- 494 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÜRESEL TAM HAKİMİYET
Öncelikle kitap alıntısına girmeden önce konuyu basitçe kendim giriş yapmak istiyorum.
Batı dünyası 2.Dünya savaşından çıkmış ve perişan bir halde Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyet Rusya’sı ile dünya iki kutuplu hale dönmüştü. Ve bu iki dev arasında soğuk savaş döneminin başlaması kaçınılmazdı.
Batı sömürgelerinde yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin yarattığı özgürlük algısı tam bir fırtına etkisiyle ayaklanmalara ve yeni dünya devletlerinin kurulmasına ön ayak oldu.
2.dünya harbine girmemiş olan ülkemiz 1946-47 Fulbrigth gizli anlaşmasıyla alenen batının batısının denetimine girmişti.
Aşağıda ise ünlü siyaset bilimci William ENGDAHL ise batının nasıl bir çirkin siyasetler üzerine kurulu bir düzeni olduğunu göreceksiniz...
Şimdi anlatacağım konu sizi biraz korkutabilecek gerçeklerle dolu.
Ünlü Amerikan yüzyılının nasıl başladığına ufak ufak tanık olacaksınız .
İyi Okumalar...
2.Dünya savaşının ardındansa başlayan soğuk savaş dönemi süreci devam etti.
Sovyetler Birliği’nin dağılması ve iki muhalif süper gücün etkisi altında kutuplaşmış bir dünyanın sona ermesinin ardından yirmi yıldan fazla bir süre geçti.1989’un sonlarında Komünist Doğu Almanya , bilinen adıyla Alman Demokratik Cumhuriyeti ,Sovyet denetiminin zincirlerini kırmayı başladı ve aynı yılın Kasım ayında büyük nefretle anılan Berlin duvarı tuğla tuğla sökülüyordu. Halk duvarın üstünde dans ederek özgürlüğü ve "Amerikan Yaşam Tarzı"nın gelişini kutladı.
1980’lerin sonunda Sovyetler Birliği’nin dağılması kaçınılmazdı.
Ekonomisi ezeli rakibi ve Soğuk Savaş dönemi hasmı Amerika Birleşik Devletleri ile sonu gelmeyen silahlanma yarışı ile kelimenin tam anlamıyla çökecek duruma gelmişti.
1989’un sonlarında Sovyet otoritesi, Marksist ideolojinin son kırıntılarını da süpürüp beyaz bayrak sallayacak kadar gerçekçiydi. "Serbest piyasa kapitalizmi" ,"devlet yönetiminde sosyalizm" e galip geldi.
Sovyetler Birliği’nin dağılması ,George H.W. Bush’un paniğe kapıldığı Beyaz Saray hariç her yerde sevinçle karşılandı.
Belki de Bush, yeni bir Sovyet tehdidi olmaksızın silahlanma harcamalarını ve yaygın istihbarat organları CIA,NSA ,Savunma İstihbarat Teşkilatı ,vs. meşru kılmaya nasıl devam edebileceğinden emin değildi.
Baba Bush (Yani Çalı) ,Soğuk Savaş dönemi, Ulusal Güvenlik Devleti’nin hem bir ürünü ,hem de aynı zamanda mimarıydı.
Onun dünyası "ulusal güvenlik" söz konusu olunca ABD anayasasını kenara itebildiği,’ düşman imgesi’ ,casusluk ve gizliliklerin dünyasıydı.
Kendi tuhaf yapısıyla devlet içinde devletti.
Her bir parçası Sovyetler Birliği gibi işleyen ve kontrol edilen ,Sovyet Polit- büro’nun yerine küresel savunma ve enerji tekellerinin ve onların eşgüdüm kurumlarının aldığı bir dünya idi. Bu devletin askeri ihaleleri Birleşik Devletler İktisadının her parçasını bu daimi savaş makinasının geleceğine bağlamıştı.
ABD’nin iktidarın 2.Dünya Savaşı sonrası "Ulusal Güvenlik Devletinin" genişlemesiyle gücü gittikçe artan kısımları ile Soğuk Savaşın sona ermesi bu iktidar yapılanmasının var oluş nedeninin ortadan kalkması demekti.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından geriye kalan tek güç olan ABD, yeni Rus Jeopolitik gerçekliğini olası iki şekilde ele alabiliriz.
Parçalanmış ve iktisadı açıdan çökmüş ,Soğuk Savaş dönemi eski düşmanı ile yeni bir siyasi ve iktisadi işbirliği dönemini temkinli de olsa başlatabilirdi.
ABD’nin önderliğindeki Batı, Soğuk Savaş dönemi nükleer tehdidi karşılıklı olarak azaltabilir ve silah sanayinin hem Doğu, hem Batı’da - sivil alt yapıların kurulması ve yoksul şehirlerin iyileştirilmesi için sivil müesseselere dönüştürülmesi teşvik edebilirdi.
