- 1685 Okunma
- 13 Yorum
- 23 Beğeni
Yalnızlıktan Dönerken
Gelen geçene yanaşarak "yalnızlığının suçlusu kim” diye soruyorum. Azıcık durup gülümseyerek aldırmadan geçip gidiyorlar…
Yaşam belirtisinin en yoğun olduğu nisan ayının son günlerine yaklaşmaktayız. Tenimizde gezinen genç olma isteğine karşın, yaşlanan varlığımızın anlamını ve etkilerini kendimde bulmaya çalışıyorken düşünmeden de edemiyorum. Ellerimizle diktiğimiz fidanlardan bir orman yetişirken, kış aylarının o soğuk ve zifiri karanlığına dayanıp, yaz geldiğinde susuzlukta ne yapacağız demeden büyüyorlar.
Akıp giden zamanı kendime anlatamadığım gibi size nasıl anlatmalıyım. Hele de ayların en çalımlısı olan nisan ayı her keresinde yepyeni tılsımlı güzellik sunarken bizlerin yalnızlıktan bahsetmesi, kazanda kaynayan yoğun çorbayı karıştırmadan dibine tutturması demekti.
“Bu sabah her şey çok olağan gözüküyor gözlerime” demeyeceğim. Gözükmüyor... İroni yapmadan soruyorum. Günlük yaşamda uyandığımız sabahlarda aklımıza esen kaç cümlenin içinde yüksek sesle düşlerimize “günaydın” diyoruz.
Asıl kötüsü ise göz açıp kapayana dek geçen sürede durmadan ertelediğimiz dünyayı dolaşma isteği. İnsanın mangırı olmadan nasıl olur diye düşündünüz. Mağazalara her yıl tonlarca ödediğimiz, giymeden dolapta kıyamam diyerek eskitmeye korkup sakladığımız elbiseler. Elbise yeni kalmasına kalır da onu taşıyacak vücut eskir.
Saklamaya çalışsak da içimizdeki sıcaklığını kaybederken sert esen rüzgârın etkisiyle kıyımızdaki kayıklar gözlerimizin önünde git gide uzaklaşıyor. Birbirimizi görmemiz bulanıklaşıyor...
Karşımda bir adam elinde fotoğraf makinası kollarını kavuşturup öylece bekliyordu. Çok yalnız üstelik çok dertli olmalıydı.
Adam kendinde değildi.
Dişlerinin arasından ıslık çalma yerine sigara içiyordu. Yolculuk etme isteği vardı ve adam kayığın içine atladı, yola koyuldu.
Sustunuz.
Sıradan bir kadının ya da adamın melankolik öyküsü değil. Herkesin hissettiği "yalnızlık" duygusunun adı "hiç kimsenin birbirine dokunamadığı sözsüz şarkı" olmalıydı...
Ümmühan YILDIZ
YORUMLAR
Elinde sihirli bir değnek varmış ve her şeye, herkese dokunarak yanlışı doğruya, çirkini güzele, karanlığı umuda çevirmek için canhıraş bir uğraştasın gibi gözlemliyorum seni:) bu çaban öyle hoş, öyle sevimli ki!
Umarım sihirli değneğin, yalnızlıklarını bir kambur gibi mütemadiyen sırtında taşıyan insanlara dokunur bir gün sevgili Ümmühan.
Sevgilerimle çokça...
Ümmühan Yıldız
Yaylamızda ilkyaz aylarında her evde neneler olurdu ve yanlarında benim yaşımda akrabalarımın küçücük çocukları.
Evlerin içine henüz su alınmadığı dönemdi.
Dağların eteklerinde en son köy olduğumuz için suyumuzu dereden temin ederdik. Karlar bahar aylarında eridiğinden dereler bulanıklaşırdı. Tüm çocukları toplayarak yirmi dakikalık uzaklıkta yer altında çıkan pınar suyundan nenelerimiz temiz su içsin diye, su taşırdık. Eve gelene kadar çalkalanan suyun yarısı dökülürdü.
O günden bugüne nerede ihtiyaç varsa orada olmaya gayret ettim, etmeye de davam edeceğim.
Benim için yüzünüzü görmeden içimde yazdığım billur hikayesiniz…
Hayırlı bayramlar dileğiyle.
Kocaman sevgilerimi gönderiyorum.
Yalnızlık bir tercih meselesi, bazen insan yalnızken mutlu oluyor, şehrin kalabalığı,insanların bakışları,konuşmaları insanı aşırı derecede huzursuz ve mutsuz kılıyor...
Aslında yalnızken insan tüm iyilik ve kötülükleri,başarı yada başarısızlıkları,mutluluk yada mutsuzluğu süzgeçten geçirip eleyebiliyor....
