- 651 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
The Animals 7. Bölüm
7. Bölüm
Reli Hermanni evinin bir sokak gerisinde aracını park etmiş bekliyordu. Eve uğrayıp kimseye görünmeden çıkması gerekiyordu.
Evden alması gereken eşyalar vardı. Uzun bir yolculukta işine yarayabilecek her şeyi aracının bagajına doldurmalıydı. Eşine ve oğluna bir açıklama yapmak istemiyordu. Tek odaklandığı şey o lanet olasıca kazdı.
Reli, sokağın sakin olduğu bir anda araçtan indi ve evlerinin olduğu sokağa doğru yürümeye başladı. O zavallı kaplumbağa bedeni bir an gözünde canlandı. İçinde buruk bir özlem belirdi. Bir ara otobüs durağının saydam camından yüzüne baktı ve tanımadığı bir yabancıyla yüz yüze geldiğini gördü. Kim başka bir bedende yaşamak isterdi ki?
Bu üzüntülü düşünceler içerisinde evine vardı. Evin verandasına gizlice girdi ve mutfak penceresinden içerisini kontrol etti. Evde sessizlik hakimdi. Repi’nin arkadaşlarıyla olabileceğinin Rennis’in ise komşularıyla lak lak ediyor olduğuna karar verdi. Cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı ve içeri girdi. Doğruca evin diğer kısmında bulunan ve gerekli gereksiz tüm eşyaların konulduğu ardiyeye doğru yürüdü. Sırt çantası ya da bir el çantası aradı. İçerisine kaz İras Lindov’un izini sürerken işlerine yarayabilecek her şeyi doldurmaya başladı. Güzel bir çakı, ateş yakmak için bir çakmak, küçük bir kürek, ip vs…
İyi bir hırsız gibi geldiği gibi kimseye yakalanmadan dışarıya çıktı. Hızlıca arabasını park ettiği arka sokağa gitti. Yanında getirdiği ağır çantayı aracının bagajına attı.
Arabaya zar zor binebildi. Artık araç ona küçük gelmeye başlamıştı. İras Lindovs’un izini iki büklüm araç sürerek bulmak durumundaydı.
Yolda giderken bir telefon kulübesinin önünde durdu. Artık onu, Lupus Husky’i aramanın zamanı gelmişti.
‘Nasılsın ahbap? Buluşma yerimiz neresi olsun?’
‘Oh! Reli, iyim. Heh heh! Beni Büyük Patiler adlı restorandan alabilir misin?’
‘Tamam.’
‘Reli, kapatmadan, nasıl oldun? Daha iyi misin?
Reli düşünceliydi. Telefon kulübesinin camına dayadığı eline bakıyordu. Gerçekten kullanım için müthiş bir şekli vardı. Kavrama gücü çok iyiydi. Yine de o hantal kaplumbağa bedenini istiyordu.
‘İçine hapsolduğum bir bedende yaşıyorum. Daha önce hiçbir hayvanın girmediği bir hapishane bu. Yakında yanında olurum.’
‘Baksana dostum. Yemek yer çıkarız. Heh heh heh.’
Reli, telefonu kapattı. Telefon kulübesinden çıktı. Yerde bulunan buruşturulup atılmış bir gazeteye ilişti gözü. Kalın harflerle ‘KİM BU YABANCI?’ yazılıydı. Başlığın hemen altında şapkalı ve kaplumbağaya benzemek için giyindiği kıyafetleriyle kendi resmi vardı. Bir gazeteci onu görmüş ve resmini çekmiş olmalıydı. ‘Siz bir de beni kostümsüz ve şapkasız görün.’ Diye söylendi.
Reli artık tehlike çanlarının kendisi için çalmaya başladığını iyice anlamıştı. İşi hemen bitirmesi gerekiyordu. Aksi taktirde hayvanların bedeni üzerinde yapacakları deneylere maruz kalabilirdi.
Bu durumu düşününce irkildi. Kendisini sımsıkı kıstırılmış bir sedye üzerinde, kolundan iğneler enjekte edilirken, bir tarafından doku alınırken acı ve korku dolu içerisindeyken gördü.
