılığında, Ümit Özdağ’ın da, ona karşı meydan okumasını ve nihayetinde dün İçişleri Bakanlığı kapısına dayanmasını konuşuyor.
Peki, İçişleri bakanı Süleyman Soylu bunu niye yapıyor?
Nereden güç alıyor?
Bu söylem ve eylemleri kimin veya kimlerin işine yarıyor?
Süleyman Soylu bakanlar kurulu içerisinde söylem ve eylemleri ile daima gündemde olmayı başarabilen, hatta bu eylem ve söylemleri ile kendi partisi dışında MHP yönetiminden de destek gören bir bakan olarak koltuğunu koruyor.
Süleyman Soylu, geçmiş dönemlerde üstlendiği siyasal kimlik ve parti genel başkanlığından gelen siyasi tecrübeleriyle saldırgan çıkışlar yaparken, esas hedefinin ne olduğuna ve neden böyle davrandığına bakmak lazım. Onun bu hakarete varan söylemlerinin Ümit Özdağ’ın “Suriyeliler ve göçmenler” politikası üzerinden siyasi düşmanlığı göze alarak Zafer Partisinin ve genel başkanının olması bizleri asıl hedefin ne olduğu gerçeğini dikkatlerden kaçırmamalı ve şaşırtmamalı.
Süleyman Soylu bir planı izliyor. Boşa kürek çekmiyor, kaygısı büyük.
Süleyman Soylu, AK Partinin ve muhalefete olmasına rağmen hükümeti destekleyen MHP’deki oy erozyonunun olduğunu görüyor, bu vefa borcunu da boşa çıkarmak istemiyor, cansiperane savunuyor, mücadele ediyor. Bunun karşılığından da MHP den tam destek görüyor. Seçim Kanununda yapılan %10 barajının %7’ye düşürülmesinin altında MHP’nin barajı geçemeyeceği gerçeği ve dolayısıyla AK Partinin de seçimi kaybetme, iktidardan düşme riski olduğudur; bunu cümle âlem biliyor. Yapılan Seçim Kanunundaki değişikliğin bu iki partiden kaçan oyları durdurmaya yetmediğini o da görüyor. Oyların hangi partiye veya partilere yöneldiğinin de farkındalar. Bunun önüne geçmek için her yolu denemeyi mubah görüyorlar.
Süleyman Soylu’da bu görevini en iyi yapanlardan birisi olarak karşımıza çıkıyor.
Bu çıkışları ile adeta AK PARTİ için Paratoner görevi üstlenmiş durumda. Ak Parti ve MHP’den İYİ Parti veya DEVA Partisi, ya da GELECEK Partisine yönelen oyların önünü kesmek. İYİ Partiyi merkeze koyarak, yeni kurulan ve toplumda yeterince tanınmayan ve barajı geçemeyeceğini düşündükleri Zafer Partisini ön plana çıkartarak mümkün olduğunca Millet İttifakının oylarını bölmek. Zafer Partisi ile restleşmeye varan ‘Vatan-Millet-Sakarya’ söylemleriyle İYİ Partinin yükselişini AK Parti ve MHP adına durdurmaya çalışmaktır. Böyle yapmakla aslında Süleyman Soylu bir taşla iki kuş birden vurmuş olmaktadır; öyle olmasa bile belli kesim tarafından takdirle karşılanmaktadır. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de Süleyman Soylu’ya verdiği desteğinin sebebi bu olsa gerek.
Süleyman Soylu’nun bu söylemlerinin hükümeti yıpratan söylemler olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan her hangi bir tepkinin gelmemesi, toplumun bütününü kapsayacak rahatlatıcı açıklamaların çıkmaması da hayli ilginçtir.
Süleyman Soylu’nun, Ümit Özdağ için söylediği: "Kendisi Soros çocuğudur. Operasyon çocuğudur. Hiç adam yerine koymam. Kabul etmem; onu yayına bağlarsanız toplantıyı terk ederim. Ben bu adamı adam yerine ve insan yerine koymam. Bu hayvandan aşağı bir adamdır." sözlerinin ne insani ne de vijdanı tarafı yoktur, devlet adamlığı vasfı ile de bağdaştırmak mümkün deyildir.
İktidarı hedefleyen ve yeni kurulan bir parti genel başkanının da mahalle kabadayısı edası ile “Süleyman çık karşıma! Ben seni bulurum oğlum!…” gibi sözlerinin ve İçişleri kapısına dayanan eyleminin de daha yolun başında puan kaybı demek olduğunu da hatırlatmakta fayda var.
Yapılanlar: Yanlış üstüne yanlış…
Kızgın demiri soğutmak lazım!
07.05.2022, Ankara
YORUMLAR
Sayın yazar,
Çarşıda, pazarda, markette bir marul 10- 20 TL arası, peynir diye peynirimsi yiyoruz onu da alabilirsek. Böyle giderse halkta özellikle çocuklarda beslenme yetersizliğine bağlı sağlık sorunları oluşur.
Benim gerçeğim "bu"....abuk subuk laflarla bunun üstünü örtmeye çalışmasınlar.
Yine de kavgaya gelirsek Özdağ haklı...ne demek " hayvandan aşağı" bu nasıl bir dil. Elbette etkiye tepki olur ... Sonuçta sayın Özdağ 'da bir insan, tolera edilemez bir lafı yemez.