- 280 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnanç, İbadet Ne Kadar Kişisel?
Bir akrabanız ya da arkadaşınızın tanrıya inancı, ibadeti konusunda onu teşvik edici sözler söylemek tavsiyede bulunmak isteseniz,yanlış anlaşılma ihtimalini göz önünde bulundurmaz mısınız? Örnek olarak "niçin yine cuma namazına gitmedin?" şeklinde bir sorumuza akrabamızdan biri beklenmedik şekilde "Sen git, herkesin aklı, fikri var," diye cevap vermiş olsa yanlış anlaşıldığımızı mı düşünmemiz gerekir. Halbuki niyetimiz onu ateşten korumaya çalışmaktır.
Muhatabımız, dinimizce de sorumluluğun kişisel olması bakımından haklı olmaktadır. Fakat öte yandan her müslüman iyiliği emir, kötülükten sakındırma (emr-i bi’l ma’ruf nehy-i ani’l münker/irşad) yükümlülüğü içinde bulunuyor.Şu halde kimsenin inancı, ibadeti kimseyi ilgilendirmez görüşü dini vicdanlara hapsetmek anlamında bir yaklaşım olarak görülebilir. İnsanları inanç, ibadet konusunda güzel bir üslupla öğüt vermenin bir sakıncası olabilir mi? Olmaz tabi.
Namazla ilgili bir hadiste Rasulullah şöyle buyurmuştur:“Kâfirlerle aramızı ayıran fark, kılmayı taahhüt ettiğimiz namazdır. Kim namazı terk ederse, kâfir olur.” (Nesâî, Salât, 8)
Hanefi, Şafii. Maliki mezhep alimlerin göre namazı inkar ederek terk edenin hükmü küfre düşmüş olmaktır. Namaz hususunda gözüken çözüm yolu, aydınlatmak, irşad etmek, bilgilendirmek, kolaylaştırmak, sevdirmek, teşvik etmek ve müjdelemekten geçmektedir. Korkutmak, kabir azabıyla veya cehennem ateşiyle tehdit etmek, zor kullanmak, küfürle itham etmek, kınamak, küçümsemek, dışlamak; Peygamber Efendimizin “Müjdeleyiniz; nefret ettirmeyiniz! Kolaylaştırınız; zorlaştırmayınız!” (R. Sâlihîn, 635)
emrine aykırı fiiller olur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.