- 775 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
NAMAZ VE ORUÇ VAKİTLERİNDE TEMKİN(İHTİYATLI DAVRANMA) MESELESİ- NAMAZ VE ORUÇLARIMIZ GÜME GİTMESİN!!
AMAN TEMKİNE DİKKAT...!
Temkinli olmak her yerde ve her şeyde güzeldir...!Ramazan’ı şerif de namaz ve oruç rehberiniz Fazilet takvimi veya Türkiye Gazetesi takvimi ya da imsakiyesi değilse, temkin vakti olmiyan takvimlere göre yer içer namaz kilarsaniz ne olur?
İbadetlerde farz olan vaktin başına ve sonuna Riayet edilmediğinden farzlardan(şartlardan) biri eksik olan ibadetler kabul olunmaz!Nasıl mı?Şöyle: namaz vakti girmeden beş dk önce okunan ezanla bir, hemen namaza durursaniz, namazın 12 farzından biri eksik olduğundan o namaz makbul değildir!
Oruçta ise imsak vakti ile ezan arasındaki 18 dk.olan temkin vakti İçerisinde ezan okununcaya kadar yerseniz içerseniz, yine iftarda ezanla bir yemeğe içmeye hemen başlarsanız, suç benim değil ezanı erken veya geç okuyanın olur derseniz yine boşuna aç ve susuz kalmış oluyorsunuz!
Oruç demek tutmak ve sabır etmek demekse 18 dk.erken kesip, 3 dk sonra iftar edeceksiniz ve oruclariniz makbul olacaktır.Buna dikkat eden rikkat sahibi uyanık uydum kalabalığa demiyen kılı kırk yaran hassas müslümanlara selam olsun...!
Allah ibadetlerin şartlarını rukunlarini vacip sünnet ve mustehablarini bilen öğrenen bilinçli ibadet eden kullarından eylesin,Ramazan’ı şerif ayımız mübarek olsun hayır ve bereketlere barış ve mutluluklara sebeb olması dileklerimle, hayırlı Ramazanlar dilerim...
Vakit, en büyük hazinedir. Bu hazine akıllıca harcanmalıdır. Ancak o zaman istenilen maksada ulaşılabilir.
İslam’ın vakte bakışı; hem geçmişi, hem anı, hem de geleceği içine alan bir bakıştır. Elbette maziye bakmak gerekir. Mazi, ibretler deposudur; ders alınması gereken olaylarla doludur.
Bir Müslüman geçmişe bakarak ders çıkarmalı, istikbale bakıp hazırlıklar yapmalı ve yaşadığı ana özel bir ihtimam göstermelidir. Anı yaşamak elindeyken bunu iş ve ibadet için fırsat bilmeli, değerli bir nimet olan vaktini heba etmemelidir.
İslam’ın esasları olan farzlar, vacipler, sünnetler ve diğer usuller, vakte gereken ehemmiyeti verir ve her anın kıymetine dikkat çeker. Hazret-i Allah, gece ve gündüzün peş peşe gelmesini, güneşin ve yıldızların akıp gitmesini, kâinatın durmadan dönmesini, mevsimlerin oluşmasını akl-ı selim için bir ibret olarak yaratmıştır.
Şu âyet-i kerîme bunu ifade eder; “Ve O, iyice düşünüp ibret almak arzusunda bulunan kimseler veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü, birbiri ardınca getirendir.” (Furkan suresi, 62. Ayet)
Müslüman, dinî ibadetleri ve dünyevî vazifeleri için ayıracağı zamanı çok iyi ayarlamalıdır. Ki dinî bir ibadetin yerini dünyevî bir şey almasın. Bunun için takvimler oluşturulmuş, vakit hesaplamaları detaylı bir şekilde yapılmıştır.
Fazilet Takvimi’nin vakitleri temkinlidir .Namaz vakitlerinde temkin olmazsa olmazdır. Fazilet Takvimi, İslam âlimlerinin ittifak ettiği üzere; namaz vakitlerini temkinli olarak belirtir.
