- 433 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
The Animals 6. Bölüm
5. Bölüm
Reli eve vardığında, Rennis onu hazır bir şekilde beklemedeydi. Eşi, Reli’nin bir delilik yapmasından çok korkuyordu. Kendisini öldürebilirdi. Bunu onun gözlerinde görebiliyordu. Bundan dolayı onu bir an evvel kliniğe götürmek istiyordu.
‘Reli hayatım nerelerdeydin?’
Rennis evin dış kapısında veranda da duruyordu. Belli etmese de o da yıpranmıştı. Şimdilik elinden geldiğince güçlü kalmaya çalışıyordu.
‘Eski bir dostumu görmeye gittim. Onunla konuşmam gerekiyordu. Hastalığımla ilgili.’
Rennis ‘Bu kaplumbağa neler çeviriyor?’ gibisinden düşünceler içerisine daldı. ‘Bana ne konuda görüştüğünü anlatmayacağın için sormuyorum ama olur da anlatırsan merakla dinleyeceğimden emin olabilirsin.’
‘Meraklanma hayatım bir hafta sonra neler olup bittiğini tüm ayrıntılarıyla anlatabilirim. Belli mi olur belki de anlatmayabilirim.’ Reli değişen yüz ifadeleriyle etrafına gülücükler saçıyordu. Klinikte üç gün kalacak olmasına karşın eşine yalan söylemişti. Kafasındaki planı gerçekleştirmesi gerekiyordu. Gün be gün bir insana dönüşüyordu. Elinden gelen tek şey çaresizce beklemekti. Bu aptal testlerin de bir işe yaramayacağından emindi.
Rennis üzerine alınmamayı tercih etti. Eninde sonunda gerçeği öğreneceğini biliyordu. Tek ümit ettiği şey kötü bir hastalıkla karşılaşmamaktı. Bu durumda gerçekten yıkılırdı.
‘Hayatım.’ Dedi Reli. ‘Çok oluyor biliyorum ama bir yere daha uğramam lazım. Çok kısa bir iş. Kliniğe en fazla bir iki saat geç gideriz. Doktoru arar durumdan bahsederim.’
‘Offff! Tamam. Öyle olsun. Lütfen uğrayacağımız son yer olsun hayatım olur mu?’
Reli uzun zaman sonra biraz keyiflenmişti. Uğrayacağı kişi iş yerinden köpek arkadaşı Lupus Husky’di. Emekli olurken ona da yüz vermemişti. Bir veda etmeden öylece çıkıp gitmişti. Şimdi düşününce Lupus’un buna aldırmayacağını umut ediyordu. Sonuç olarak o sadık bir dostuydu. Böyle şeyleri takması gerekmezdi.
Arabaya bindiklerinde Reli aceleyle eski iş yerinin yolunu tutmuştu. Acele etmesi gerekiyordu çünkü Husky’i öğlen arasında Adalet Sarayının etrafını gezintiye çıkardı. Her gün yaptığı bir ritüeldi bu.
Arabayı gelişi güzel yolun kenarına park etti. Eşinden arabada beklemesini istedi. Hemen geleceğini belirtti. Sadece on dakika.
Reli, hızlı adımlarla kafasında bir şapka ve sırtındaki aptal kaplumbağa kostümüyle Lupus Husky’i beklemeye başladı. Binanın etrafındaki turu on dakikada bitirebileceğini hesapladı. ‘En kötü ihtimalle buradan yeni geçmiş olsa on dakika sonra burada olurdu. Beş on dakikada konuşma yaparsak. En fazla yarım saate buradaki işim bitmiş olacak.’ Umarım istediğim bilgileri alabilirim. Bu düşünceler içerisindeyken Lupus göründü. Asil bir hayvandı. Daha Reli’yi görür görmez koşarak yanına geldi.
‘Merhaba eski dostum heh heh heh.’ Hızlı nefes alıp verdiği için istemsizce heh heh heh sesini çıkarıyordu.
‘Lupus seni gördüğüme sevindim. Emekli olurken kimseyle görüşmek istemedim. Çok üzgünüm. Öylece çekip gitmem büyük kabalıktı doğrusu.’
‘Önemli değil. Seni sevdiğimi biliyorsun. Sen farklısın dostum. Sana yardım edebilirim. Benden bir şey isteyeceğini biliyorum. Biz köpekleri bilirsin kokundan bunu alabiliyorum. Heh heh heh’
‘Senin için küçük bir yardım olacak. Bana Kaz İras Lindovs’un gittiği, gidebileceği, geçebileceği göç yolları lazım.’
‘Sen gittikten sonra bir şeylerin ters gittiğinden şüphelendim. Konuyu biraz eşeledim. İstediğin bilgileri verebilirim.’
