- 330 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
K İ B İ R
114- KİBİR
Halk deyimiyle böbürlenmenin, mağrurlanmanın, kendini beğenmişliğin kısa tarifi Kibir. Kişinin, kendini diğer şahıslardan daha üstün ve onları her meziyetiyle daha düşük seviyede, hakir görme hastalığı. Bu şeytani his, nefsin içinde yu valanıp şekillenerek insanın benliğini gizliden gizliye sarıp sarmalar.
Kibirli insanlar şahsi çıkarlarına çok düşkün olur. Nimetleri, “Hep bana, Rab bana” ilkesiyle paylaşmak ister. Başka kişilerin menfaatleri umurunda olmaz. Varsa, yoksa kendi çıkarı. Nefsi isteklerin esiri olan kişiler aklıselim davranamaz.
İnsanın kalbinde ne kadar kibir varsa, aklı melekelerinde de o kadar nok sanlık oluşur. Bu akli noksanlıktan ötürü insani ve ahlaki vecibelerinden hem uzak laşır hem de yerine getiremez. Kul hakkı yemek için debelenir. Kibirin esiri olduk ça Rab’binden uzaklaşıp şeytanlaşır. İblis’i, Hazreti Adem’ e secde ettirmeyen benliğinde taşıdığı kibir’dir. İnsanın başına gelen her belanın kaynağı.
Kibirli olan kişiler Allah’a dost olamaz. Takva içinde yaşayan, tevazu (alçak gönüllü) karekterindeki kişi, Rab’bini dost edinir. Tevazuyu karekter edinenler, Rab’bini bitmez tükenmez bir aşkla sevip dost edinebilmek için hemhal olur.
Bu aşkı ve yolculuğu Allah dostları veciz sözleriyle açıklar.
*- “Aşka uçma kanatların yanar.”
(Sadi Şirazi)
*- “Aşka uçmadıktan sonra kanat neye yarar!”
(Hz. Mevlana)
*- “Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar?”
(Yunus Emre)
Süleyman YILDIZ
(Lemos5303)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.