Haliyle imsak ile sabah arasındaki 20 dakikalık temkine uyar. Temkin için hiçbir zaman, şu kadarı gerekli ve az gerekli dememek; Fazilet Takvimi’nin de izah ettiği şekilde tam saatine uymak gerekir. Saatlerce tutulan oruç için, 20 dakika çok görülmemelidir.
Allâhü Teâlâ, Müslümanlara belirli vakitlerde, belirli ibadetleri farz kılmıştır. Bunlardan en mühimi, dinimizin direği olan namazdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de namaz vakitlerini ve bu vakitlerin alametlerini beyan buyurmuşlardır. Bu vakitlerin hangi astronomik değere mukâbil olduğunu ise Ehl-i Sünnet âlimleri tespit etmişlerdir.
Asırlardan beri tecrübe ile üzerinde ittifak edilen esaslara göre vakitler hesaplanır. Ve her devirde, İslam âleminin takvimlerinde bu esaslar kullanılmıştır. 1983 yılına kadar bütün takvimler bu usul üzere hesaplanmıştır.
Ancak 1983 yılından itibaren Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun almış olduğu kararla vakitler değiştirilmiştir. Bu değişiklikle şöyle olmuştur; imsak derecesi -19’dan -18’e indirilmiş, imsak ve yatsı vakitlerinde temkin kaldırılmış, diğer vakitlerde de (öğle, ikindi) azaltılmıştır.
Günümüzde ise Fazilet Takvimi asırlardır devam eden usul üzere namaz vakitlerini hesaplamaktadır.
Zaruri bir tedbirdir Temkin meselesi.Bir yerin namaz vakitlerinin hesaplanması için sadece geometrik değerler değil, fıkhi değerler de lazımdır. Mesela, güneşin doğuşu-batışı için “geometrik doğuş-batış” değil, çıplak gözle görülebilen “doğuş-batış” asıldır.
Geometrik değerler, sapmalara sebep olan unsurlardan dolayı gerçek değerleri karşılamaz. Bu sebeple İslam âlimleri bazı zaruri tedbirler almışlardır. İşte bu tedbirlere “temkin” denir.
Temkin, daha tedbirli olmak için değil, fıkhî olarak yapılması zaruri bir düzeltmedir. Ehl-i Sünnet âlim ve astronomları bunu gerekli görmüşler. Çünkü vakit, namazın şartıdır ve vakitsiz namaz kılınamaz. Temkine dikkat edilmezse özellikle imsak vaktinde oruç tehlikeye girmiş olur.
Meşhur muvakkitten zaruretin izahı:
Temkine uymak, ibadetin sıhhati için zaruridir. Bu zarureti meşhur muvakkit Ahmet Ziya Bey şöyle izah etmiştir: “Aleyhissâlâtü ve’s-selâm Efendimizin talim buyurdukları namaz vakitlerinin, arzın her noktasında tatbiki mümkün olsun için ve bu vakitler değiştirilmeyecek bir emir, düstur olduklarından ve düsturlar fenne tatbik edilirse herkesin kendi anlayışına göre değiştirme ihtimalinden kurtulmuş olunur.
İlm-i heyetle meşgul olan ulema, namaz vakitlerini Peygamber Efendimizin (s.a.v.) talimine istinaden tayin ve tespit eylemişlerdir.” (Evkât-ı Salât, Mahfil (1923), c. 3; s. 35; s. 160-163)
Temkini etkileyen unsurlar:Temkin hesaplamalarında arazi genişliğinin yanında şu dört hususa da dikkat edilir:
1.Güneşin yarıçapı
2.Güneş ışınlarının kırılması
3.Bölgenin yüksekliği
4.Bölgenin güneşe göre görülme açısı..
Temkin, bu dördünden üçünün toplanıp dördüncüsünden çıkarılmasıyla elde edilir. “Temkin müddeti”, imsak ve güneşin doğuşu vakitlerinden çıkarılır, diğer vakitlere ise eklenir. Bir şehrin temkin müddeti, enlem derecesi ve güne göre değişiklik gösterebilir.
