- 546 Okunma
- 4 Yorum
- 3 Beğeni
EMPATİK HAYAT
Hassas olmak zayıf olmaktır gibisinden bir söylenti dolaşıyor ortalıkta. Sandığımızın tersinin çıkması, söylentilerin güzelliği sanırım. Özellikle empatlık konusunda bu böyle. Ben bu dünyaya empat olarak geldim ve zayıflıkla uzaktan yakından alakam yok: hayat yolum korkaklara göre değil ama elbette dünyanın üzerimde diğerlerine olduğundan farklı bir etkisi var.
Küçüklüğümden beri, daha iyi sürdürülen bir dünyaya olan ihtiyacın farkında oluşumun etkisiyle bende bir asabiyet hakimdi. Ama neden bu kadar asabi olduğumu anlamamı sağlayacak araçlarım olmadığından etrafımdaki dünyaya olan hassaslığımla ve ilişkilerimde beni yanlışa götüren coşkunluğumla başa çıkmakta sorun yaşamaktaydım.
Aşırı hassas (yaklaşık %10luk ) nüfusun geri kalanı gibi, ben de diğer insanlara göre daha çok şey hissediyorum. Aşırı hassas insanlar empatiktir. İçgüdüsel olarak başkalarının duygularını ve enerjilerini hisseder, kendilerine çekerler. Sezgileri çok güçlüdür, onları başkalarına ve dünyaya hizmete iten bir şefkat ve anlayış düzeyleri vardır. “Acını hissediyorum” deyişi, onlar için gerçektir.
Hisleri ve duyguları yeren, donuklaştıran, öteleyen toplumsal vaziyet sağ olsun, biz “hassas” tayfa, biraz bile olsun hissetmekten korkar olduk. Ama bizim hislerimizin farkındalığı olmaması demek, kendi iç GPS’imizden kopmamız demek… Haliyle, bizim için neyin en iyisi olduğunu bilemememiz demek. Yaptığımız her seçimde bunun etkisi görülür; hangi yemeği yiyeceğimize, kuracağımız ilişkilere, hangi işte çalışmamız gerektiğine varana kadar. Aşırı hassas insanın hissetmekten başka seçeneği yoktur.
Vücudum, hislerim ve algılarım, ortalama bir Amerikalının yeme, ilaç kullanma, korku ağırlıklı medya/televizyon ile eğlenme alışkanlığına maruz kaldığında hayatımın her bir alanında dibe çöküyorum – sağlığım, ilişkilerim, mutluluğum etkileniyor.
Çevresindeki enerjiye karşı, hatta yediği şeylere karşı diğerlerine göre daha hassas olanlara dünyanın mevcut durumunun içinde bulunmak oldukça çetrefillidir. Ama aynı zamanda bu durum tam bir armağandır. Çünkü hiçbir faydası olmayan şeylere vücutları tepki gösterdiğinde bunun farkına varırlar; seneler sonra yapılan işin, zararlı beslenmenin yaratabileceği ciddi durumların önüne geçmiş olurlar.
Danışanlarım arasında aşırı hassas kategorisinde olan kişilerin tamamında gördüğüm kadarıyla, hepsi daha sağlıklı beslenmeye, eğlencenin daha pozitif yollarına başvurmaya ve çalıştıkları işle çevreye, bütüne faydalı olmaya yönelik bir güdüme sahip oluyorlar.
Hakikat aslında, aşırı hassas olmanın, aşırı evrimleşmiş demek olduğudur. Yani, kendini zayıf hissetmenin hiç gereği yok!
Empatlığın diğer bir adı: Durusezi
Durusezi, “berrak hissediş”tir ve empatlık olarak da bilinir. Durusezerler, hayatlarını başka şeylerden çok, neyin nasıl “hissettirdiğine” bakarak yaşarlar. Durusezer olan birisinin, çok hassas bir kalbi vardır. Başkalarının duygularını kendilerininmiş gibi almaya eğilimlidirler ve bu onlara çoğu zaman ağır gelebilir. Aşırı hassasiyetleri olabilir, herkese, arkadaşlara ve aile bireylerine destekçi görevini üstlenmek isterler.
