- 522 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
YEDİ İKLİMİN OZANI
Fazıl Hüsnü Dağlarca. Yedi iklimin ozanı, Türkçenin kartalı idi. Sözcükler onun şiirinde bildiğimizin ötesinde dururdu. Kavramlara, kendilerini aşan anlamlar yükleyen ustaydı.
Her sözcük, onun şiirine devrim yaparak girerdi. Artık o sözcük, Dağlarca’nın sözcüğü olurdu. Türkçe sözlük yanında, bir de Dağlarca Sözlüğü vardı. O, Türkçenin doruğunda yeni bir dil gibiydi.
Yalnız sözcükler mi, ünlemler de! ’’Ha’’ ünlemini düşünün, bir de Dağlarca’nın ’’Mustafa Kemal’in Kartalı’’ şiirindeki ’’ha’’ya kulak verin:
’’Mustafa Kemal’de, Mustafa Kemal’di ha’’ ’’Ha’’ burada bir başka ’ha’’ oldu. Unutulmayan bir ’’ha’’.
Fazıl Hüsnü’nün ize bıraktığı ’’ha’’ya kulak verin: ’a’’sesi uzuyor uzuyor, gidiyor sonsuza doğru: ’’Haaaaa’’...
Ve ses!
Dağlarca’nın şiiri, sesti sözcükler değil, sesler el ele veriyor. Sesler vuruşuyor. Sesler çarpışıyor. Sesler ayağa kalkıyor.Sesler susuyor, sesler bağırmıyor.
Ve sesler gümbür gümbür Köroğlu gibi.
’’hey heeeeey’’ çekiyordu onun şiirinde.
Dağlarca’nın şiirindeki ses, bazen dağlara çarpıp gelen sestir; bazen vadide yankılanan, bazen Kızıl ırmak dalgalarının omuzlarında giden, bazen mağaranın oyuğundan çıkan sestir. Bazen deSivaslı Karınca’nın sesidir. O karıncanın sesini bir tek Fazıl Hüsnü duymuştur ve şiire taşımıştır.
Bugün ses gitmiştir şiirimizden, yalnızca sayıklamalar kalmıştır.
1950’ler...
Missouri zırhlısı çoktan yarıp geçmiş Türkiye’nin bağrını.
Davullarla zurnalarla karşılanmış Amerikan emperyalizmi’
’’Küçük Amerika olacağız’’ diye fermanlar çıkmış
İşte o dalgalanmalarda Fazıl Hüsnü Dağlarca ’’Batı Acısı’’nı yazıyor.
Milletler şairleriyle, düşünürleriyle 50 yıl,yüzyıl ötesini görürler. 1951’lerde Batı Acısı’nı Fazıl Hüsnü’ler Nazım Hikmet’ler duymuştu. Batı Acısı, şimdi bütün milletlerin acısı. Fazıl Hüsnü’nün Batı Acısı, yalnız Türk şiirinin değil, Türk düşüncesinin, ve Ezilen Dünyanın görkemli eserlerindendir.
Fazıl Hüsnü Usta, Baı Acısı’nda ’’Çağdaşlık’’ diye zihinlerde örülen karanlıkları dağıtır.Her iklim, her kara parçası yerli yerindedir orada. Uygarlık, çağdaşlık, sömürü, zulüm, emperyalizm; zalimler, mazlumlar; her şey yerindedir.Mustafa Kemal Paşanın,Mao’nun eylemlerindeki gibi her şey doğru yerde durmaktadır.
Yarım yüzyıldır belleğimde kök salan dizelerle söylersek:
’’Bizi uyandırdınız peki
lamba verdiniz
Kinin verdiniz biliyorum
Bizi uyandırdınız peki
Sığırlarımı neden götürüyorsunuz?’’
Batı Acısı’nı Afrikalı Dağlarca’nın dilinden böyle seslendirir.
Fazıl Hüsnü, Batı Acısı’nda ve her seferinde Afrikalıdır ve hele hele Asyalıdır. Aynı zamanda bütün değerlendirmelerini artık Ezilen Dünya’ya terk etmiş olan Devrimci Batı’nın büyük ozanıdır. Has şairidir insanlığın. Pablo Neruda gibi, evrenselliğin biricik kapısındadır. Mazlum milletlerin şairidir. Namık Kemal gibi vatan şairidir. Nazım Hikmet gibi, emekçinin ve emperyalizme karşı savaşın şairidir. Kurtuluş Savaşı’nın , Mustafa kemal’in, devriminin şiiri, Nazım Hikmet, Cahit Külebi ve Attila İlhan ile birlikte Fazıl Hüsnü’dedir. ’’Mustafa Kemal’in Kartalı’’, her yurtseverin dağlarında kanat açar.
Elif’in Kağnısı’’asırlardır gıcırdayan tekerlekleriyle döner ha döner.
Milletleri millet yapan, kültürleri, kültürleri uygarlık yapan büyük işler büyük eylemler vardır. O büyük işleri, büyük emekçiler yapar; büyük devrimciler yapar.
Fazıl Hüsnü bizi millet yapan, bizi uygar yapan; o büyük emekçilerden, büyük devrimcilerdendir. Türkçenin , yere hiç konmayan kartalıdır.