Tekrar aracına geçerek Büyük Patiler restoranının yolunu tuttu.
Restorana vardığında gerçekten acıktığını dahi unutmuştu.
Aracı yine yol kenarında bir yere gelişi güzel park etti. Aslında bu tip kuralsızlıkları sevmeyen bir yapısı vardı ama şu an bu tip kurallara aldırış edemeyecek kadar meşguldü.
Reli, büyük patiler restoranına doğru yürürken hayvanların kurduğu bu anlamsız düzeni sorguluyordu. Aslında herkes iyi şeyler yaptığını sanıyor diye düşünüyordu. Fakat yaptıklarını düşündükleri bu iyi şeyler ne yaşanılan topluluklara ne de kendilerine bir şey katmıyordu. Mesela, çiftçilikle uğraşan bir hayvanın arazisi kanun namına daha iyi tarım yapacağı düşünülen başka bir şirkete verilebiliyordu. Ve bundan kimse rahatsız olmuyordu. Yapılan bu işlemin neticesinde daha iyi tarımın yapılıp yapılmadığı kimse tarafından denetlenmiyordu. Güçlü olan bir yolunu bulup işleyişi kendi lehine çevirebiliyordu. İşin garibi tüm bu toplumsal çarpıklığı gören, hisseden, karşı çıkan hiçbir hayvan yoktu. Herkes kendisine yapılanın normal olduğu konusunda hemfikirdi.
Kapı şıngırdayarak açılınca. En dipteki masada oturmuş olan Lupus Husky Reli’nin geldiğini gördü.
‘Dostum heh heh hoş geldin. Sana kendi özel yemeğimizi yedirmek isterim.’ Lupus bunu söylerken Reli’nin yeme alışkanlığının değişmiş olabileceğini düşünmemişti.
‘Hoş bulduk. Bana iyi pişmiş bir biftek söyleyebilirsin.’
Reli masaya oturduğunda aklının düşünce odalarında birçok şey hareket ediyor, oradan oraya yer değiştiriyordu. Fikirsel değişimi, bedeninin değişmesinin üzüntüsü, İras Lindovs ile girişeceği mücadele, ailevi etkenler, her şey oradan oraya koşuşturan neşeli ama gürültülü bir çocuk kalabalığı gibiydi.
Lupus Husky köpeklere özgü bir mama siparişi vermişti. Çılgınca yemeğini yiyordu.
‘Lupus, senin batıl inançlarla aran nasıl? Yani demek istediğim böyle şeylere inanır mısın?’
Çılgınca yemek yeme sırası el değişmiş gibi şimdi Reli çılgınlar gibi yemek yiyordu.
‘Ben, yani nasıl desem heh heh he korkarım öyle şeylerden. İyi şeyler üst üste gelince ağzıma sıcak su doldurup gökyüzüne bakarken gargara yapar ve ağzımdaki suyu bir ağacın dibine dökerim. Böyle şeyler yaparım. Heh heh heh mesela, hastalanmadıysam ve bu uzun sürdüyse hastalanmamak için bir taşa oturur aşık kemiği yalarım. Bunları yaparım.’
Reli, yemeğini bitirdi ve Husky’nin söylediklerini duyduğu için memnun kaldı. Bu yemek ne iyi geldi ona. Bir süredir böyle etkili bir sohbetin içinde bulunmamıştı.
‘Elimizde ne var Lupus? Bu kaz sürüsünü ve İras Lindovs’u bulmamız sence ne kadar sürer?’
‘Şey! A! Başka yere, Longeurbs’in dışında bir yerlere gitmezseler ki giderseler yine izin belgelerine ihtiyaçları olacak heh heh he dördüncü gün akşam ya da beşinci gün sabah onları bulmuş oluruz.’
