- 556 Okunma
- 2 Yorum
- 7 Beğeni
İlaç
"Bir gün bahçede tek başıma oyun oynarken ağaçtaki olgunlaşan dutları gördüm. Hemen ağaca çıkıp yemeye başladım. O kadar çok yedim ki yemekten yorgun düştüm. Ağaçtan inip gölgesine uzandım, uyudum. Sonra birden ablamın çığlıgı ile uyandım. Beni yerde ağzım burnum kıpkımızı bir halde görünce ağaçtan düştüm sanmış. Yanıma gelip bakınca kan olmadığını, karadut lekesi olduğunu anladı. Bu seferde üstümü başımı kirlettiğim için ağlamaya başladı. Bilirsin karadut lekesi de hiç kolay çıkmaz. Annemle babam işten gelip beni o halde görseler kendisine kızacaklar. Sonra babaannem bahçeye gelip “Ne oldu Nergis?” dedi. Ablam, “Baksana babaanne, bütün üstünü kirletmiş, annem kızacak bana.”
Babaannem, “Hadi ağlama, şimdi çıkartırım ben onları” dedi. Sonra karadut ağacının yanına gidip birkaç dut yaprağı kopardı, avcunun içinde parmaklarıyla ezdi, köpürttü. Elimi yüzümü dut yaprakları ile ovalamaya başladı.
"Neden?" diye sordu Verda.
Çünkü karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış.
Babaannem:
"İnsan da aynı bu ağaç gibidir" demişti o gün bize. "Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır. Her yaranın merhemi kendi dalındadır.“
—Alıntı—
YORUMLAR
Deryada bir zerre
Sağlıcakla kalın
Alıntının sonundaki mesaja takılmadım değil;
"İnsan da aynı bu ağaç gibidir" demişti o gün bize. "Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır. Her yaranın merhemi kendi dalındadır.“
Hayatta en büyük yaptığımız hatalardan biridir derdinin dermanını başka şeylerde aramak.
Sanırım insanın bence hayat serüvenindeki en büyük düş kırıklıkları da insanın başka dünyalarda kendi dermanını arama içgüdüsüne kapılmasıdır.
Ben buna benzer bir sözü zamanın da kaybettiğim bir hastamdan duymuş gibiyim.
Onun sureti canlandı bu yazıyı okuyunca.
Eski hastamın sureti canlanmışken daha fazla uzatmayım şair.
Böylesi güzel bir paylaşımın için teşekkürlerimle....
Deryada bir zerre
Sağlıcakla kalın