- 276 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YILLARIN İÇİNDEN -5-
Tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun! 💝
YILLARIN İÇİNDEN
-5-
Melek teyzemi o şekilde yerlerde çırpınırken görmek bende büyük bir şok etkisi yaratmıştı. Yüreğim kabarıp duruyordu. Ne ağlayabiliyor ne de ne yapacağımı bilebiliyordum! Şaşkındım. Anne ne demekti ? Bir evin temel direği idi anne. Annem geldi aklıma o an. Gözlerim yaşardı. "Annem!"dedim. "Lütfen Allah’ım anneme bir şey olmasın.Kimseye bir şey olmasın.Tüm anneleri sen koru!’’ Diye
Dualar ediyordum.
Gözlerim faltaşı gibi açılmış, bir Melek teyzeme bakıyor bir kendi annemi düşünüyordum.
Halilibrahim amcam, Melek teyzemin başını dizlerinin üstünde tutarak ağzından köpüklerini, alnından terlerini ve gözlerinden yaşlarını siliyordu.
Hiç durmadan,
" Geçti Melek geçti geçti geçti " diyordu.
Biz üç erkek ve bir kız kardeş(ben o an onların gerçek kızkardeşleri olmuştum) gözlerimizde yaşlarla onları izliyorduk.
Hacı anneyle Hacı dede daha bir üzgündüler. Allah hiç kimseye, bu şekilde evladının acısını hissettirmesin! Yanaklarından aşağıya süğüm süğüm gözyaşları dökülüyordu her ikisinin de. Çaresizlik hepimizin elini kolunu düşürmüştü.
Nice sonra Melek teyzem sakinleşince, onu yerden hep birlikte kaldırıp divanın üzerine yatırdık. Hiç kimsede konuşacak hâl kalmamıştı.
Aslında İbn-i Sina hastanesinde o hafta için randevu ayarlanmıştı bir profesörden. Süreç hızlandırılacaktı. Ben o gün hacı anneye yemek pişirmeye ve ütüye yardım ettim. Melek teyzemin hastane çantasını hazırladık. Melek teyzem açılmış kendine gelmişti.
Ortam biraz sakinleşince ikindi vakti dolmuşa binerek yurduma döndüm.
Derslerim , çizimlerim ve yetişmesi gereken ödevlerime dönmem gerekiyordu.
On beş gün boyunca Melek teyzemin hastanede tahlilleri mr vs tüm işlemleri yapılmış, ameliyat için tarih ayarlanmıştı. Hastanede bizim yapabileceğimiz herhangi bir şey olmadığı için bu süreci Halilibrahim amcam orada yanında kalarak takip ediyordu. Ben ihtiyaç var mı diye Hacı anneye arada yardıma gidiyordum. Çünkü oldukça yaşlıydı. Beni görünce dualar ediyor seviniyordu. Ben de onlara yardım etmenin mutluluğunu yaşıyordum. Birkaç saat destek olup dönüyordum.
Bir gün yurtta iken ismim anons edildi. Ziyaretçim varmış. Çıktığım da Sedat’ın gelmiş olduğunu gördüm. Yaklaşık 45 gündür görüşmemiştik . En son uğradığında Mehmetali ’nin annesinin hastalığını konusmuş bir daha da görüşmemiştik.
Selamlaştık. Neler yaptığımı sordu. Melek teyzemin durumunu anlattım. ’’Ne kadar iyisin’’ dedi.
’’İnsanlık bu değil mi?" Dedim. Bana,
" Senden kendi aileme bahsetmiştim. Seni merak ediyorlar. Bu gün işin yoksa bizimkiler ile tanıştırayım seni olur mu?
Birazdan babam arabayla gelecek. Uygunsan birlikte gidelim" dedi.
Memetali ’lerin eve giderken cümbür cemaat gitmiştik. Aslında Sedat’a verilmiş sözümüz vardı.Ancak Tülay artık aramızda yoktu. Nişanlanmıştı. Mehmetali annesi ile meşguldü. Ne yapacağımı bilemiyordum. Tam o anda
Hüseyin amca arabası ile gelip yurdun önünde arabayı park etti ve yanımıza geldi. Tanıştık bana gülümsüyordu. Konuştuk. ’’ Ben bir dahaki hafta geleyim’’ diyerek onlara söz verdim ve yurda döndüm. Çünkü Melek teyzeyi ziyarete gidecektik.
Hacı anne ,Hacı dede MemetAli buluşup hastaneye gittik. Melek teyzem zayıflamıştı. Başına bir tülbent örtmüştü ama saçlarını kazımışlardı. "Yarın ameliyata alacaklar beni yavrum. Bak ne hâle döndürdüler beni" dedi. Gözlerimizdeki yaşa hükmetmeye çalışıyorduk. Ona moral vermek için gitmiştik oraya kesinlikle ağlamamalıydık.