O sebeb bazan yalnız kalmak gerek,çocuk olmak gerek,toprakla,suyla özgürce oynamak gerek.....
İşte o zaman yaşamak kıymetli,sevgi anlamlı......
Emeğine sağlık kardeşim, bahar çok güzel, ama diğer mevsileride yaşamak gerek.....
Ümmühan Yıldız
Benim vefalı yakışıklı abim,
Bu sabah şirketin kenarında yaptığımız bahçenin içinde, çay içebilelim diye hazırladığın köşeye baktım. Sen ne güzel adam gibi adamsın.
Bunca kötülüğün yanında kelâmından çıkan hep mi güzel olur.
Seni kocaman seviyorum….
Yazıyı kişiliğinize doğru yaklaştırmaya çalıştım. Size hiç benzemiyordu. O kadar çok; dostlarınız, aileniz, işyerinde ki ablalığınız, çocuklarla olan diyaloglarınız dolu dolu kalabalıklarınız var ki, yalnızlık çekmeniz mümkün değil.
Sonra yazıyı daha dikkatlice okudum.
‘’Karşımda bir adam elinde fotoğraf makinası kollarını kavuşturup öylece bekliyordu. Çok yalnız üstelik çok dertli olmalıydı.
Adam kendinde değildi.
Dişlerinin arasından ıslık çalma yerine sigara içiyordu. Yolculuk etme isteği vardı ve adam kayığın içine atladı, yola koyuldu.’’
Her insanın içinde yalnızlık duygusu olsa da onu yenebilecek güce sahiptir. Yeter ki isteyelim der gibisiniz...
Bahçenize girmek isteyen kim olursa olsun çimlerimi ezdiniz diyen yapınız yok.
Ümmühan ablam hep güzelsin.
Ümmühan Yıldız
Ablanın her zaman gurur duyduğu, duyacağı Furkan’ı.
Çok genç yaşın olmasına rağmen bu dünyada tanıdığım ailene karşı en fedakâr kişisin; ablan her yönünle saygı duyarak anacak.
Sevgilerimle.
Ümmühan Yıldız
Hayırlı bayramlar dileğiyle.
Saygıyla sevgiyle selamlar
elinize yüreğinize sağlık
İnsanın dışında hiç bir varlık
''yarın ne yapacağız''
demez
insan ise yarın ne yapacağız kaygısına düşer
Ümmühan Yıldız
Hayırlı bayramlar dileğiyle.
Saygıyla sevgiyle selamlar.
Şair Mehmet Demirdelen
Adı konulmamış yalnızlık öyküsü yaşadıklarımız.
Aslında hiçbir şey ertelenmemeli bu hayatta . Zira hayat kısa yaşam değerli .
Saygı ile...
Ümmühan Yıldız
Hayırlı bayramlar dileğiyle.
Sevgilerimle selamlar.
Herkesin hissettiği "yalnızlık" duygusunu adı "hiç kimsenin birbirine dokunamadığı sözsüz şarkı" olmalıydı...
Dinlediğim en güzel şarkıydı yalnızlık
Benim için
Sevgiler
Hayırlı kandiller dilerim 🤍
Ümmühan Yıldız
Sen nadide güzellikte bir insansın
Kocaman sevgilerimle,
Hayırlı bayramlar diliyorum.
hüzünlükent
Tüm güzellikler ailen ve sevdiklerinle seninle olsun
Gönül bağı ile sevdiren Allah kalpleri
Sevgim en güzelinden
'Yağmurun beni sevdiği gibi' seviyorum seni 🤍
Ümmühan Yıldız
Sevgilerimle, öp yağmurun yanaklarından benim içinde.
Yalnızlığa dair...
Bir o kadar izafi olan yalnızlık ve çoğulun tekile dönüştüğü aslında çoğul varlıkların yetmediği belki de bizi yetersiz zannedenler.
Geniş kapsamlı bir olgu ve güzel kaleminizden dökülen inciler...
Selam ve sevgimle sevgili Ümmühan Hanım.
Güzel yüreğiniz dert görmesin
Ümmühan Yıldız
Güzel Gülüm Hanım,
Senin yazıların ufku geniş bir orman. Her yerinden bin bir çeşit doğa ve muhteşem sesler geliyor.
Kocaman sevgilerimi göndererek
Hayırlı bayramlar diliyorum.
Yalnızlık bazen en iyi dosttur derler inanma , yalnızlık zorunluluk ise bir sorun var demektir bu duruma ışık tutan çalışmanızı kutluyorum
Ümmühan Yıldız
Toprağım çok teşekkür ederim
Hayırlı bayramlar dileğiyle.
Saygıyla sevgilerimle selamlar.
Ümmühan Yıldız
Hayırlı bayramlar dileğiyle.
Sevgilerimle selamlar.
Sustunuz.