Reli’nin aklı bu iz sürme işinin dört ya da beş gün nasıl sürebileceğine takılıyordu. Lupus sanki onun iç sesini dinlemiş gibi ‘Heh he biliyorum bu kadar uzun sürmesini bende istemem. Fakat göç eden hayvanları bilirsin. Onları kimse şehirlerinde istemez. Taşkınlık çıkarırlar. Bakarsın Longeurbs belediyesi izinlerini iptal eder. Tüm planımızı en kötü ihtimaller üzerine kuruyorum.’
Tam bu esnada Reli’nin aklında yeni bir soru belirdi.
‘Peki’ dedi ‘Bu kaz sürüsünün bizim aradığımız kaz sürüsü olduğunu ve İras Lindovs’un da onlarla birlikte olduğunu nasıl bilebiliriz? Bundan emin olmamız lazım.’
Lupus yanında getirdiği evrakları karıştırmaya koyuldu. Sistem üzerinden kaz sürüsünün gittikleri, gidebilecekleri göç yollarına bakıyordu.
‘Branta Olom adına bir izin belgesi var. ‘
‘Bir gözü kör olan bir kaza dair bir bilgi var mı? Bu lanet olası kazın ne yapacağı belli olmaz. Sürüden ayrılmış olabilir.’
Kağıtlardan yine sesler gelmeye başladı. ‘Heh buldum.’ Lupus işte buldum ifadesi olarak heh demişti ama Reli bunu kesik hehlemelerinden biri olarak algıladı.
‘İras Lindovs, davasına baktığın İvam Lindovs’un eşi. Evet sürüyle beraber.’ Elindeki kağıtları göstererek ‘Bak heh heh onun adına da bir izin belgesi var.’
Reli isim lsitesine bakarken en altta izin belgesinin şartları ve diğer uyulması gereken konuların yazılı olduğu kısımlara da şöyle bir göz gezdirdi. İçinden herkese ait olan bir şehirde kalmak için izin belgesi almanın yerinde bir şey olmadığını düşündü. Sonra da hayvanların dünyasında neyin mantıklı olduğunu düşündü.
Reli tekrar Lupus’un önündeki kağıtlara bakıyordu. Gözü, İras, Lindovs, İvam kelimelerin odaklandığı bir anda bir gözü kör olan kaz İras Lindovs’un doğum tarihinde takılı kaldı. Takriben tam tamına bir kazın yaşayabileceğinin iki katı bir yaştaydı İras Lindovs. Belli etmese de bu duruma çok şaşırmıştı. Bu kaçık İras’ın bu kadar yaşamasının başka bir sebebi olmalıydı. Başka bir açıklaması olamazdı. Tıpkı, bana yaptığı gibi bir lanetle ya da başka bir büyüyle ölmemeyi başarmış olabilirdi.
Lupus yemek paralarını öderken Reli, eşine ve oğluna neden bir mektup yazarak içerisinde bulunduğu psikolojik durumu anlatmadığını düşünüyordu.
Sevgili eşim ve sevgili oğlum siz bu satırları okurken ben kaderimin beni götürdüğü yerde yani İras Lindovs’u arama yolculuğunda olacağım. Ne zaman ve nasıl bir bedenle karşınıza çıkabileceğimi bilmiyorum. Fakat ümidim o ki bu laneti sonlandırmış olacağım.
Lupus parayı ödemiş kasadaki buldokla muhabbete dalmıştı. Reli ise aklındaki mektubu genişletiyordu. Çünkü çıktığı yolculuğu haberdar etmemeyi kabullenemiyordu. Vicdanını biraz olsun rahatlatmak istediği için olsa gerek hayali mektubunu yazmaya devam ediyordu.
Doktor Raja her konuda yanılıyor. İras Lindovs’un kaç yaşında olduğunu bilsen beni anlardın. Bu lanet kazın şimdiye çoktan ölmüş olması gerekirdi ama yaşıyor. Yaşıyor ve bana yaptığı şeyin benzerini kendi ömrünü uzatmak için de yapmış. (Söylemeyi unutmadan şu an her halimle bir insana dönüşmüş durumdayım.) İş yerinden dostum Lupus Husky bana yolculuğumda eşlik ediyor. Ve inanmazsın Lupus da bendeki değişimi bir lanete bağlayacak kadar batıl inanç sahibiymiş.