Hacı anne" saç dediğin ne ki kızım yine uzar. Sen ameliyatını ol bir iyileş hele!"dedi.
Başını salladı sessizleşti Melek teyzem.
Sonra başını kaldırıp bana gülümsedi ellerini uzattı.
"Yavrum epey yardım etmişsin anneme. Cansın sen!"dedi.
"Her zaman Melek teyzem her zaman yanınızda olacağım. Sen iyileş "dedim.
Hafta içinde Melek teyzemin kafatasını keserek beynindeki uru almış doktorlar . Yeniden kafatasına dikişler atarak birleştirmişler. Oldukça zorlu bir süreci hastanede geçirdiler. Enfeksiyon kapmasın diye bir aya yakın kimseyle görüştürmediler. Sadece uzaktan bir kez görme fırsatı yakaladım. Kafasındaki o dikişleri gördüm epeyce sarsıldım o süreçte. İnsanoğlunun hayatı pamuk ipliğine bağlı imiş buna tanık oldum. Çok şükür Melek teyzem atlattı ve ameliyattan sonra 35 yıl daha yaşadı. Ta ki bir kaç ay önce şeker hastalığı sonucu kalp krizinden hayatını kaybedinceye kadar çok sık olmasa da ara ara haberlerini aldım.
Yurda dönerken kendi annemi düşünerek hemen Ptt ye uğradım. Annemi aradım onun sesini duymaya sağlık haberlerini almaya ihtiyacım vardı.
"Eyiyim kızım eyiyim. Biz çalışoruk anam. Heç merak etme! Sen derslerine eyyi çalış. Diri baş dirliğini edor anam!" Dedi.
Güldüm. Benim anam hep böyle pozitifti.
Doğru dürüst doktora gitmez , karnı ağrısa bir avuç peryavşanı yutar üstüne su içer," birezden bir şeyim kalmaz" derdi.
Evde hasta olan sadece babamdı. öyle bilirdik. Onun doktora ve iyi beslenmeye ihtiyacı vardı. Doktor demek, para demek ilaç demekti. Ben ortaokul birinci sınıfta kabakulağa yakalanmış yine de doktora gitmemiştik. Yokluk gelince bir hâneye en elzem olan kime ve neye ise sadece ona harcama yapılırdı. Elzem olan babam idi. On günden fazla süren baş ağrısı ve ateşli hallerim olmasına rağmen bir tek ağrı kesici bile kullanmadan o hastalığı atlatmıştım.
Babamdan sonra annemi bir hastalık dolayısı ile kaybetmeye dayanamazdım. Bu bizim sonumuz olurdu. Anam bu dünyada bizim en büyük şansımızdı. Yaradan onu bize koruyucu bir melek olarak göndermişti. O bizim yaslandığımız dağ, dinlendiğimiz bağ idi.
Sen hep sağlıklı ol annem ,hep yanımızda ol!
Yeter ki ben öğretmen oluncaya kadar dayan!
Değer verilmeyen, hesaba alınmayan, yok sayılan, yaşı nüfusta büyütülüp de bir an önce kocaya verip kurtulmayı düşünülen kız çocukları fırsat verildiğinde neler yapacak bunu herkese ispat edeceğim.
Yeter ki sen bu dünyadan babam gibi erkenden vazgeçip gitme!
Daha kundakta iken yazılmış hep ezeli
Gözlerin tomur tomur yutkunur da kalırdın
Hasret kaldın anaya sen ki dünya güzeli
Bir dokunuş bir gülüş hayallerde bulurdun.
Ben böyle mi olurdum şayet anam olaydı
Ardımda dağ olup da yüreğime dolaydı
Halim hatırım sorup her günümü bileydi
Deyip dalar giderdin pek de mahzun kalırdın.
Ben o minik başımla annen olmak isterdim
Koştururdum her şeye benliğimi gösterdim
Bazen gözünde yaşın bazen alnında terdim
Bizleri can bilip de bizden huzur alırdın.
Büyüdük ana olduk gonca güller yetirdik
Sen gibi özümüzden öz verip de getirdik
Hasretlik çeke çeke bir ömürü bitirdik
Gece gündüz demeden aklımıza gelirdin
Annem şimdi ben sensiz nerelere gideyim
Kime derdimi deyip kime sitem edeyim
Sen mi bana anaydın ben mi nasıl bileyim
Gönül halimden ancak sen anlayıp bilirdin.
KARDELEN(Ayrıkotu)
O8.05.2022
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.