- 408 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SALATALIK
Ucuzluk sloganlarıyla açılan iktidarın halkı mahkum ettiği, mahalle bakkallarımızın ipini çeken malum marketler zincirlerinden birindeyim. Dışarısı sıcak mı sıcak, içerisi de pek serin değil. klimalar, dondurucuların yarısı kapalı. İlk uğrağım sebze reyonundayım. Salatalık bir tarafta 25.00 tl. diğer tarafta 10.00 tl. Ne kadar da olsa can çekiyor, ev de çocuklar salata aldın mı baba diyor. Yanımda bir bayan ikimizde sebze, meyve fiyatlarına bakıyoruz. Uzaya gidiyoruz diyorlar ya uzaya ilk önce fiyatlar gitmiş.
Muhtemelen evde oturan çalışmayan bir hanımefendi, başındaki örtüyü gözlerine kadar indirdi. Ağzındaki maskeyi biraz daha yukarı çekti, tanınmak istemiyordu. Market arabasında son anda yakaladığı muhtemelen bir haftalık eski fiyat un ve şeker vardı, iki de yeni zamlanan ekmek. Rahat hareket etsin diye yavaşça yanından uzaklaştım. Şeker reyonuna doğru yürüdüm ama bir gözüm onda. 10.00 tl.lik salataları karıştırıyor, bazılarını ayırıyordu. Başladı ayırdığı salataların çürüklerini kırmaya. Allah Allah dedim. Ne yapıyor ki Daha çok dikkatimi çekti. Kırdıkları salatalıkların çürüklerini bir kenarına ayırdıktan sonra, bir türlü açmayı beceremediğimiz o çok ince naylon poşetleri kısa bir uğraş sonunda açarak, kırdığı salatalıkların sağlam kısmını içine attı. İçimden dedim düştü mü salatalığın fiyatı 5 tl.ye. Sonra uzun uzun düşündükten sonra bir poşet daha açtı. Benim daha önce gördüğüm tahta gibi sert dediğim en ucuz domatesten iki tane de onun içine attı. Sessizce kasaya doğru yürüdü.
Hanımın günlük talimatı üzerine bende her akşam iş dönüşü marketleri dolaşıyorum. Emir, eski fiyat ne bulduysan al’’ Ben hala şekerin başındaydım 5 kğ Soyku marka şeker 69.00 tl olmuş, yanında iki tane kalan Kar marka 5.kğ. toz şeker 49.00 tl. Yalan değilse pancar şekeri diyor. Hemen attım onu market arabasına, İkinci ucuz şekeri de parası olan ikinci şanslıya bıraktım. Aha... küp şeker hala 10.00 tl, misafir için bulunsun. onu da attım arabaya, bir de yarım ekmeğin içine loru koyup tost yaptıktan sonra tostu yerken içtiğimiz çok sevdiğimiz iğde marka gazozdan da aldım mı bu günlük market görevim bitmiş olacak.
Meşrubatların yanına gelince fiyatları değiştiren, o zamları yapan asgari ücretle çalışan, mülakat mağduru öğretmen adayı kız ’’ Geç kaldın abi’’ dedi. Senin gazoz... (Her gün uğradığım için beni tanıyordu) Ben de ona takılıyordu ’’Yakaladım seni yine, zam yapıyon di mi?
" Güldü gık bile diyemedi. Eğildim ’’kız yarın hangilerine zam yapacan kopya ver bari?"
Neyse uzatmayayım yürüdüm meşrubat reyonuna.
İğde marka gazozun fiyatına bakınca şok oldum, inanamadım. Son aylarda 8.00 liradan başlayan uzay yolculuğu 19.00 liraya yol almış. Bir elim arabamda bir elim gazozun yakasında, bir yanım al diyor, bir yanım alma. Biliyorum ki yarın onu da bu fiyattan bulamayacağım. Elimi değil canımı yakmıştı bu kez yenik düştüm, gazozu yerine bıraktım. Malum şekerin yanına çay da ister çaylara baktım 2 kilosu 25.00.tl.den 45.00 Tl.ye kadar uzanıyor. Alıştık ya her zaman koy kurun keriz marka çayına, Bir de öbür çaylara bakayım dedim. Çay içerken şekeri kesince zaten zevk almaz oldum çaydan, kahvaltılarda imamın abdest suyu gibi çayda fena olmuyormuş hani. Bu kez 2 kğ.’ı 25 tl olan TERK marka çaya yöneldim. Ne çıkarsa bahtıma dedim.