Fazilet Takvimi’nin vakitleri temkinlidir.Namaz vakitlerinde temkin olmazsa olmazdır. Fazilet Takvimi, İslam âlimlerinin ittifak ettiği üzere; namaz vakitlerini temkinli olarak belirtir. Haliyle imsak ile sabah arasındaki 20 dakikalık temkine uyar.
Temkin için hiçbir zaman, şu kadarı gerekli ve az gerekli dememek; Fazilet Takvimi’nin de izah ettiği şekilde tam saatine uymak gerekir. Saatlerce tutulan oruç için, 20 dakika çok görülmemelidir.
Maddi işler için bazı kurallara uymak gerekiyorsa; işe yetişmek için saat kurulup kalkılıyorsa, havaalanına uçuş saatinden önce varılıyorsa, dinin direği olan namaz ve oruç gibi ibadetler için de bazı kurallara uyulması gerekir. Takdir edersiniz ki ibadetlerin vakitlerine riayet, dünyevî kurallarla kıyaslanmayacak kadar mühimdir.
Temkin namaz vakitlerinde de vardı.1983 ten sonra aşağıdaki gibi vakitlerde öne çekmeler olmuştur:
İmsakta oruca başlama vaktinde 20 dakika.
İkindi namazında 5 dakika.
Yatsı namazında 10 dakika önce ezan okunmaktadır.
Uyanık şuurlu müslümanlara yakışan namaz ve oruçta bu vakitlere uymaktır.Yoksa Allah korusun vakit girmeyince ne namaz ne de oruç sıhhat kazanmaz.Çünkü vakit namazın ve orucun şartlarındandır.!!
***
SAHUR VAKTİ SABAH NAMAZI KILINIR MI?
SORU--Bizim buralarda ve türkiye genelinde sahur bitiminde ezan okunuyor ve milletde vakit oldu deyip namaz kılıyor bu davranış doğru mu?
CEVAP---Rasülüllaha (sav) Sabah namazı ile sahûr arasında ne kadar zaman bulundu, diye soruldu; o da:
Tertil ile yani yavaş yavaş Elli âyet (okunacak) kadar diye cevâb verdi. (Buhari tecrid 6-320)
İmsak’dan 18 dakika sonra fecr’i sadık tulu’ etmiş bulunacağından sabah namazının ilk vakti girmiş bulunur ve sabah namazını kılmak sahih olur.Fakat efdal olan, 50 dakika kadar bir zaman geçmelidir.
Ehli sünnet fukahasının Kitaplarındaki açıklanan bu hakikate rağmen 1980 askeri darbesinden sonra, Diyanete musallat olan Dönemin diyenet işlerri başkanı Tayyar Altıkulaç denilen kişi, imsak vakti ile sabah namazı vaktını birleştirerek görülmemiş bir yanlışlığa ve ihanete imza atmıştır.
İmsak vaktinden sonra, sabah namazının efdal vakti için 50 dakika beklemek şöyle dursun, zaruri olarak beklenmesi gereken 18 dakikayı bile bekletmediler.
Daha doğrusu millete, sabah ezanı vaktine kadar yemek yedirdiler. Halen yemeğe de devam ediyorlar. Eskiden, imsak vakti sala okunup imsak kesilir, 18 dakika sonra da sabah ezanları okunurdu. Yazık ki bu tatbikat ile imsak vakti ile sabah namazı vaktını birleştirdiler
Bir müslümanın, düşünmesi gerekmez mi? :Eğer sabah vakti ise, neden hala yemek yenilmektedir?
Yok eğer sahur ve imsak vaktı ise, o zaman neden sabah ezanı okutturulmaktadır?Bu vabalin altından nasıl kalkacaklar?
Müslümanların orucunu sakatlayanlar, aynı zamanda sabah namazını da vakti girmeden kıldırtarak, milyonlarca insanın vebalini yüklenmişlerdir.
Ama, içinde Allah (cc) korkusu olmayanlar için bunların hiçbir önemi olmayabiliyor.
KAYNAKLAR:
1.Fazilet Takvimi
2.İnsan ve Hayat Dergisi..
03.04.2022//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.