- 430 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİLGİ ÜRETEN BİLGİNİN ÖNEMİ ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ
Gençlere ders anlatırken; “Bakın!” derdim, “Burada gerileyici, yakın benzeşme vardır. ‘Penbe > pembe’ olmuştur. Bu benzeşmenin nedeni; ‘b’ dudak ünsüzünün, yine bir dudak ünsüzü olan ‘m’ ünsüzünü ‘n’ sesine tercih etmesidir. Dilimizde, bunun pek çok örneği vardır.”
Çoğu, bu bilgiye sahip olmakla yetinir; bu bilgiden çıkarılması gereken sonucu gözden kaçırırdı. Oysaki bu bilgiden çok daha değerli olan, buradan alınacak hayat dersiydi: 1. Yan yana gelen varlıklar, birbirlerine benzemeye eğilimlidir. 2. Her varlık, yanına geleni kendine benzetmek ister. 3. Zayıf olan güçlü olana benzer.
Kitaplar dolusu ham bilgiyi çocuklarımıza boca ederken, onları ayrıştırıcı ve birleştirici düşünme yetisiyle donatmayı ihmal ederiz. Bilginin kendisi, bilmenin başlangıç noktasıdır! Esas olanın o kapıdan geçip “bilgi üreten bilgiye” erişmek olduğu vurgulanmaz çoğu zaman. “Aferin, bildin; geç!” diyerek sırtı sıvazlanan, hayata atıldıklarında, okulda edindikleri bilginin bir başına işe yaramadığını anlayan körpe dimağlar, sorgulayıcı zihinsel beceriden de uzaksalar; bu aşamada, sadece işlerin yolunda gitmediğini kavramış olurlar. Çözümsüzlük ise, kabuk bağlar, kanıksanır duruma gelir, yıllar içinde.
Oysaki ülkeler ve toplumlar, zamanın ruhuna uygun davranmakla yükümlü, âdeta yürüyen merdivendeki yolcuya benzerler. Nereye doğru gideceklerine daha merdivenin başında karar vermek ve doğru yönü seçmek zorundadırlar. Nitekim zamana direnenler, yukarı yönde hareket eden merdivenden aşağı doğru inmeye çalışan bir insanın acınası durumuna düşerler. Yön, hız ve kararlılık ise; gelişimin belirleyici ögeleri olmaya devam eder.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.