5'den 45'e
Eve gelen misafirlerin topuklu ayakkabılarını giyip, annemin özel günler için sakladığı çerezleri çalarak kimsenin görmediği yerlerde yediğim yıllar.
İki beden büyük külotlu çorabımı çekiştirerek yürürken, topal geyikler gibi sendeliyorum
Ne kızgın güneşin yüzümü yakması umurumda, ne yağan yağmurun elbisemi ıslatması.
Yazın çillenen suratım kışın eski haline dönüyordu nasılsa.
İp atlarken sıranın bana gelmesini beklemek yahut sek sek taşımın karenin tam ortasına denk gelmesi
Daha büyük heyecanlarımda vardı elbet
Babamın maaş aldığı gün veresiye defterini kapatmak için gittiğim bakkalın bedava sakız yahut çikolata vermesi
Hele bir de pembe ve çilek kokulu ise benden mutlusu yoktu.
Ağzımı yamulta yamulta çiğneyip bolanlar şişirerek dönerdim eve.
Boyumu aşan buğday tarlalarından geçerdim okula giderken.
Gelincik toplardım defterimin arasında kurutmak üzere
Ah benim belime kadar uzanan Hacı Şakir kokulu sarı seyrek saçlarım.
Balık sırtı ördürmek için az yalvarmazdım iki yana ayırıp örmeyi adet edinmiş anacığıma.
"Ben ele örmesini bilmirem" derdi her seferinde
Kuyudan su çekmeyi öğrendiğim gibi onu da öğrendim zaman içinde
Ama artık hoşuma gitmiyordu eskisi kadar
Okulun havalı kızları gibi küt kestirmiştim saçlarımı akşama yiyeceğim dayağı göze alarak ki yemiştim de okkalı beddualar eşliğinde.
Büyümek ne tuhaf şey
Çil kremi almak için eczaneye girdiğim gün anlamıştım hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını.
Yirmi üç Nisan şölenlerinde şiir okurken heyecandan düşüp bayılan kız çocuğu büyümüş, ayakları minnak hayalleri kocaman bir genç kız olmuştu
Misafir için alınacak çerezleri özenle seçip kapı önündeki ayakkabıları boy sırasına göre dizen titiz ve düzenli biriydim artık.
Hem güneşin cildimi yakması çok mühimdi hem yağmurun saçımı ıslatması
Hayat Ağacı’ndaki Sam’in siyah mus çoraplarından giyiniyordum.
Çekiştirmiyordum çünkü düşmüyordu
Büyüdükçe düşmeye devam edecek olan şeyin çocukluğumdan aldığım yaşam enerjisi olduğunu bilmiyordum.
Kırk beş yaşıma gireli on üç gün oldu, az önce ağaran saçlarımı balık sırtı örüp, kırdığım cevizleri saklama kabına koydum bozulmasınlar diye.
Kabuğundan çıkınca bozulan tek şey onlarmış gibi ...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.