Raflar arasında gezmeye devam ediyorum. Bir an arabam sarsıldı tak diye bir ses. Benim arabam sağ taraftan darbe yemişti. Bir de baktım bizim ak kızıl saçlı bizim teyze diyorum ya, belki benden küçüktür. Artık onunla market arkadaşı olmuştuk. ’’İyi günler efendim" dedim. "İyi günler bey efendi"
Market arabaları elimizde reyonlar arasında tıkır mıkır dolaşıyor bazen yarışıyoruz. Takılayım dedim. "Teyze lafı ağzımdan çıkmadan hemen yuttum, hanımefendi, "bizim arabalar benzin hiç yakmıyor ne güzel dolaşıyoruz hem de bedava"
Esprimi taş gibi lafla tıkamaz mı ağzıma.
’’Kasa da görürsün sen kaç para yaktığını" Sustum kaldım, ne diyebilirdim ki, gülüyor gibi yaptım.
Biraz sonra yürüdüm kasaya. Önümde bizim teyze, giyim tarzından okumuş birine benziyordu ama sormamıştım bir türlü nesin, kimsin nesin diye. Kasiyer kız,
"Teyze dokunmatik var mı?
"Okunmatik mi kızım?
"Zaten her gün canımıza okuyorlar be kızım onun otomatiği de mi çıktı?" Kasiyer kızın gün boyu asık suratının belki ilk gülüşüydü bugün.
Kasiyer kız fişi kasadan çıkarıp eline tutuşturunca, teyze fişe bakıyor aldığının fiyatını kontrol ediyor, ayniyse bez çantasının içine atıyordu. Sabrım taştı.
"Hanımefendi biraz çabuk olabilir miyiz, daha başka markete gideceğim de."
" Bey efendi para kaybetmemekte para kazanmaktır bunu unutma. Bunlarında başımızdakiler gibi kıçı başı oynuyor, kasiyeri gösterip bu çocukları suçlamıyorum, koskoca markette iki kişi, taşı, yerleştir, etiket değiştir, canları çıkıyor. Fiyatlar bazı mallar burada ayrı, raflarda ayrı. Bu ne deyince "aaa değiştirmeyi unutmuşuz" diyorlar. Ben bu masum fareleri çok yakaladım." bez torbasına son aldığını da koyunca,
" Hadi iyi günler" deyip zorlukla açabildiği market kapısından uzaklaşıp gitti.
Huylandım ya, ben de ödeme yaptıktan sonra marketten çıkmadan fişi kenarda kontrol ettim. hesap doğruydu. Eve gelince hanım kapıyı açtı, iki sene önce işten kovulmuş artık ev kadınıydı. Dede, anneanne, babaannede rahatlamıştı artık. Artık torunları özleyince, sevmeye geliyorlardı.
Ev son aylarda leş gibi çocuk çişi ve boku kokuyordu. ’’Havalar ısındı ya halıları kaldırdım" dedi hanım. Küçük oğlan altı cıbıldak dolaşıyordu artık ortalıkta, lazımlıkta salonun baş köşesinde. Epeydir çocuk bezi kullanmıyorum, bu da tuvaletini öğrendi mi bütçemiz iyice rahatlayacak derken kapı önünde bir tıkırtı duydu. Hırsız olabilirdi. " "Niyazi kapıya bak bu günlerde hırsızlar ulu orta ev soyuyor. Endişeyle hemen kapıya yöneldim, önce delikten baktım, kapının yanında birileri vardı. Kapıyı yavaşça araladım, Kapı emniyet zinciri hale kilitliydi. Kapı aralığından yan tarafta elektrik panosunun kenarına faturayı sıkıştırmaya çalışan eli yüzü düzgün, sanırım üniversite mezunu bir genci gördü. Elektrik sayacının kapağını kapattıktan sonra " Elektrik faturası abi" çekti aldı oradan uzattı ona. Faturayı elime alıp bakınca,
"Yandık, yandık Şaziye yandık, Elektrik faturası”
"Niyazi ben sana demedim mi? hırsızlar ulu orta ev soyuyor diye"
"Faturaya ben bakamayacağım sen bak"
"Biliyon ben, daha doğalgaz fatura şokunu atlatamadım"
"
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.