- 300 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANLIK ve SAVAŞ (Kurban Seçilen Ukrayna)
Savaş gerçeği, insanlığın tarihi kadar eskidir. Ve tarih, yaşayanlardan daha çok; ölülerden oluşan sonsuz ve karanlık bir mezarlıktır.
Savaş, ölümün buz gibi soğuk ve karanlık yüzüdür. Bilinmezlik, vahşet, iğrenç, açlık, sefalet, tecavüz ve salgın hastalık… Dinsel, töresel ve ahlaksal değerlerin yok oluşu… Ailelerin parçalanması… Çocuklarını doyurabilmek için anaların bedenlerini, iğrenerek kirletmek zorunda kalmasıdır savaş.
Savaş kolun, bacağın kopması, havaya savrulması… Eceli gelmeden, yazgı diye körpecik bedenlerin suya, toprağa karışması… Doğduğun evini, toprağını, yurdunu terk ediş… Hüzün, kahroluş, hıçkırık, çaresizlik, kan ve gözyaşı… Gasp, fuhuş, tecavüz, hırsızlık, zorbalık, kanunsuzluk, doğa haline dönüş… Ve insana, insanlığa özgü bütün değerlerin – uygarlık birikimlerinin yıkımı demektir savaş.
Savaşlarda ahlaki sınırlar yok olur, bütün değerler yıkılır, kanunsuzluk kanun olur, en ulvi tabuların yerini vahşet alır. Ayakta kalmak – yaşamak adı altında katliamlar dâhil tüm sınırlar aşınır. Şiddet, zorbalık, öfke, kin ve nefret sıradanlaşır.
Suriye iç savaşında olduğu gibi bir Vandal’ın sözde din ve iman adına; katlettiği insanın göğsünü yarıp kalbini yemesi barbarlığı, yaşamın olağan akışından sayılır.
İnsanlığın macerasında, yapılan kanlı ve kirli savaşların kazananı; her zaman, üretim araçlarını kendi tekelinde bulunduran egemen güçler; kaybedeni ise her zaman ezilen, sömürülen, mazlum halklar olmuştur.
İnsanın ve toplumların içine kan doğrayan - ciğerlere, iliklere işleyen savaşın nasıl bir musibet, ne illet bir insanlık suçu olduğunu… Aile ve toplumda ne onulmaz kırılmalar, travmalar yarattığını; ancak ve ancak yaşayanlar bilebilir.
Kısaca savaş, egemen güçlerin; insanın derinliklerinde sakladığı doğa (Vahşi) hali duygularının kabarmasına zemin hazırlar ve o duyguları kamçılar.
Savaş egemen güçlerin ekonomik ve siyasal bunalıma düştükleri zamanlarda; ülkelere, bölgelere yeni düzen getirmek için sahneledikleri kanlı, kirli bir cinayet oyunu ola gelmiştir.
İnsanlığın kanlı ve kirli siyasal tarihine ve tarihsel sosyolojisine baktığımızda; Roma İmparatoru İskender’den, Emevi Hanedanlığının Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya, Cebelitarık’a kadar yayılmacılığına… Spartaküs’ün tarihin ilk köle isyanından Kadeş Savaşı’na, Roma’yı yakan Neron’dan Moğol İstilalarına… Her iki dünya savaşından Yugoslavya iç savaşına; Filistin, Irak, Suriye ve Afganistan’ının işgaline kadar; bütün savaşların kaybedeni hep ezilen, sömürülen ve mazlum halklar olmuştur.
Vahşi Kapitalist Emperyalist sistemin şişen silah sanayisi, vahşi ve obur - doyumsuzluğu; Çin ve Rusya’nın daralttığı Pazar payı; 3 Kutuplu dünyayı içine sindirmesine engel oluyor. Bulunduğu buhrandan çıkış için; yeni Dünya Düzenine gereksinimi var. Bu yeni paylaşım düzenini kanla, kavgayla ve vahşet ile kurmak için Ukrayna’yı kurban seçti.
Ukrayna Lideri Volodimir Zelenski, “A” politik olan bir komedyendir. NATO’ya girme sevdası kursağında kaldı. Batının gerçek ikiyüzlülüğünü çok pahalıya öğrendi. Batı, N. Hoca’nın “Timur’un Filleri” hikâyesinde başına gelenler gibi; Ukrayna’yı, Rusya gibi yeni bir emperyalist gücün karşısına itekleyip yalnız bıraktı.
Kapitalist Batı, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması için elinden gelen bütün kışkırtıcı argümanları kullanıp savaş tamtamcılığını (Irak, Yugoslavya, Suriye Gibi) yaptı. Ve militarist - askeri gücü NATO’nun yayılmacı – tek kutuplu dünya politikalarını sürdürmek amaçlı; yıllardır Ukrayna’yı, Nazi artığı milis güçleriyle silahlandırıp kışkırtması – katliamlar yapması, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesini getirdi.
Emperyalistler, Suriye’de yaptıkları gibi değişik ülkelerden topladıkları eli kanlı profesyonel Lejyonerleri – paralı suç makınalarını Rusya’ya karşı, Ukrayna yanında savaştırarak; insanlığı Cehenneme götürecek Sırat Köprüsü 3. Dünya Savaşına hazırlık yapıyor.
Bağımsızlığı, demokrasiyi, insan haklarını, Hukuk’un üstünlüğünü; sadece kendisi için geçerli sayan Batı savaşmaz: Ayrıştırır, kışkırtır - arkadan ittirir, silahını satar ve o ülkelerin zenginlik kaynaklarını ülkesine akıtır.
Doğanın eşitsiz gelişim yasası sonucu, insan aklı gelişmeseydi; doğada savaş olgusunun getirdiği vahşet de mutlak olmayacaktı.
Çünkü savaş, insanın diğer canlılardan farklı olan aklıyla kurgulayıp stratejik tuzaklar kurarak, bilinçlice yaptığı, yine insanı yok etme olgusudur.
Suriye iç savaşının – işgalinin sönümlenmesinden sonra, Kapitalist Emperyalist Sistemin; asıl kıyameti Ukrayna üzerinden koparacağını yazageldim.
Şimdi de söylüyorum: Emperyalizmin bundan sonra çıkaracağı bunalımın adresi: Çin’i çevrelemek için, Güney Çin denizine kıyısı olan Tayvan üzerinden olacaktır.
Şu anda dünyayı cehenneme götürmek yerine, barışı egemen kılacak kapının kilidi; Atamızın bize 86 yıl önce emanet ettiği, tarihin en stratejik antlaşması Montrö’dür.
NOT: Tarih, okumasını – ondan ders çıkarmasını bilmeyenler; dününü inkâr edip, uyduruk tarih yazma sarasına düşenler, aymaz ve sapkınlık batağında kulaç atıp kendisinin dışında herkesi düşman gören Donkişotlar için tekerrürdür.
Bulunduğumuz coğrafyada kopabilecek bir kıyametin (3. Dünya Savaşı) boyutlarının sonucunu düşünmek bile istemiyorum.
14 Mart 2022 // ANTAKYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.