- 330 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
The Animals 9. Bölüm
9. Bölüm
Göçebe hayvanlara ait sürüyle bilgi ve resim üçüncü günün ardından ellerine geçti. Bekledikleri gibi Bayağı Rakun bir sürü bilgi edinmişti. Reli, çok heyecanlıydı. Otel odasında her bilgiyi detaylıca okudu. Her resme defalarca baktı. Ne kadar video görüntüsü varsa izledi. İras Lindovs’a benzeyen her şeyi inceledi.
Ve işte oradaydı. Bir serseri gibi Goksi’nin ana caddesi olan Officium’dan aşağı doğru yürüyordu. Üzeri hırpaniydi. Diğer kazlarda görünüyordu videoda.
Reli, Kaz İras Lindovs’u videoda görünce istemsiz bir korkuyla ürperdiğini hissetti. Bu Fena hayvanın kendisine başka lanetler, büyüler yapıp hayatını iyice karartabileceğini düşündü. Hayvanlar alemi henüz doğru şeyin ne olduğu konusunda bir fikir sahibi değildi. Adil kararlar onlar için önemsizdi. Kendilerine yapılan her şeye sessiz kalmak ve bu durumun hayatın olağan akışı içerisindeki bir detay olduğuna inanmaktan başka bir şey yapmamak onların yaşamının temel prensibiydi. Aslında bir prensipleri bile yoktu. İşte bu nedenle İras Lindovs için verdiği adil kararın, onun benliğindeki yerinin sadece intikamla dolu olabileceğini düşünüyordu.
Lupus Husky, Bayağı Rakun’a bilgi için çok büyük bir bahşiş verdi. ‘Bizi büyük bir zaman heh heh kaybından kurtardın dostum.’
Bayağı Rakun, aldığı bahşişi düşünmüyordu şu an için. Reli’nin insan bedenini tam olarak ilk defa gördüğü için ondan şimdi daha çok korkmuştu. Bir yaratık gibi ona bakmıştı. Bu durum Reli’nin zerre kadar umurunda değildi şimdi. Şu an onun için önemli olan şey bir ip ucunun bulunmuş olmasıydı.
Lupus her ihtimale karşı ağzı sıkı dostlarına tembihte bulunmaktan geri durmadı. ‘Dostumun heh heh başı belaya girsin istemiyoruz.’ Rakuna bir göz kırptı ve Reli’yi işaret etti.
Bayağı Rakun işinin profesyoneliymiş gibi ‘Burada olan burada kalır dedi.’ Sonra güven veren bir havada devam etti ‘Officium’un arka sokaklarında en içlerde evsizler için, göçebeler için çok cüzi miktara kalınabilecek günlük kiralı tek odalı evler var. Aradığınız kazı eğer ayrılmadıysa oralarda bir yerde bulabileceğinizden eminim. O da Lupus’a bir göz kırptı.
Reli, Bayağı Rakun’a güveniyordu. Öyle olmasa buluşma noktasına onu yakalamaya bir ekiple gelmiş olabilirdi. Ona içtenlikle teşekkürlerini sundu. Son zamanlarda başına gelen bu lanetten sonra ilk defa gözlerinin içi gülüyordu. Laneti kaldırmak için ciddi bir umudu vardı artık.
Lupus Husky otel odasından dışarı çıkmak için Reli’nin aptal kaplumbağa kostümünü giymesini bekliyordu. Bakmaları gereken upuzun bir cadde ve adını sayamayacakları kadar çok arka sokak vardı. İras Lindovs buradaysa bile her an gidebilirdi ya da bağlı bulunduğu kaz sürüsü başka bir rota çizebilirdi.
Kaldıkları Pembe Fil otelinden şehrin merkezindeki en uzun cadde olan Officium’a birkaç kilometre kala tampon tampona bir aşk onları bekliyordu. Arabaların çoğu başka şehirlerden gelen turist hayvanlarla doluydu.
Reli, meraklı gözlerle tüm bu hayvan karmaşasının içerisinde, belki rastlarım umuduyla İras Lindovs’a bakınıyordu. Klima açık olmasına rağmen giydiği kaplumbağa giysisi yüzünden ter içerisindeydi. Camlar kapalı halde trafikte kimsenin dikkatini çekmeden ilerlediler.