Bu yüzden birçokları bu armağanı bir yük olarak görür ama tam anlamıyla uyumlandıklarında/armağanlarını doğru şekilde kullanabildiklerinde, bu Durugörüden de büyük bir güç hâlini alır.
Durusezi, bir insanın duygusal katmanlarını ve fiziksel rahatsızlıklarını fiziksel olarak, kalp çakramız ve sezgimiz vasıtasıyla hissedebildiğimiz anlamına gelir. Herhangi bir görü sözkonusu olmaz ama güçlü bir his ya da duygu oluşur. Bu, bir insanın kalp kırıklığına sempati duymaktan öte bir durumdur. Bazen bir insanın çevresinde olduğunda mutlu, üzgün, kızgın, rahat, acı dolu vs. olabilirsin, çünkü onun duygularını ve acılarını hissediyorsundur. Örnek verecek olursak; Başın ağrımaya başlayabilir ve onların da aslında başının ağrıdığını öğrenebilirsin. Ya da birisini düşündüğünde sebepsiz ağlamaya başlayabilirsin, çünkü o sırada o da ağlıyordur. Durusezerler, biir insanın hislerini ve fiziksel rahatsızlıklarını derinden sezer ve hissederler – hatta dışarıdan mutlu görünen insanın bile içindeki mutsuzluğu görebilirler.
Gelişmemiş ise:
Gelişmemiş bir Empat/Durusezerin yetileri:
1. İyi hissediyorken, bir insanla etkileşime girdiğinde veya o insanı düşündüğünde birdenbire yoktan yere berbat hissedebilirsin, çünkü o an o kişinin hissettiği şey odur.
2. Negatif bir insanın çevresinde veya kalabalık bir ortamda bulunduktan sonra enerjin tükenmiş hissedebilirsin. (Bu onların enerjilerine hassas oluşundan ve bilinçsizce kendindeki şifa enerjisini onlara yardım etmek için vermenden kaynaklanır.)
3. Fiziksel rahatsızlığı olan birini düşündüğünde ya da gördüğünde, mesela, grip olan veya başı ağrıyan birini gördüğünde, durusezer kabiliyetin onun durumunu sana anlatmak için senin üzerinde -sen hasta olmasan da-birdenbire ortaya çıkan baş ağrısı ve burun akıntısı olarak gösterebilir.
Gelişmemiş Empatlar başkalarının duygularını kendileri üzerlerine almaya eğilimlidir, bu da onların kalplerinde/duygularında baskı yaratır. Aşırı hassasiyetleri olabilir, herkese, arkadaşlara ve aile bireylerine danışmanlık görevi üstlenmek isterler. Bunu da sıklıkla kendi sağlıklarını harcayarak yaparlar. Bu ne kadar asil bir davranış olsa da, sağlıklı değildir ve kendi ruhsal gelişimine engel olabilir. Haliyle anlaşılması gereken, dengenin esas oluşudur. (Hem Terazi burcu hem Empat olmak nasıl bir şey hayal edebiliyor musunuz!) Başka insanların “şeylerini” toplamamayı öğrenmek bu işin anahtarıdır. Bunu her an, her yerde yapabilmek çok önemlidir. Bu süpermarkete girdiğinizde hoşunuza giden kız/erkek, telefonla konuştuğunu gördüğünüz birisi de olabilir. Gelişmiş bir Durusezer olmak için, kendi içinizde çok fazla içsel çalışma ve şifa çalışması yapmak gerekir, böylece başkalarına yardım etmek için yeterince güçlü olabilirsin.
Gelişmiş ise:
Gelişmiş Empatlar genellikle, Enerji Şifacıları ve Medyumlardır.
Empatlar, ayrıca rüyalarında ruhsal mesajlar almaya yatkındırlar ve rüyalarına müdahale etme konusunda kendilerini geliştirmeleri gerekir.
Bir Empat’ın gelişebilmesi için üç temel şey:
1. Kendini başkalarının enerjilerini toplamaktan nasıl koruyacağını öğren.(Sadece niyetle veya kendine yakın bulduğun, yardım edeceğine inandığın başka spiritüel yöntemlerle de yapabilirsin)
2. Üzerine topladığın enerjileri nasıl salacağını/üzerinden atacağını öğren.
