İNSANIN ÇELİŞKİ DÜNYASI.
Beklemek: neler olacağını bilememek,
Ölümün, verdiği karın ağrısına kapılmak
Korkmamak ürpermemek mümkünmü?
Düşününce dahi dehşete düşüyor insan,
Ödü patlayacak korkudan sahiden ölünecek,
Hayat: oyun sahnesi varsaysam ama değil,
Karnaval eğlencesinde soytarıların güldürüsümü?
Çocukların lunaparktaki içlerine düşen cıvıltısımı?
Azdıkça azan kuduran nefsimin bana oyunumu?
Bazen: içime bir sıcaklık geliyor göğe bakıyorum,
Kayan yıldızları görüyorum sanki bir şeyler söylüyorlar,
Çiçekleri gözlüyorum sanki ilahi bir resital sergiliyorlar,
Gecemi aydınlatan şafak vakti doğan güneş ise,
Evrenin kandiliyim nuruyum diye haykırıyor tüm cihana,
Mezarlıklarda: yatanlar daha dün nefes alan bedenli canlıydılar,
Şimdi bedenlerden etleri sıyrılmış kemikten enkazlar,
Nerede bunların canı ruhu kim söyler kim anlatır bunu bana,
İşte bu bilinmezliktir beni asıl yıkan ve hayrete sokan,
Bakıyorum: etrafımda ne kadar çok putlar Din’ler tapınaklar var,
Her yolun kendine ait doğmaları hikâyeleri ve ritüelleri var,
Bunlar taptıklarından ne bekliyorlar ki yalancı tanrılarından,
Hangisi yaratmışsa bu kâinatı elbet odur beni’de yaratan,
Öyleyse: nedir bu saçmalık ağı belliki bir tek tanrı var,
Anladım ki insan yetinmiyor tek olanla kendi putunu yapıyor.
Taptıkları putları söylesinler bize öldükten sonra ne vaadleti var,
Ağızlarında dili yok cevap vermeye güçleri yok ki versinler,
Gözler: görmek istiyor aradığı çelişkilerine cevap bulmak,
Karanlık dehlizlere düşen insanları aldatmak ne kadar kolay,
İnekten tanrı olurmu nedir acaba onları böylesine saptıran,
Anneyi babayı veya oğlunu tanrı olarak vasıflandırmak tam bir akılsızlık,
Hislerime: sanki duygularıma yüklenmiş benimle olan biri var,
Sesleniyor kulaklarıma o kadar sana yakınım ki ben seninde,
kâinatında yaratıcıyım diye haykıyor sesler sinemde yankılanıyor adeta,,
Düşünme ölümü sana ben bahşettim bu hayatı yaşamı ararsan beni bulacaksın,
Bulduğunda ise benimle ol ve her daim benim yasalarımla hayatını yaşamalısın,
Nereden geliyor böylesine hisler ve düşünceler dersiniz, Evet evet insanın fıtratına,
Adeta nakış gibi, mıh gibi işlenmiş. Akılını önyargısız işletme ve düşünme kabiliyeti olanlar,
Gerçeği Hakkı o kadar yakın odlularını hemen anlayacaklardır,
Ve cevaplar: işte sana delillerim yerler gökler onlar hep benim,
Yaşamın içinde sana yol gösterecek cevaplar verecek Elçilerim var,
Onlar ile gönderilmiş Kitabım var, Ne istiyorsan sor onlara, önyargısız,
Aklıselim bakarsan aradığın cevapları ve gizemleri mutlaka içinde bulacaksın.
Haykırıyor hislerime bu sözlerle benimle olan tek Tanrım böyle işte !
Çok sorum var benim öyleyse ona,
Çelişkiye: düşmek gerekmiş gerçeklerle yüzleşmek,
Korkmak ürpermek ve düşünmek insana özgü olsa gerek,
Karanlıklarda kaybolmak ise kendini kandırmak sahte tanrılara tapmak,
Ya da tanrısallıktır kendi hezeyanlarında kendini tanrı yerine koymak,
Çok acayip geliyor şimdi bana bu kadar milyar insanlığın yolu neden karanlık,
Kendileriyle konuşmuyorlarmı kendilerini sevmiyorlarmı vicdanları neden sessiz,
Hislerinimi kaybettiler yoksa duygu yitiğimi oldular yada akıllarından zorlarımı var,
Ölümü düşünmeden yaşanır mı hiç mezarlıkların önündendemi geçmiyorlar.
Bakın: ne diyor onun kitabında meydan okurcasına,
Yaratın bakalım bir sineği yada kanadını! Yaratamazsınız,
Yâda yazın bakalım bu kitap gibi bir kitap yazamazsınız
Öyleyse Korkmamalı Çelişkiye Şüpheye düşmekten,
Asıl Korkulması gereken iç dünyamızdaki KORKULARIN bizi ele geçirmesi,
O yüzden insanlar kolayca kendine sahte tanrılar ediniyor,
Aracı olmadan Yaratınını bulamıyor,Asıl ÇELİŞKİ ise burada başlıyor...
Selam ve esenlikler dilerim, olurda okursanız hatalarım varsa lütfen ikaz ediniz,
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.