Reli ne diyeceğini şaşırmıştı. Bir hayvandan iyilik görmek…
O sırada Yazar Tytoni Chordata’nın hayvan davranışları üzerine yazdıkları geldi aklına. Hayvanlar kendi çıkarlarını topluluklarının çıkarlarına değişirlerdi. Bu durumda topluluğun hepsinin zarar görmesi çıkarını koruyan hayvan için herhangi bir önem arz etmiyordu. Diğer taraftan topluluğun gördüğü zararın bir domino etkisiyle kendisine dönebileceği düşüncesi hiçbir şekilde hayvanlarda kabul görmüyordu.
Bu bakımdan köpek dostunun iyiliğini mecburen sorguluyordu.
Düşünceli bir sessizliğin ardından Lupus ekledi;
‘Herkesi şoka sokan kararı verdiğin günü hatırlıyor musun?’
Reli aşağı yukarı inen baş hareketiyle onu onayladı. ‘Şimdi düşününce…’
‘Hırr Yanlış yaptın Reli Hermanni. Hem de büyük bir yanlış.’ Lupus’un sesi bir anda hırıltıyla karışık çıkmıştı. Sonra oyun oynamak isteyen bir tavırla patilerini Reli’nin omuzuna koydu.
‘Sana şanslı olduğunu söyleyebilirim Reli. Çünkü bu ilginç hayvanlar heh heh he Animapolis’in dışında Longeurbs’da bir mola daha vermiş durumdalar. Bana öyle bakma dostum. Heh heh he. Longeurbs’da kalmak için yasa gereği izin çıkarmaları gerekiyor.’
Patilerini tekrar yere indirdi ve kuyruğu dik bir şekilde kendi ekseni etrafında döndü.
‘Ve sen de bu izin bizim kendi veri tabanımıza otomatik olarak düştüğü için, bu izni görebildin.’
Reli kafasının bu aralar hiç durmadan çalışan kısmından kaba taslak bir hesaplama yapıyordu. Longeurbs şehrine gitmeye ve o kör kazın karşısına çıkmaya kararlıydı.Gidişim gelişim, orada geçireceğim vakit… Evet, üç gün klinikte yatış ve kalan dört günümü bu işe ayırırsam. ‘Oldu bu iş diye haykırdı. Ama bana daha fazla bilgi lazım sevgili dostum.
Longeurbs kocaman bir şehir.’
Lupus Husky hızlı nefes alışverirken ‘Seninle heh gelebilirim. İyi iz sürdüğümü söylememe gerek yok. O kaz sürüsünü kolayca buluruz. ‘ Heh heh heh
Reli gülümsüyordu. İras Lindovs’u ilk defa bu kadar kesin bir şekilde bulabileceğine inanmıştı. Reli Hermanni sana gününü gösterecek. Yediğin boku temizleyeceksin. Aklının başka bir zaman diliminde ise başka bir düşünce beliriyordu. O pisliğe biraz para verip laneti bitirebilirsin. Bundan sonra göç ederken dinlenecekleri şehirlerde kalabilmeleri için izin kağıtlarını çıkarmalarına yardım edebilirsin.
Her ne olursa olsun onu bulmak ve yüzleşmek istiyordu. Verdiği adil kararı anlamamasını anlayışla karşıyordu Reli. Adil bir karar için bana çektirdiklerin hiç adil değil diye haykırmak istiyordu. Gerçeği göstermek istiyordu. Diğer taraftan, İras Lindovs’tan af dilemek istiyordu. Verdiği karardan dolayı pişman olduğunu haykırmak istiyordu. Yeter ki şu laneti üzerinden alsın ve eski bedenine kavuştursun. Bunu da yapmazsa onu kesinlikle öldürürüm. Hem de tatmadığı kadar acı çektirerek yaparım.
Reli saate baktığında çoktandır on dakikayı doldurduğunu gördü. Lupus Husky’den sonra görüşmek üzere ayrıldı. Onun yaptığı iyiliğin karşılığını mutlaka alacağını biliyordu. Her ne kadar sadık bir dostta olsa para olmadan, menfaate dayanmadan hayvanlar aleminde işler yürümüyordu.
Doğruca yolun kenarına park ettiği aracına gitti. Artık kliniğe gitme vakti gelmişti. Aklının derin odalarında başka başka fikirler canlanıp duruyordu. Bu defa klinikte yatacağı ilk gece kaçmanın planlarını yapıyordu. Doktor Raja’yı da ayarlayacaktı. Kendisini yemeyi düşündüğü için onu tehdit edecekti. Bir doktor da olsa bir hakimi yemeyi düşünmesi Doktor Raja Reprilyano’yu hapse tıktırmaya yeterdi.