Sıradan bir kadının ya da adamın melankolik öyküsü değil. Herkesin hissettiği "yalnızlık" duygusunu adı "hiç kimsenin birbirine dokunamadığı sözsüz şarkı" olmalıydı...
"""
Yalnızlığa dokunabilsek şarkıya da söz bulabiliriz belki.
Oysa hep o dokunur sessizce yüreğimize...
Hele ki böylesi; "Haydi yatma öyle miskin miskin. Bak! Görmüyor musun ben geldim? Bahar! Çık dışarı, karış kalabalığa, solu mis gibi havamı, seyret rengarenk güzelliklerimi!" Diyen bahar mevsimlerinde daha bir uzaklaşmak istiyor insan / insanlar yalnızlığından.
Ve insanlar dünden razı aslında gitmeye ama hep bir şeyler tutuyor, çiviliyor bizi oturduğumuz yere. Ne gerek varsa, bu kabul etmişliğimize?
Zaman da öyle bir noktaya geldi ki; kime güveneceksin, kimin dostluğundan medet umacaksın?
Gerçi ben bu konuda şanslı sayarım kendimi, sıkı bir enerji var çevremde dostlardan ve yalnızlığım da en iyi arkadaşımdır. Fırsat buldukça alır sırt çantasını oğlumla düşeriz yollara.
Ve bize gıptayla bakan insanlara üzülürüm onların bize baktığı aynı anda.
Yapmalı insan, ara sıra da olsa ödüllendirebilmeli kendisini. Küçük, kısa bir kaçış bile yalnızlığın da kendi ruhunun da dinlenmesi için büyük fırsat çünkü...
Tane tane zarif anlatımıyla olsun, insana yüklediği umut ile olsun, insanın kedisini sorgulamasına sevk etmesi olsun ama en çok da çok ihtiyacımız olanlara gönderme yapan bakış açısı sunan, etkili ve etkileyici bir yazı.
Kendi adıma teşekkür ederim.
Saygılarımla...
ersinbaşeğmez
Bir kaç gün önce sadece şiirlere yorum yapıp yazılara yapmama kararı aldım. Sadece kendi yazılarıma sohbet edici yorumlar yazıyorum. İç sesle sohbet gibi...
O sebeple anlamlı, yoğun yazınızı okumama rağmen yorumyamadım.
Dostumun yorumunu görünce kaynak olayım, dedim.
Yaşam belirtisinin en yoğun olduğu nisan ayının son günlerine yaklaşmaktayız. Tenimizde gezinen genç olma isteğine karşın, yaşlanan varlığımızın anlamını ve etkilerini kendimde bulmaya çalışıyorken düşünmeden de edemiyorum.
Burası beni çok düşündürdü ve etkiledi. Zaten yazılarınızda ki anlatımınız şiirsel.
Yalnızlık... Belki de günümüzde yalnızlık yaşamayan esas yalnız olandır.
Esasında hepimizin içinde çığlıklar kopuyor sadece kendimizin duyduğu ama ısrarla bastırdığı...
Dostum uykusuzadam'ın sayfasına kaynak olmamdan mutlu olacağını ve yorumsaş yalnızlığının ortadan kalkacağını düşünerek mutlu olacağını düşünerek ve bilerek
İki şair/yazara da saygılarımla
Ümmühan Yıldız
Evet hatalı bir durum bu, ama ne yapayım, Avrupa yakasından, Anadolu yakasına doğru yol düldül olunca iki saatimi hatta öyle gün oluyor ki, beş saatimi de yola hibe etmemek şiir okumaya çalışıyorum.
o sabah gözlerimin önüne orta yaşlı bir erkek belirdi, ruhsal durumu iyi değildi çok hüzünlendim ... Bu yazıyı yazarken her gün bizlere neleri kaybettirdiğinin altını çizmek istemiştim.
Bende birçok hayalimi tempolu işim yüzünden erteliyorum Onu düşündüm
@ersinbasegmez güzel ve doğal insan.
Mutlaka yorum yazmamanın bir sebebi vardır. O sebep senin asla ve asla yorumlama aşkına mani olmasın. Çünkü kalemi yorumda keskin olansın hatta kelemi ahenkle döndürebilensin
Her ikinize hayırlı bayramlar dileyerek.
Sevgilerimle selamlarımı iletiyorum.
uykusuzadam
Sağlıklı ve huzurlu bayramlar dilerim.
Ersin sana dilemiyorum. Bize her gün bayram:)))
Yüreğinize emeğinize ellerinize sağlık,
Üstadım kaleminizin susmaması temennisiyle esenlikler dilerim
Ümmühan Yıldız
Hayırlı bayramlar dileğiyle.
Saygılarımla selamlar.
Ümmühan Yıldız
Hayırlı bayramlar dileğiyle.
Saygılarımla selamlar.