3. Başkalarının enerjilerini üzerine topladığında bunu kendi enerjin sanmak yerine, başkasının olduğunufark et.
Bu tanrı vergisi armağanın işleyişi, fiziksel olarak bir insana ait düşünceleri ya da ruhtan gelen bir mesajı alman ve bunu hemen duygu ve hislere dönüştürmen şeklindedir. Durugörürler bu şeyi görüntüye çevirenlerdir; Duruişitirler bunu seslere ve kelimelere çevirenlerdir; Durubilirler ise bunu bilişe dönüştürenlerdir.
Durusezi demek, bir Ruhu veya Meleği görmekten ziyade, hissetmek demektir. Bu enerjilerin eril mi yoksa dişil mi olduklarını da sezebilir/hissedebilirsin ve göremesen bile tam olarak nasıl göründüklerini hissedebilirsin. Yani görmezsin ama kahverengi saçlarının, mavi gözlerinin olduğunu sezebilirsin. Ve bu hisler tam manasıyla doğrudur. Hislerine güvenmelisin. Bu güzel kabiliyet doğru şekilde geliştirildiğinde, çok güçlü bir Şifacı doğar.
Unutmamamız gereken şey, Empat olmanın bir yük, bir lanet olmadığı; bir armağan olduğudur. Değerli bir araçtır, kimliğinin bir parçasıdır ve bu armağan birçoklarına yardım etmeni sağlar.
Psişik bilgiyi duyguya çevirirken karşılaştığımız en ve tek büyük sorun, o duygunun kendimize ait olduğunu sanmamız, kendi duygularımızla karıştırmamızdır. Ya da başkasının enerjisini aldığımızın farkında olup, nasıl almayacağımızı/durduracağımızı anlayamamamızdır. Bu sebeple de, Duruseziyi birçoklarımız yük olarak algılar ve kurban rolüne bürünür. Ama düşüncelerimizin nasıl gerçeğimizi yarattığını unutmamamız gerek – eğer yük olduğuna inanırsanız, gerçekten yük olacaktır. Kendinizi başkalarının enerjisinden koruyamayacağınıza inanırsanız, koruyamayacaksınız. Ama bunun bir armağan ve güç olduğunun, güvende ve korunmuş olduğunuzun bilincinde olursanız da öyle olacaksınız..
YORUMLAR
Vücudum, hislerim ve algılarım, ortalama bir Amerikalının yeme, ilaç kullanma, korku ağırlıklı medya/televizyon ile eğlenme alışkanlığına maruz kaldığında hayatımın her bir alanında dibe çöküyorum – sağlığım, ilişkilerim, mutluluğum etkileniyor.
Amerikan örneği verdiğinize göre Amerikalı Jennifer Kass siz olmalısınız. Bu makaleyi yıllar önce okumuştum.Yazarı bayan sanıyordum. Yanılmışım. Yazı etkileyiciydi. Teşekkürler bay Jennıfer
Kavramsal Empati Yılmaz S
İnsanlar hata yapabilir bende elimdeki kütüphanemden paylaştım.
Sadece kaynak belirtmemişim.
Ama bizim araştırmacı gazeteci insanımız böyle....
https://empathayat.wordpress.com/2014/05/12/empat-i-mudafaa/
Yazar: Jennifer Kass
Çevirmen: Serkan Sai Önder
Kavramsal Empati Yılmaz S
Altına kaynakçayı göstermeyi unuttuğunuzda bizim akıllı insanımız bulur hemen.
Keşke unutmasaydık ama benim yerime büyük iş başarmışsınız ne güzel değil mi?...
Kaleminize sağlık...
1. Kendini başkalarının enerjilerini toplamaktan nasıl koruyacağını öğren.(Sadece niyetle veya kendine yakın bulduğun, yardım edeceğine inandığın başka spiritüel yöntemlerle de yapabilirsin)
2. Üzerine topladığın enerjileri nasıl salacağını/üzerinden atacağını öğren.
3. Başkalarının enerjilerini üzerine topladığında bunu kendi enerjin sanmak yerine, başkasının olduğunu fark et.
Yazının devamında bu üç maddeyi açabilir misiniz?