Yol boyunca uzayıp giden lüks yazlıklardan sonra ucuz fotoğraf baskılı el ilanlarının duraklara, banklara yapıştırıldığı, hediyelik eşya satılan yerlerin olduğu, ucuz günlük kiralık evlerin olduğu mahalleler izledi. Ara sokakların bazılarında çocuklar oynuyordu. Kirli sokaklar ve kötü durumda olan dükkânlardan serin bir şeyler alıyorlardı. Bazı çocuklar dar kaldırımlarda paten yapmaktaydı. Reli’nin meraklı gözleri bir gözü kör olan kazı aramaktaydı. Tüm bu hayvanların içerisinde kendisini çıplak gibi hissediyordu. Tüm çocuklar ve yoldan geçen hayvanlar kürkleriyle, tüyleriyle etrafta dolaşırken o sadece kafasında ve göğsünde çıkan kıllarla kendisini iyiden iyiye yalnız ve çaresiz hissediyordu.
Yolculukları devam ederken karnaval meydanına geldiklerini fark etmediler. Lupus da çevrede kaz aramaktan, ağır ağır giden arabanın nereye gittiğini fark edemediler. Kocaman bir ahtapot oyuncağı her cinsten hayvanı döndürürken, onlarca hayvan sesi birbirine karışıyordu. Işıklı tabelalar önünde şansını denemek isteyenlerden, çarpışan arabadan inenlere kadar her hayvan eğleniyordu.
Hemen ötede bir domuz elinde içki şişesi hararetle kız arkadaşını öpüyordu. Diğer bir tarafta maymunlar denk getirirse orada bulunan diğer hayvanların yiyeceklerini ve küçük eşyalarını çalmak için fırsat kolluyordu. Başka bir yerden seyyar satıcı hayvanlar yemeklerini bağıra çağıra satıyor, başka bir ses soğuk içeceklerin nerede olduğunu haykırıyordu.
Reli ve Husky aradıkları yerin kesinlikle burası olduklarına kanaat getirdiler. Çünkü bu tip yerlere her kategoriden hayvan mutlaka gelirdi.
Arabalarını hemen orada güneşin alnında bir araziye park edip, şerefsiz kâhyaya istemeye istemeye para verdikten sonra kalabalığa karıştılar.
Reli, üzerindeki kıyafetin bu karnaval alanında fark edilmeyecek bir detaydan başka bir şey olmadığını düşünüyordu.
Buradaki hayvanlar onca palyaço ve tuhaf giyinimli hayvan varken sana bakacak değiller. Kafanı rahatlat ve hedefine odaklan. Reli bu düşünceler içerisindeyken bir taraftan da kendisini bu gerçekliğin dışında olduğunu düşünüyordu. Evrenle ilgili okuduğu bilim dergilerindeki gibi sonsuz uzayda silik, mavi ve bir toz zerresinden başka bir şey ifade etmeyen bir gezegen gibi hissediyordu. Oğlu, eşi, yaptığı iş, mücadele verdiği para kazanma hırsı, kariyer yapma düşüncesi ve daha fazlası şimdi ona koca bir hiçlik gibi geliyordu.
Hayatı, sahte anlamsız birdenbire oluşturulmuş ve üzerine zerre kadar dikkat edilmemiş bir senaryo gibi geliyordu. Diğer taraftan gerçeklikle ilgili sonsuz bir deniz vardı ve Reli bu denize çoktan girmişti.
Karnaval alanında ilerlerken Günlük Kiralık Daireler yazalı olan bir tabela gözüne ilişti. Hemen altında daha küçük harflerle, Kısa konaklamanın doğru adresi yazlıydı. Hemen o yöne doğru ilerlediler. Girdikleri yer son derece salaş bir yerdi. Resepsiyona bakan kimse yoktu. Oraya öylece bırakılmış bir banko ve gelen giden olursa anlayabilmek için bir zil bırakılmıştı. Reli, hızlıca zili çalmaya başladı. Kimse gelmedi. Yalnızca üst kattan bir misafir elindeki valiziyle oradan ayrılmak için alt kata iniyordu. ‘Hey dostum kimse var mı acaba?’ Yakası açık, beyaz gömlek giyinmiş olan kirpi ‘Hayır hiç sanmıyorum. Dün buraya girer girmez yeni çarşaf istedim ama onu dahi getiren olmadı.’ Valizini omuzuna atarak oradan uzaklaştı. Reli, acaba benden şüphelenmiş midir diye kirpinin arkasından baktı. Kirpi geriye bakmamıştı. Sadece kafasında duran pilot gözlüğüne benzer bir gözlüğü küçük yüzüne oturtmaya çalışıyordu.