Reli, aracın yanına koşar adım geldiğinde Rennis araç içerisinde oturmaktan sıkıldığı için dışarı çıkmıştı. ‘İyi gelebildin.’ Diye çıkıştı. ‘Ne yaptınız bari dünyayı kurtara bildiniz mi?’
‘Kurtardık hayatım, kurtardık. Hadi arabaya geçelim. Gitmemiz gereken bir klinik var.’
Direksiyona geçtiğinde Hayvan tabiatını düşünmeye başladı Reli. Verdiği kararın ve verdiği karardan dolayı uğradığı lanetin kesinlikle doğru ya da kesinlikle yanlış olduğuna bir türlü karar veremiyordu. Hayvanlar aleminin kendine has bir yapısı vardı. Bu yapıya sığmaması kesinlikle doğru ya da kesinlikle yanlış sayılamazdı.
‘Belki de adalet çarkı ilk kez doğru işliyor.’ Diyerek, eşinin şaşkın bakışları arasında önündeki aracı solluyordu.
Sonunda Doktor Raja’nın kliniğine yatmıştı. Doktor ve asistanı metabolizma testlerine başlamışlardı. Son günlerde çok fazla ikilem içerisinde kalmıştı Reli. Bu ikilemlerden biri Doktoru tehdit edip klinikten erkenden kaçmak ve o lanet olası kazın peşine düşmekti. Ama bundan vazgeçmişti.
Belki de kliniğe yatmasında oğlu Repi’nin ve eşinin etkisi olmuştu. Onları düşünmesi gerekiyordu. Yapacağı yanlış bir şey onların hayatının alt üst olmasına sebep olabilirdi. Bunu onlara yapamazdı.
Kendisini bir idam mahkûmu gibi gördüğü düşüncesi de artık değişmişti. O, artık Animapolis şehrine yeni getirilmiş bir canlı deneği gibi hissediyordu kendisini. İçirilen iğrenç tattaki ilaçlar, sayısız iğneler, röntgenler, MR’lar her şey bu deneğin keşfi içindi.
Doktor Raja’nın kliniğinde ikinci günün sabahında kendisini ağzı maskeli, eli beyaz eldivenli doktorların insafına bırakmışken artık iyice bir insana dönüştüğünü görebiliyordu. Kaburga kemikleri toparlanmış ve bedeninin üst kısmını güvenceye almıştı. Ayakları iyice uzamış ve kendisini dik bir konumda tutabilecek kadar güçlenmişti. Sırtı iyice toparlanmış ve kabuktan kalan izler iyice yok olmuştu. Hıçkırıklara gömülerek ağlayabilirdi şimdi ama kendisini tutuyordu. Kliniğe yatmadan önce düşündüğü şeyler beliriyordu aklında. ’Onu yavaş yavaş öldüreceğim. Hem de hayatı boyunca tatmadığı kadar acı çektirerek.’
Klinikte yatışının ikinci günüydü. Artık bir insandan farksızdı. Tamamen değişmiş ve insan gibi görünüyordu.
Bayan Rennis ve Repi ona iyi hissetmesi için çiçek göndermişlerdi. ‘Seni çok seviyoruz. Yakında görüşürüz…’ Repi ve Rennis’ten yazılıydı. Reli çiçekleri alınca o içinde tuttuğu ağlama nöbetini sonunda geçirmişti. Aldırış etmeden ağladı.
Üçüncü gün doktorlar uzayan boyuna ve değişen bedenine uygun bir şeyler uydurmak için bir terziye göz kararı bir tişört ve pantolon diktirmişlerdi. Çünkü Reli artık hastanede bulunan hasta önlüğüne sığmıyordu. Reli kendisi için özel olarak dikilen i bu giysiler içerisinde huzursuz hissetse de genel manada daha iyiydi. Hastaneye ait kıyafetlerden kurtulmak hoş bir duyguydu. Her ne olursa olsun o kıyafetler içerisinde her hayvan kendisini kötü hissederdi.
Doktorlar Reli’nin durumunu tam olarak adlandıramıyordu. Bir tanı koymakta zorlanıyorlardı. Daha önce böyle bir vaka görmedikleri için bir iki olasılık üzerinde duruyorlardı. Bir de kendilerince buldukları bir ruhsal bozukluk vardı. İsmini Humantropi koymuşlardı. Bir hayvanın kendisini insan sandığı ruhsal ve fiziksel bozukluk olarak açıklamayı düşünüyorlardı.