Kavramsal Empati Yılmaz S
Yani belli bir enerji odaklanmasıyla bir kağıt parçasını tutuşturabilirsin.
Ama bunun için sağlam bir cerebrovasküler (beyin-damarları)'nın sağlıklı olması gerekir.
Bu fizyolojik boyutu işin.
Bir de işin biyoenerjik yönünü ele alırsak;
İnsanoğlunun evrimsel süreçten günümüze bakıldığında bir zihinsel enerji ağı vardır.
Bu zihnin derinliklerindeki düşünceler ağının diğer insanlarla olan etkileşimleridir.
Empatinin temel yönü de bu etkileşim trafiğinde yatar.
Şöyle ki mesela siz ve ben karşılıklı etkileşim ağı içerisinde bulunmaktayız.
Bir an gelir ki sizin olası olumsuz enerjinizden benim kaçınmam gerekli.
O halde ya başka bir ortama oradaki elektriksel ağdan kaçacağım ya da kendimi koruma altına alıp olumsuz düşüncelerinizden en az yada hiç etkilenmemenin yolunu bulup koruyacağım kendimi.
Burası net yani.
Diğer durumsa üzerimde çokça baskılanmış olan enerjiyi ya dış dünyaya salacağım korunmak ve mental fizyolojimi bozmamak için düşünceler arası kapıyı kapatma uğraşına geçeceğim ki bu durum zor gibi.
Çünkü beyin (cerebrum) vücudun en çok enerji tüketen organı ve durmaksızın düşünce üretmekte üstüne yok.
Bizde beyin gibi bir organı hükmetme şansımızın çokça az olduğunu bildiğimizden ya enerjimizi konumlanıp başka frekanslara aktaracağız yani başka insanlara.
Gerçekten bu olası ki şimdi düşünce gücüyle çalışan bilgisayarların olduğu da bilinmekte.
Sanırım bunda da hem fikiriz.
Son olarak da düşünce ağının içerisinde kayboldun ve o enerji sana yansıdı.Bundan sonra yapılacak şeyse sana ait olmayan bu enerjiyi yani düşünce frekansını hemen düşünce biçiminde anlık oynama yaparak kendine ait olmadığını,bu etkileşimin yanlış olduğunu başka insanların ağına karşı direnç geliştirmenin akıllıca olduğunu benimsemiktir.
Biliyorum bu konu çok tipik ama ben klinikte beyin fizyolojisini eğitimlerde aldığımızdan buna da psikolojiyi eklediğinde bu paylaşımım çıktı.
Çok uç bir konu fakat ben de fazla normal birisi olmadığımdan paylaşmak istedim ....
HERFE
Empati, düşünce gücü, rüyalarda yönlendirme konusunda bazı şeyler okumuştum.
Fazla empatik olmak ruhsal olarak yoruyor kişiyi. Frekansı "sana ait değil" diye oynatma konusunu araştıracağım.
Öğretici bir yazı ve yorumdu, sağolun.
Kavramsal Empati Yılmaz S
Bu bilgiler olmadan daha kötüye gidebilirim.
Size nacizane tavsiyem rahat olun empati konusunda.
Bu konuda ne kadar zorlanırsanız hayatınızı cehenneme sokma riski yüksektir.
Ben bu zamana kadar hastalarıma daha iyi yaklaşmak için ilgilendim ama bizde insanız bizim de bitmek bilmeyen beynimiz var.
Bu işin sonu depresyona dair gidebilir ki ben yaşadım.
Yorumunuz için teşekkürlerimle...
HERFE
Hangi konuyu çok fazla irdelersek sonu depresyon zaten sanırım.
Kavramsal Empati Yılmaz S
Bir de buna hastalarla ilgilenmek eklendiğinde kaçınılmaz tedavi.
Depresyon ya da manik depresyon(bipolar) genelde aşırı hassas kişilerde karşımıza çıkar.Bipolarda ise zeka seviyesinin yüksekliğinden de söz edilebilir ki tarihteki çoğu ünlü bilim adamının hastalığı.
Ama ben eğer bu kazayı yapmasam empatim belki de bu seviyeye gelmeyecek belki de bu yolla şiirlerime hikaye bulamayacaktım.
İyi akşamlar ilginiz için....