Rusya Varşova Paktı’nı nasıl lağvettiyse Birleşik Devletler de NATO’yu yavaş yavaş dağıtabilir ve karşılıklı iktisadi işbirliğini geliştirebilirdi ki, bu Avrasya’yı dünyanın en refahlı ve canlı iktisadi bölgelerinden birine dönüştürebilirdi.
Ancak Vaşington Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle başka bir yol seçti.Bu yol yalnızca onun küresel gündeminin jeopolitik gündeminin iç mantığıyla anlaşılabilirdi.
Geriye kalan tek süper güç , ABD ekonomik bölge olarak tek rakibi olan Avrasya’yı kontrol etmek için gizlilik ,hile ,yalan ve savaş yöntemini seçti.
George H.W. Bush ve onun arkadaşı ve bilfiil himayesinde olan demokrat Bill Clinton’ın birçok Amerikalı için gizlediği şey, Pentagon’un kontrol eden zümre için Soğuk Savaş’ın bitmediği gerçeğidir.
Bu zümre askeri savunma endüstrisi ve onun birçok taşeronu ile Halliburton gibi dev petrol ve petrol hizmetleri şirketleriydi.
"Yeni" Soğuk Savaş dönemi 11 Eylül 2001’e kadar çeşitli kılıklara büründü ve hile taktikleri kullandı.11 Eylül olayları her yerde ama hiçbir yerde olan Amerikan yaşam tarzını sözde tehdit eden bir başka düşmana karşı daimi olarak savaş açılması için Amerikan başkanına yetki verdi.
Dünya çapında "Teröre Karşı Savaş" adı altında ,aslında Amerika’nın kuruluş ilkelerini yok eden yasalar ihdas edildi.
Kabaca söylemek gerekirse Usame bin ladin Eylül 2001’de Pentagon’un dualarına gelen yanıt oldu.
Sorumlu basın yayın kuruluşlarının gizlediği için çok az kişinin bildiği bir şey vardı:1989’da Berlin duvarının yıkılmasından bu yana Pentagon adım adım tüm tüm gezegeni askeri olarak hakimiyet altına alma stratejisi izliyordu ki bu her ne kadar daha önce birçokları tarafından denenmiş olsa da hiçbir büyük gücün başaramadığı bir şeydi.
Pentagon buna "Küresel Tam Hakimiyet " diyordu ve adından da anlaşılabileceği gibi amacı denizler, kara, hava, uzay ve siber uzayda ,her yerdeki her şeyi kontrol etmekti.
Bu gündem daha küçük çapta İran, Guatemala, Brezilya, Vietnam, Gana, Kongo gibi stratejik ülkelerde CIA destekli darbelerle gerçekleşti. Artık dengeleyici bir süper güç olan Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bu plan hiçbir dirençle karşılaşmadan gerçekleştirilebilirdi.
1939’a kadar eskilere gittiğimizde küçük bir elit uzmanlar zümresi büyük bir gizlilikle özel dış ilişkiler kurumu olan New York dış ilişkiler Konseyi çatısı altında bir araya geldi.
Bu gurup Rockefeller Vakfı’ndan gelen cömert yardımlarla savaş sonrası dünyanın geleceğinin ayrıntılarını belirlemek için kolları sıvadı.
Onlara göre yeni bir dünya yaklaşmaktaydı ve küllerinden sadece tek bir ülke galip çıkacaktı: ABD.
Daha sonradan bazı üyelerinin açıklamalarına göre, amaçları savaş sonrası Amerikan imparatorluğu’ nun temellerini atmaktı ama onlar bunu "imparatorluk " olarak adlandırmayacaktı. Amerikalılar tüm dünyada "özgürlük " ve "demokrasiyi" destekleme iddialarına dünyanın çoğunun başta inanmasına neden olan şey aslında kurmaca bir dalavereydi.
Saddam Hüseyin’in kitle imha silahlarına sahip olduğuna dair yalan ve yasal temelden yoksun iddialara dayanarak Bush yönetiminin Irak’ı işgali ile ilgili gerçekler 2003 itibariyle anlaşılmaya başladı.
Pentagon’un insafsız işgallerinin gerçek amacı neydi? Bazılarının dediği gibi gelecekte petrol kıtlığı yaşanacak bir çağda dünya petrol rezervlerini kontrol etme stratejisi miydi?
Yoksa Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana ABD stratejisinin arkasında çok daha büyük bir gündem mi vardı?
İki Bush yönetiminin çığırtkanlığı yapılan "değişimi" bekleyenler için ilk göstergeler hiç de iyimser olmadı.
Başkan Obama ,Pentagon’u idare etmesi için uzun dönem Bush ailesiyle yakın dost olan eski CIA başkanı ve Bush’un Savunma Sekreteri Robert Gates’i seçti. Ulusal Güvenlik Konseyi ve Ulusal İstihbarat Başkanı olarak üst rütbeli askerleri atadı ve başkan olarak yaptığı ilk iş Afganistan’a daha fazla asker gönderme kararı oldu.
F.WİLLİAM ENGDAHL
NİSAN 2009...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.