Son olarak Raja Reprilyanu ‘Senins hastalığına teşhiss koymaks bizi çoks yoruyors. Bana kalırsa kendisi ilkels birs insans sanıyorsuns. Açıklayamadığımızs birs şekilde vücuduns buna olumlu tepki veriyors. Bizs buna, bu hastalığa Humantropi adnı verdiks.’
Doktor Raja kendilerince isimlendirdikleri bu hastalığı, Humantropi’yi anlatırken daha önceki muayenelerde doktorun gözlerinde gördüğü avcı bakışını yakalamıştı yine. Reli, bu hastalık sayesinde kendilerini tıp dünyasının tarihine geçireceklerini anlamıştı.
Doktor Raja sonunda asıl şeyi itiraf etti; klinikte uzunca bir süre kalmasını istiyordu. Gerçekten tıbben neyinin olduğunu görmeleri için bu gerekliymiş.
Reli herş şey için teşekkür ettiği konuşmasını kapıya yönelerek devam ettirme niyetindeydi. Fakat Doktor Raja’nın öyle bir niyeti yoktu. Yardımcılarının Reli’nin koluna girmesi ile Reli Hareket edemez hale geldi.
‘Bak doktor seni uyarıyorm. İki kere beni bir av olarak gördün. Bu durumu asla soun etmedim. Ama beni alı koyarsan senin içeri tıkılman ve doktorluğunun elinden alınması için gereken her şeyi yaparım. Hala adalet sarayında sözümü dinleyecek sadık hakim tanıdıklarım var. Beni buna zorlama.’
Reli’nin beklenmedik tepkisi Doktor Raja Reprilyano’ya geri adım attırdı. ‘Bırakıns onu. Dostça uyarılarmızı
dinlemeyeceğins içins seni tutmaks istedims. Buradans ayrılmans birs çözüms olmayacaks.’
‘Buna ben karar verebilirim.’ diye bağırdı Reli.
‘Şu anda kendini iyi hissediyors olmans hasta olmadığıns anlamına gelmezs. Seni ikazs ediyorums. Şimdiki dönüşümünüzs belki de başka birs dönüşümle devams edeceks. Vücudunuzs bunu kaldırmayacaks. Ve en sonunda öleceksinizs.’
Reli uzun zamandır pipo içmediği için de çok gergindi. Kliniğe yatmadan önce iç çamaşırlarının içerisine hazır vaziyette en sevdiği piposunu koymuştu. Şimdi tam zamanı diye geçirdi içinden. Doğruca çantasına doğru yürüdü ve piposunu zulasından çıkardı.
‘Şimdi biriniz bana bir iyilik yapmak istiyorsa bana ateş bulsun.’
Asistanlardan biri beyaz önlüğünün sol cebinde taşıdığı çakmağı Reli’ye uzattı. Reli çakmağı kaptığı gibi bu defa hızlı nefeslerle piposunu çekmeye başladı.
Kalın dumanı başını yukarıya kaldırarak üfledi. ‘Siz burada tuttuğunuz her dakika beni zaten zihinsel olarak öldürüyorsunuz. Görmüyor musunuz benim durumumun bir örneği yok. Saçma bir karar almadığımdan emin olun ve bana bir daha zorluk çıkarmayın.’
Doktor Raja Reprilyano konuşmaya başladı. ‘Sizi nasıls ikna edebiliris?’
‘İkna edilecek bir halim kalmadı benim. Neyim var öğrenmem lazım.’ Doktorun yılan gözlerinin içine bakarak ‘Doğada yaşayan ilkel insanların yılanları avladığını öğrendim.’
Doktor Raja yutkunarak geri çekildi. Korktuğunu belli etmemek için epeyce direndi. Ama insanlara dair bazı korkunç şeyleri o da duymuştu.
Şimdi avını köşeye sıkıştırmış bir avcı gibi hissediyordu kendini. ‘Ve sakın ola eşime ya da oğluma buradan kaçıp gittiğimi bildirmeyin. Tedaviye olumlu cevap verdiğimden bahsedin. Beni görmek isterseler kabul etmeyin. Israr ederseler benim onları görmek istemediğimi söyleyin. Anlaşıldı mı?’
Doktor ve diğer çalışanlar hep bir ağızdan ‘Evet’ diye cevapladılar.
Eve dönerken kimseye aldırış etmeden bir tütün satan bir dükkânın önünde durarak nefaseti güzel bir tütün aldı.
Piposunu temizledikten sonra tütünü pipoya doldurdu. Şu an herkese yabancıydı. Animapolis’in canavarıydı.
Piposundan derin derin nefesler aldı ve bir gözü kör olan kazı nasıl bulacağının planlarını detaylandırmaya başladı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.