- 362 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
D/ÜŞÜYORUM
İki gündür aralıksız yağan yağmura aldırmadan yürüyorum ağır adımlarla. Dört bir yanı çevreleyen başı karlı yüce dağlara takılıyor gözlerim. Düşman orduları tarafından muhasara altına alınmış bir savaşçı gibiyim. Sanki beyaz ordular yürüyüp geliverecekler gönül yurdumu işgale.
Yüreğime dar geliyor bedenim. Neden sonra fark ediyorum adımlarımın sıklaştığını ve hızlandığımı. Sol tarafım uçurum. Eriyen kar suları küçük bir dere oluşturmuş, çağıltısı kulaklarımda eşsiz bir melodi şimdi.
Sağ tarafımda mezarlar var. Kiminin üzeri gül bahçesi, kiminin taşı bile yok.
Kirpiklerim dumanlanıyor, Fatihalar ikram ediyorum her biri için. Gayri ihtiyari dökülüveriyor dilimden kutlu sözcükler; “Her nefis ölümü tadacaktır.”
Ne büyük mezarlık ve ne çok mezar var. Yol boyu gözlerimi ayıramıyorum. Tarihleri okuyorum. Allah’ım ne gençler var. Yarenim oluyor siyah gölgeler.
Ve hep birlikte mırıldanıyoruz; “Biz Allah’tan geldik ve yine Allah’a dönüyoruz.”
Son dönemeçte dört mezar dikkatimi çekiyor. Taşları ay-yıldızla süslenmiş dört yiğit. Rengi solmasın diye kan verdikleri şanlı bayrağın gölgesinde “yaşayan” dört şehit.
“Onlar diridirler. Rableri katında rızıklandırılırlar” ayet-i kerimesi bir kırbaç gibi şaklıyor dimağımda.
Ayaklarım beni götürse de, yüreğimin yarısını bırakıyorum al bayrağın altına. Ve nedendir bilinmez zihnim beni binlerce kilometre uzağa; Emirgan’a götürüyor.
Sırf üzerindeki bayrak yüzünden tam dört kez tahrip edilen şehidimiz Hayati DAĞASLAN’ ın kabri düşüyor hatırıma apansız. Dudağımı ısırıyorum. Yağmura karışıyor gözyaşlarım. Zamanın girdabında eriyor düşünceler.
Fırtınaya tutulmuş bir yaprak şimdi yüreğim.
Çengelköy’de bir mezar taşına düşüyorum.
Bir başka tarih.
Bir başka şehit: Alper Tunga UYTUN
Üşüyorum.
Henüz ömrünün baharında, -yirmi dört yaşında- hainler tarafından, camii avlusunda bıçaklandığında camiden çıkan ve olayı tepkisiz seyreden cemaate hitaben söylediği; “Bir müslümana saldırılıyor. Hiç biriniz müdahale etmiyorsunuz. Böyle giderse korkarım yakında sizler de aynı akıbete uğrarsınız!” sözü yüreğimin çeperlerinde yankılanıyor.
Çınlıyor kulaklarımda.
İsmi dudağımda ilahi vecd ile tekrarladığım bir tesbih şimdi:
Her an tevhid; Allahû ekber, Allahû ekber!
Geliyor, son şehidim! Ölümsüzleşen Alp Er!
Dualar, fatihalar ıslanıyor.
Saatime bakıyorum.
Bir de yoldan geçen umarsız insanlara...
Oysa ne çok şey söylüyor, ne çok şey anlatıyor bu sessizler ordusu.
Bir duysalar.
Bir bilseler.
Yutkunuyorum…
Sözcükler boğazımda dokuz düğüm.
Son gayret.
Son fütuhat.
Son tesbihat.
Müşterek sevgilimiz, işte, bermurad Vatan,
Uğruna can verip de, mutludur onda yatan!
Rahat uyu yiğidim, bayraksın, bayraktasın!
Kanınla suladığın mukaddes topraktasın!
D/üşüyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.