O ara resepsiyona bir sırtlan teşrif etmiş bulundu. Ağzının kenarlarında tüm sıcak havaya rağmen salyalar vardı. Duruşu, bakışları tedirgin ediciydi. Bu iş için seçilebilecek son kişi gibi bir hali vardı.
‘Buyurun’ dedi.
Husky durumu kontrol altında tutacağını belli eden bir hareket yaptı Reli’ye.
‘Heh heh vaktiniz varsa bir konu hakkında bilgi almak istiyoruz.’
‘Ne konuda?’ diye hırıltılı bir sesle sordu.
‘Burada kalmış olabilecek birileri hakkında.’
‘Tahmin edemeyeceğiniz kadar hayvan buraya gelir ve çekip gider. Sorunuzun cevabını aldığınızı düşünüyorum.’
‘Aradığımız bir kaz. Kazları ayırt edebilecek kadar açık gözü biri olduğunu görüyorum.’ Husky elinde duran parayı zilin hemen yanına bıraktı. Sırtlan doğasına has bir tıslamayla parayı hemen aldı. Şimdi bakışları daha da yırtıcı gibi geliyordu Reli’ye.
‘Sizin şu kazların resimleri var mı?’
Reli, Bayağı Rakun’dan aldığı resimlerden bankonun üzerine serdi.
Sırtlan ‘Buradalardı.’
‘Bize bir gözü kör olan bu kaz lazım.’ Reli resmi eline almış ve kaldırmış bir haldeydi.
Sırtlan ağırdan alan biri gibi davranmaya başlamıştı. Reli derdinin daha çok para koparmak olduğunu biliyordu ve bu umurunda değildi. Kandırılmak ve vakit kaybetmek istemiyordu.
‘Son yıllarda pek fazla kaz gelmiyordu. Her şeye rağmen evet buradaydılar. Bahsettiğiniz bir gözü kör olan kaz da buradaydı. Ama şimdi burada değiller.’
Reli çok öfkeliydi. Bu sırtlandan bir an önce bir şey öğrenmek istiyordu.
Lupus, Reli’nin her an bir hareket yaparak işi batıracağını anladı. Tekrar olaya el koydu.
‘Bak dostum heh heh, seni ihya edebilirim. Lâkin bize nereye gittiklerini söylemen lazım.’ Patisine sıkıştırdığı bir miktar daha bahşişi yine aynı yere zilin yanına koydu.
‘Size bütün gördüklerimi anlatacağım.’ Derin ve hırıltılı bir nefes aldıktan ve salyalarını içine çektikten sonra anlatmaya başladı.
‘Bilinmeyen Yol diye bir yer var. 60. Otoban diye de bilinir. Duyduğuma göre parası biten göçebeler burayı herkesten gizli bir kamp yeri haline getirmişler. Kaçak olarak orada günlerini geçiriyorlar. Her türden göçebe orayı bilir. Orayla ilgili gizemli şeyler anlatılır. Kapkaççılık yapmak, yol kesmek gibi para kazanma yolları var. Hayatlarını serserice sürdürüyorlar. Orası buradan yarım saat uzaklıkta. Sahil yolundan giderseniz bulabilirsiniz. Ha unutmadan, adından da anlaşılacağı gibi Bilinmeyen Yol, sizi bazen gerçekten bilinmeze götürebilir. Oraya varmak için hiçbir yöne sapmadan gitmeniz yeterli. Söyleyeceklerim bu kadar.’
Sırtlan yapacağı işler için oradan ayrılırken Husky ve Hermanni sırtlanın söyledikleri yere doğru yol almak üzere arabalarına doğru yürümeye başladılar. Karnaval alanı yine coşkulu ve renkliydi. Her türden hayvan gönlünce eğleniyor, danslar ediyordu.