Sizleri bu lanetten olabildiğince uzak tutmaya çalıştığım için Doktorun Kliniğinden kaçtım. Onları tehdit ettim. Başıma bir iş gelmeyecek. Bundan emin olabilirsiniz. Sizleri yaşadığım duygusal çöküntüden ve oluşabilecek diğer olası sinir harplerinden uzak tutmak için bu yolu düşündüm.
Beni iyi anlamanızı istiyorum. Ben hasta olmadığıma inandım. Ve bunu bilimsel olarak açıklayamayacağım için sizleri de kendimi de yıpratmak istemiyorum. O piç kurusu İras Lindovs’u bulmalıyım. Yaşadıklarımı ona anlatmalıyım. Verdiğim kararı sorguladığımı anlatmalıyım. Tekrar olsa aynı kararı verir miyim ben de bilmiyorum. Adil olmak biz hayvanların anlayabileceği bir şey değil.
Ve hala bir umudum var bu lanet olasıca kaz beni tekrar düzeltebilirse diye. O zaman şu an uzağında kaldığım hayatıma tekrar kaldığım yerden devam edebileceğim. Sanırım yine pipo içerim, yine ağır adımlarla yürürüm ve hatta kulaklarım eskisi kadar sağır olur ama yine o eski kaplumbağa olan Reli Hermanni olurum.
Yeni bir hayat, yeni bir umut istiyorum.
İras lindovs bir şey yapmazsa ve laneti kaldırmazsa en azında denemiş olacağım. Geriye dönüp baktığımda bunun denememenin pişmanlığını yaşamak istemiyorum. Ya da o lanet olasıca benimle alay edecek ve ‘Hey! Ne laneti kahrolasıca. Ben böyle saçmalıkları bilmem. Şu haline bak. Acınılası bir ucubeye dönüşmüşsün!’ Gibi bir şeyler söyleyecek.
Şu an sevgili dostum Lupus Husky ile güneye giden sonucunu bilmediğim ve çok merak ettiğim bir yolculuğa, maceraya çıkmış durumdayım. Beni anlamanızı gerçekten çok isterdim.
Sonuç olarak bir şey elde edememiş olursam söz veriyorum tüm o acı verici tahlillere, tetkiklere geri dönüp kendimi bir denek hayvanı gibi Doktor Raja’ya bırakacağım.
Sevgilerimle Reli Hermanni. Yazılı bir mektup düşlüyordu. Mutfak masasının güneşi gören bir yerine koymuş olarak düşledi bu anı.
Geveze köpek Lupus, kasada duran buldokla konuşmasını bitirmiş ve Reli’nin yanına akdar gelmişti. Reli’yi düşüncelere dalmış olarak gördü.
‘Bölmüyorsam heh heh he artık gidebiliriz. Yolculuk için hemen bozulmayacak yiyecekler de aldım.’
Reli teşekkür ettiğini belirten bir hareket yaptı. Şimdi ve her an İras Lindovs’u bulmuş ve üzerindeki laneti bozdurmuş olmayı düşünüyordu.
Geceyi Renkli Düşler Oteli adlı bir yerde geçirmeye karar verdiler. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yola çıkmayı planlıyorlardı. Gidecekleri yol uzundu. Bulmaları gereken bir gözü kör olan bir kaz vardı. Zorla ya da yalvararak ondan laneti bozmasını isteyeceklerdi.
Bu yolculuk Reli Hermanni için değişimin sonu ya da başlangıcı olabilecek bir yolculuktu. İnsan olmak ya da bir hayvan olarak kalmak… Hayvanların inançlarıyla, toplumsal saçmalıklarıyla, dengesiz düzenleriyle baş başa kaldığı bir hayatı mı tercih edecek? Yoksa tüm bu saçmalıkları bilerek ve görmezden gelerek yaşamayı mı seçeceğine karar vereceği fiziksel ve mental bir yolculuktu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.