- 303 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Selçuklu Devleti'nde Medrese Eğitimi
Selçuklular, Dandanakan Harbinden itibaren batıya göç eden boyları buyrukları altına alarak
hızla güçlenmiş, Batı Asya, İran, Anadolu, Irak ve Suriye gibi birçok coğrafyada Türk
egemenliğini sağlamış, bunun yanında kafirlerin üzerine yaptıkları seferler ile İslam sancağını
ileriye taşımıştır. (Yaptığı gazalar neticesinde cennetmekan Sultan Alparslan’a dönemin halifesi
tarafından ‘’Ebu’l Feth’’ unvanı verilmiştir.) Selçukluların savaşlarda zaferden zafere
koşması, aynı başarıyı ilim sahasında da göstermesini mecburi kılmıştır. Mısır
topraklarında hüküm süren Fatımi Devletinin güdümünde palazlanan Batıniler, İslam’ı Kur-an
güneşinden çıkarmış, aklı yok sayan bir inanç yaymaktaydılar. Bu ve bunun gibi birçok sapkın
fıkra karşısında Sünni kalesi Selçuklu, Batıl inançları zail etmek için kılıcın yanında kalemi de devreye
sokmuştur.
Bu çerçevede ilmin ve dinin doğru kalemlerden damlaması için medreseler açılmıştır.
Ayrıca İslam’ı kabul eden Türk boylarına dinimizi, batıl gölgesinden kurtarılıp akıl ve
ilim güneşinde öğretilmesi de önemli bir etkendir. Tuğrul Bey’in ‘’Kendime bir köşk yaptırıp,
yanına camii yaptırmazsam Tanrımdan utanırım’’ sözü Selçuklu sultanlarının
dinlerine ve ilimlerine verdiği değeri göstermektedir. Tuğrul Bey, Melik Şah, Berkyaruk vs. gibi
birçok Selçuklu sultanı hükmettikleri topraklarda çok sayıda medrese açmış, bu alandaki boşluğu
doldurmaya çalışmışlardır. Bu çerçevede ilk adımlardan biri Sultan Alparslan iradesiyle Nizam’ül Mülk
eliyle Bağdat’ta açılan Nizamiye Medresesidir.
Musul, Basra, İsfahan, Herat, Nişabur, Merv, Belh gibi birçok büyük şehirde
medreseler açılmıştır. Daha birçok İslam beldesinde sayısız eğitim kurumları açılmıştır.
Medreselerde fıkıh, hadis, tefsir, tıp, matematik, felsefe, mantık, coğrafya vs. aklın ve ilmin
ışığında birçok ders gösterilmekteydi. Burada eğitim alan öğrencilere burs verilir, ücretsiz yatılı
ve örgün bir öğrenim vardı. Buradan mezun olan öğrenciler hem devletin din adamı ihtiyacını
karşılıyor hem de devlet kademelerine, kamu görevlerine getiriliyordu. Her yaştan ve her
milletten ayrım gözetmeksizin öğrenci alınıyor, zeki çocukların sosyal hayata karışması
sağlanıyordu. Müderrislerin maaşları ve medresenin iaşesi devlet tarafından karşılanıyordu.
Batıl ve sapkın inançların medreselere hakim olmaması için okutulan kitaplar bile devlet
eliyle seçiliyor ve denetleniyordu. Bu denetim ve kontrolün mirasçıları da Osmanlı uleması olmuştur.
Sonuç olarak Selçuklularda medreseler devlet kademelerindeki ihtiyaçları gidermek, Sünni
akideyi geliştirmek ve batılı zail etmek, fakir ve yoksul çocukları sosyal hayata kazandırmak,
yeni Müslüman olan Türklere gerekli din adamlarını yetiştirmek, olmayanlara benimsetebilmek
için açılmış, bütün ihtiyaç ve iaşeleri devlet tarafından karşılanıp düzenli, yatılı eğitim imkanı
sağlanmıştır.
Enes ÇALIŞKAN - Adana 2022