- 240 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAHTE SANATLAR SENFONİSİ
SAHTE SANATLAR SENFONİSİ
Sanatı kısaca, insanoğlunun duygu, düşünce ve arzularının, söz, yazı, ses ve görsel olarak dışa vurma biçimi olarak ifade edebiliriz.
İnsan, sağlıklı bir hayat için çalışmış, süreç içinde duygu ve düşüncelerini ortaya koyduğu eserlerle ifade etmiş, eserlerine büyük emek harcamıştır. Bu duygu ve düşünceleri zamanın şartlarına göre geliştirerek büyük bir estetik ortaya koyarak bir önceki eserlerden esinlenme, geliştirme ve aşma çabaları gelişmiştir. Elindeki mevcut bütün malzemeleri kullanmış ve ona şekil vermiştir. Mağaralardaki bir çizgi, taş veya metale yontulmuş değişik canlı ve cansız figürler bize bir şeyler anlatmaya çalışmış, eskiye dair medeniyet ve sanat anlayışını göstermiştir. Hayretler içinde izlediğimiz bu eserler karşısında saygıda kusur edemeyiz.
Bu günkü sanat anlayışımız ve ortaya koyduğumuz sanat eserleriyle eskiyi karşılaştıracak olursak; geçmişe dair ortaya çıkan yazı, çizi, taş ve metal eserlere baktığımızda o ilkel şartlarda ortaya konulan eserlerin estetiği, sağlamlığı, kalıcılığı tartışılmaz. Daha bundan yüz yüz elli yıl önceye kadar ortaya konulan sanat eserlerinde aynı sağlamlığı, kalıcılığı ve estetiği görmek mümkün. Bu gün, teknolojinin hızla geliştiği, araç ve gereçlerin işleri kolaylaştırdığı bu zamanda ortaya konulan eserlerin sağlamlığı, kalıcılığı ve estetiği tartışılır haldedir. Bütün alet ve edevatların imalatı, her iş ve işlem bu teknolojik aletlere teslim edilmiş, insan iş gücü azalmış, tembellik artmış, gönül sıcaklığı ve estetik anlayışı bu sanat eserlerine sirayet edememiştir.
Son devirde yapılan inşaatlara bakınız. Dış görünüş itibarıyla eskiyi taklitten öteye gidilememiş. Yapı tekniği bakımından taklit, dışarıdan taş görünümlü sahte, kimyasal malzemelerle ortaya konulmuş beton sütunlar, dışına kaplanmış süslü dekorasyonlar… İşçilik yok… İşlemeler ve dekorlar ruhsuz ve sahte… Taş işçiliği, el emeği, göz nuru yok… Alın teri yok bu sanatlarda, çekiç izine rastlayamazsınız. Zamanın oluşturduğu çeviklik, sağlamlık yok… Binaların içindeki süslerimiz, eşyalarımız da sahte sanat eserleriyle dolu. Tek kalemde oluşturulmuş, fabrikasyon eşyalar… Gelinlik kızlarımızın el işlemeleri, dantelleri, çemberleri, yatak- yastık örtüleri, halıları kilimleri yok artık. Asırlara hükmeden halılarımız, halı tezgâhlarımız fabrikaların kimyasal kokularında ve makinaların metal çıkrıkları altında eriyip kaybolmuş… Mobilyalarımız, mutfak eşyalarımız, elektronik aletlerimiz kanserojen maddeler olarak ifade ediliyor ve sağlığımızı tehdit ediyor. Bütün bu eşyalardaki sağlamlık ömrü üç, beş, yedi, taş patlasın on yıl… Ondan sonrası çöplük... Evlerimizde, sokaklarımızda süs amacıyla kullandığımız çiçekler, hayvan figürleri sahte… Kimi plastik, kimi metallerden oluşturulmuş fabrikasyon eşyalar, ruhsuz bedenler, maddeler… Günümüzde hastalıkların pek çoğu tembellikten kaynaklandığını düşünüyorum. Modern çağın en büyük sıkıntılarından biri: Her şeyin yapay, fabrikasyon olması… İnsan, az emekle çok hizmet almak için bu çalışmalara girmiştir. Yapılan icatların hepsi insan emeğinin azalması, yani insanın rahatı üzerine kurulmuş, bu da insanlığı tembelleştirmiştir.
Bu konular aslında birer sosyolojik araştırma konuları olup makaleler yazılabileceğini, yazılması gerektiğini düşünüyorum. Yerel bir gazete köşesinde bu konuların irdelenmesi bir sonuç vermeyecektir ama belki birilerinin gözüne takılır ve bu konularda araştırma yapılabilir. Bunu yapacak olanlar da üniversitelerdeki bilim insanlarıdır… Üzülerek ifade etmek isterim ki üniversitelerimizdeki bilim insanlarımızın da çoğu sahte. Bilinenlerin derlenmesiyle elde edilmiş doktora tezleriyle bilim insanı olanlardan başka ne bekleyebiliriz ki. Bu sözlerle bilim insanlarımızı aşağılamak değil amacım, sistemin kendini eleştirmek.
Her işimizde bir sahtelik, sahtecilik var. Son devrin hastalığı olsa gerek. Sahtecilikten kurtulup özümüze ve gerçekliğe döndüğümüz gün pek çok sorunumuzu da halletmiş oluruz evvel Allah… 22.12.2019
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.