- 493 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
Türk Einstein'nın Türk Gençlerine Seslenişi
Dünya’da 1962 yılındaki DNA’nın şifresinin çözülmesindeki gizli dehalardan olan (Salvofobik Theory -Çözgeniter Kuramı) ile dünyaca meşhur olan hocamız Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun bugün hakka yürüyüşünün ölüm yıl dönümü münasebetiyle her sene bugün yaptığım hocamızı anma onuruna onun biz Türk Gençliği’ ne olan seslenişini huzurlarınıza sunuyorum.
Dikkatle okumanız ve yeniden ulus olarak kuruluş ayarlarına dönmemiz gereken önemli adımları huzurlarınız da dile getiriyorum...
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, günümüz Türk gençlerine şöyle sesleniyor:
"...Gençler, Türkiye’ de adet haline gelmiş göstermelik işlerden kaçının.
Sırf ’üniversite bitirdi’ desinler diye, ananız babanız ’Amerika’da mastır yaptı’ diye öğünebilsin diye yükseköğrenime gitmeyin. Sonunda ancak kendinizi kandırırsınız.
Temel gayeleriniz, kendinizin ufak çıkarları ötesinde, kendiniz dışında, bu ülke, bu ulus, Türk dünyası, Avrasya, insanlık için olsun.Yüksek hedefleriniz için çalışın. O zaman, kendi durumunuz da kendiliğinden düzelecektir.
Maddiyat ile maneviyatı dengeleyin. Formülünüz ’bilim’ + ’gönül’ dür. Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize ne de insanlığa hayrınız dokunur.
Gündelik, siyaset , çıkar grupları, dışardan güdümlü gizli veya açık ’cemiyet’lerden uzak durun.
Atatürk’ün dediklerini bol bol okuyun, onları işte bu günler için demiş, yazmış. Türkiye’nin şerefli, refahlı, itibarlı ve bağımsız geleceği için Atatürk yolumuzu çizmiştir.
Dış ülkelerden, onların yerli kuyruklarından medet ummayın. Gayeleri bize yardımcı olmak değil, Türk adını tarihten silmektir.
Dünyanın neresinde olursanız olun, kimliğinizi, Türk dilini, Türk tarih bilincini, binlerce yıllık geleneğini kaybetmeyin. Dış ülkelerde ne kadar kimliğinizi korursanız yabancılar da size o kadar itibar edecektir.
Başkasını taklit etmeyin. Kendi yolunuzu çizip azimle yürüyün. O zaman herkes sonradan sizi taklit edecektir.
Eğitimde önce bir meslek gerçek bir beceri bir altın bilezik sahibi olmaya bakın Ne yaparsanız yapın en iyisini yapın. Siyasetçinin bilimcinin en kötüsü olunacağına tamircinin parmakla gösterilen en iyisi olmak yeğdir.
Bulabilirseniz Türk okuluna, eğitimin Türkçe verildiği okullara gidin. Konulara merak sarın not için çalışmayın. O meslekte yararlı olacak bir yabancı dili öğrenin. Bülbül gibi konuşup yabancıdan ayırt edilemez hale gelmek hiç şart değil.
Unutmayın ki Türk olmak bir kafa, gönül işidir. Türk; kültürüyle, diliyle, ata sevgisiyle Türktür. Soy sop meselesi karıştırarak, o her şeyimizi borçlu olduğumuz şerefli atalarımızı karalamaya çalışan iç düşmanların kitaplarına, yaygaralarına kulak asmayın.
Kültür genleri, ırk genlerinden daha önemlidir. Vatanı, milleti için her türlü fedakarlığa hazır bir taban gerekiyor. Bu taban son elli yılda hayli eritilmiş, kafası, gönlü karıştırılmış, birbirine düşen kesimler, dışa bağımlı sahte aydınlar, içinde vatanının geleceğini düşünmeyen, daha da acısı vurdum-duymazlaşmış kalabalıklar oluşturulmuştur. Bu durumda gerçek bir önder çıkabilse bile başarılı olması pek azdır.
Şimdi yapılacak iş hızla bu toplumun yeniden kaynaşmasına, bilinçleşmesine, vatanını, milletini kendisinden önce düşünen insanların çoğalmasına önayak olmaktır. Türkiye’yi tekrar Kuvayi Milliye ruhu, Atatürk ruhu kurtaracaktır..."