Arabaya vardıklarında Reli, hemen yola koyuldu. Husky sakince yan koltuktan gidecekleri Otoyol 60 ile ilgili bir tabela bulmaya çalışıyordu. Reli, yoldan aşağı doğru sürerek sahil yolunu bulmaya çalışıyordu. Hava kararmamıştı ama hala sıcaktı. Arabanın kliması deli gibi çalışıyordu. Benzin göstergesi bitme çizgisine yakındı. Reli ‘Bir benzinlik bulmalıyız.’ Diye konuştu. Lupus odaklandığı tabelalardan gözünü benzin ibresineçevirdi. ^Haklısın heh heh. Sanırım ileride bir yerde bir benzinlik olacak.
Benzinliği bulduklarında hava artık kararmaya başlamıştı. Huksy, benzinlikte bulunan marketten yiyecek bir şeyler aldı. ‘Akşam için kalacak bir yer bulmalıyız heh heh.’ Reli, benzin parasını ödedi. ‘Sanırım kalacak yer konusunda çok emin değilsin.’ Eliyle Husky’nin marketten aldıklarını işaret etti. ‘Heh heh bilirsin her ihtimali düşünmeliyim.’ Reli onu anladığını gösteren bir ifade ile ‘Ben de her ihtimali düşünerek evden ayrılmadan önce bize lazım olabilecek bir çanta almıştım. Sanırım bu gece ona ihtiyacımız olacak.’
Reli benzinlikten ayrılmadan önce bir telefon kulübesi bakındı. Cebindeki bozukluklarla evin numarasını çevirdi. Derin bir sessizliğin ardından telefonun ucundan ‘Alo’ sesi geldi. Bu eşinin sesiydi. Gözleri dolmuştu ve ağlamamak için çok zorlanıyordu. Şu an eşiyle birlikte evde olmayı ve piposunu tüttürmeyi istiyordu. Sonra oğluyla yürüyüşe çıktığı anları düşündü. İçi iyice hüzünle dolmuştu. Eşine ne söyleyebilirdi ki iyice insana dönüştüğünü mü? Aptal bir kazı aradığını ve emin olmak konusunda sürekli çelişkiye düştüğü laneti bozmaya çalıştığını mı?
‘Alo sesinizi alamıyorum. Üzgünüm kapatmak zorundayım.’
‘Rennis benim. Lütfen kapatma. Çok konuşamayacağım. Çünkü, ağladığımı bilmeni istemiyorum. Tamamen bir insana dönüştüm. Sanırım İras Lindovs’un izini buldum. Repi’ye onu çok sevdiğimi söyle. Yakında sizi tekrar arayacağım.’
‘Oh Reli, lütfen eve dön. Eşi ağlıyordu. Herkes çok yıprandı. Eve dön ve yüzleşmen gereken şeyle yüzleş. Biz senin yanındayız.’
Uzaktan Reli’nin sesini duyuyordu. ‘Kim o babam mı?’
Reli, telefonu kapatmak istiyordu. ‘Sizi çok seviyorum.’ Hüngür hüngür ağlıyordu. ‘Lütfen yaptıklarıma saygı duyun ve beni bekleyin.
Telefonu kapatamadan Repi telefonu aldı. ‘Baba lütfen artık eve dön.’
Reli harap bir haldeydi. Konuşacak bir hali yoktu. Nefesi kesilene kadar ağlamaya başladı. Lupus tüm bu olup bitenleri görmüş ve son ana kadar beklemişti. Sonra telefonu aldı ve ‘Çok yakında evde olacağız. Reli, çok duygusal ama gayet iyi. Şimdi gitmemiz lazım.’
Lupus, Reli’nin koluna girdi ve onu arabaya kadar götürdü. ‘Artık gitmeliyiz.’
‘Tamam. Birazdan kendime gelirim. Lütfen bana biraz izin ver.’
Ortalık kararınca tekrar yola koyuldular. Bilinmeyen Yol onları gerçekten zorlamıştı. Büyük ihtimal kaybolmuşlardı ve doğru yolu bulamayacaklarını anladılar. Yol kenarında bir yere araçlarını park ettiler. Lupus aracın üzerini taze otlarla ve çalılarla kapattı. Reli, kamp için lazım olabilecek her şeyi tıkıştırdığı sırt çantasını aldı ve kalacak bir yer yapmak için işe koyuldu.
Önce inceden bir ateş yaktı. Sonra etrafta bulduğu ağaç dallarını bir araya getirdi ve iple bağladı. Çakıyla çukur kazdı ve bu ağaç dallarını oraya sabitledi. Böylece gecenin azametini biraz olsun kırmış oldular.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.