Görünmeyen Yüzler
İnsanın görünmeyen yüzleri varmış ve o gizledikleri yüzleriyle tükenmek bilmeden sararlarmış etrafımızı. Sanki kendilerindeki yüz bize geçmişçesine. Tıpkı görünmeyen acılarımız gibi. İnsan bu hayattan çok şey bekliyor. Belki de üzülmemeyi ama o görünmeyen yüzler insanın önüne sert bir duvar gibi önünde dururmuş. Sadece bir duvar olmamakla beraber dil lal, gözler ama ve kulaklar sağır olurmuş, yaşadıklarının karşısında.Yüzleşiyor çünkü insan gerçeklerle ve belkide yalanlarlarla. Kimisi belli edermiş yüzlerindeki o anlamsız samimiyeti kimisi de belli ettiğini zanneder, ve arkasında derin izler bıraktırırmış. İnsanın söz geçiremediği anları olurmuş. O anların ne olduğunu bazen bilirmiş, bildiği halde yenilirmiş duygularına. Belki de onca şeye rağmen ayakta kalan tek şey kalbinde beliren yıkıntıları olurmuş. Bunu çok geç anladım ben. Her şeyle bağımı koparmıştım çünkü. Anlamsızlıkları kördüğüm ettiğim gün anladım benden geriye kalan hiçliğimi. Ama ne olursa olsun insan işte karşısına neler çıkacağını bilmeden adım atar ve sonuçlarına da katlanırmış. İnsan öyle bir aciz varlıktır ki yeri geldiği zaman ya hep der ya da hiç der sadece susmakla kendini teselli eder ve arada kalmamayı tercih eder ama bunu ne kadar istemiş olsa da hayat bize bir tercih sunar ve bu tercihlerin uğruna geçemediği prangaları olurmuş. Aslolan şey ya tamam diyip yoluna devam etmeyi ya da bile bile ümidini kesip boynunu büküp sahayı terk etmeyi İşte bu sebeple insan bu iki şey arasında debelenip durur, heba edermiş kendisini. Her bir aklıma gelişinde sordum kendime. Neden insanoğlu böyledir ki hayat dolu olmak varken birilerinin gönlüne dokunmak varken yada ses olmak, nefes olmak, varken insanlar neden birbirleriyle uğraşır sadece uğraşmakla kalmaz neden ardında kırık bir kalp bırakır. Bu sırrın cevabını çok aradım durdum ama iş işten geçti tabi. Geçilmeyecek, durulmayacak yollardan geçmişiz ve her bir yol bize çıkmaz olarak geri dönmüş. Adamışız çünkü kendimizi iyiliğe, samiyete belki de biz nasıl görüyorsak aynısını kendimizde görmeye işte görünenden görünmeyene birçok şey varsa da geç kalmışız. Ben Emir şu canına yandığımın dünyasında öğrendiğim bir şey varsa o da enkazların prangaların, yada kendimizi bir kefeye bile koymadığımız o hiçlik duygusu, bunlar insanın içine işlenen kalıcı yaralarmış. Bunu düzeltmek ise kendisinin elinde. Başkaları üzerinde ne kadar derin izler bırakırsa bırakırsın insan içinin yangınını söndürmesini bilecek çünkü; yanmayan bilemez neyin ne olduğunu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.