YORUMLAR
Mekanı cennet olsun.
Çok önemli bir değerimizi hatırlattığınız için teşekkürler.
Selam ve saygılarımla.
Kavramsal Empati Yılmaz S
Hayatımın merkezindeki böylesi bir dehayı yaşamaya yaşatmaya devam edeceğiz nefesimizin yettiği yere kadar.
Saygılarımla .Esenlikler dilerim...
Rahmet ve saygıyla anıyorum. Yaşayan dahilerimize de uzun ömürler diliyorum...
Kırk dahi bir cahilin yanlışını düzeltemiyorsa (imam Şafi' nin sözüne atıf yaparak söyledim) bir yerlerde " düşünce, aksiyon, ideal,inanç vs." hata var demektir. Bana göre çağın getirdiği " ilerleme ve aydınlanma için" en verimli sistem olan cumhuriyet sistemi korunamıyor. Sistemle oynamak isteyenlerin vitrinleri güzel, kötü niyetli yani vizyonları ile misyonları tamamen birbirinden farklı olanlara karşı sistem ve halk açık tehlikeye maruz kalıyor.
Hal böyle olunca ne kadar dahiye sahip olursanız olun, zamanı kaçırıyorsunuz, böylelikle çağın gerisinde kalıyorsunuz.
Bir gün bu millet gaflet, dalalet ve ihanet edenlerin mutlaka farkına varacaktır.
Bizim temel meselemiz budur yani bu yönde bir dahiye acil ihtiyacımız var...eminim Atatürk'ü çıkaran bu yüce millet yine, yeniden bir Atatürk dehası çıkaracak kudrettedir.
Minnet ve şükranla anıyoruz tüm hizmeti geçenleri.
Ne mutlu Türküm diyene!...
Kavramsal Empati Yılmaz S
Ben Sinanoğlu hocayı orta okul yıllarımda 22 sene önce edindiğim By By Türkçe kitabıyla tanıdım ki o günden ta ki 19 Nisan 2015'te Kaliforniya'da vefat edene kadar baktığımda Atatürk devrimleri ülkemizi 1950'li yıllara kadar dünya çapında itibar ve güç kazandırmış ki dünyanın bugün gelmiş geçmiş en büyük beyin cerrahı Ordinalyus Prof. Dr. Gazi Yaşargiller,Cahit ARF'lar ,Feza Gürsey gibi dünya biliminin altın yıldızları bu sistemle doğdu ki 1946-47'de malum şahsın imzaladığı gizli ikili anlaşma olan Fulbright'a kadar o günden bugüne ne olduysa ülkede tamamen Amerika (hocamızın tabiriyle Azmanistan) kontrolündedir.
Amaç şu sayın şairim, geçmişi 300 seneye kadar uzanan Amerikan gizli derin devleti ki biz buna Küresel Kraliyet yani Rachelfeller hanedanlığını kast ediyoruz.
Amaçları tek dünya devleti, tek bayrak, tek din.
Bu konuda hocanın kitaplarını incelediğinizde dehşete kapılacaksınız .
Hatta sahte virus icat ederek insan nüfusu azaltma projeleri (Kaynak William Engdahl "Sahte domuz gribi sahte gıdalar üstün ırk yaratma projesi ) de dahil.
Hocamız bu konuda çok kitap yazdı hatta Ölüm Tohumları kitabında Amerikan dev şirketlerinin gıdalar üzerinden insanlığı nasıl yok edecek bir seviyeye gelmekte olduklarını dehşetle ispatlarıyla okuyacaksınız.
Çünkü bu işler moleküler biyolojinin alanına girer ki rahmetli hocamızda bu dalın dünyada ilk beş kurucusundan biri (1966 Yale Üniversitesi Moleküler Biyoloji kürsüsüne atanması) olduğundan bu işin ne kadar ciddi olduğunu günümüze bakılınca anlayacağız.
Ama umarım her şey mazlum halkların lehine gider ama ne ülkemiz ne de dünya büyük bir tehlikenin altındadır.
Ama herkes derin bir uykuda hatta komada!
Bu yüzden biz gençlere görevler düşüyor .Benimde alanım dışında aslı görevim hocamızın tespit ve kitaplarını tüm insanlara yaymaktır.
Ya bu iş bitecek ya bitmeyecek. Ortası ne yazık ki yok...