- 539 Okunma
- 8 Yorum
- 5 Beğeni
Bir Tam Olamayacak Kadar Hasarlı İki Yarım
Yanlış zamanda sardık birbirimizi. Çok yanlış zamanda yoldaş olmaya kalktık acılarımıza. Dermanımız yoktu ki hiç, nasıl iyi gelebilirdik yaralarımıza.
Yine de bir umuttu işte, denizin dibinde bir soluk aramak kadar manasız olsa da bu uğraş dolanmıştı bir kere kollarımız birbirine. Silerken gözyaşlarımızı, artık güzel günler göreceğiz bile diyemedik birbirimize.
Biliyorduk çünkü yalanlarla sarılamamazdı hiçbir yara...
Bir yarım ruh:
Sırtıma yük olmuş dertlerimle yol almak oldukça yorucu. Aramızda kalsın ama kaçmak için hiçbir çaba harcamamam bile sırf bu yüzden. Yüzleşme ihtiyacı yok içimde hiçbir şeyle, kendimi eksik ya da yetersiz hissetmiyorum bile. Hani nasıl desem, öyle durup bakasım var sadece hayata.
Tut ki Tanrı’nın acemilik döneminde öylesine karalıdığı isimsiz bir portreyim. Hareketsiz olmak kaderimde ve ben bu durumdan oldukça memnunum.
Eylemsizlik ve tepkisizlik ile barışık bir hayat sürebilirim. Ne bileyim kuşlar uçar, mevsimler geçer, insanlar gider , zaman akar ve öylece izlerim.
Sanki hayati bir soruna çözüm arar gibi, sanki en büyük dertlerin dermanını az sonra söylemekmiş gibi, derin ve anlamlı bakışlarla doldurabilirim gözlerimi. Acılı iç çekişlerim olmaz mesela, gözlerimden fışkıran kıskançlıklarım da. Tüm insani zayıflıklardan uzak ama bir o kadar da hissiyatlı biriymişim gibi numara da yapabilirim hatta.
Nasıl desem...
Sadece bir süre öylece kımıltısız yaşamak istiyorum. Öyle ihtiyacım var ki buna, asırlık bir hareketsizliğe bile katlanabilirim…
İnan bana, bu hasarlı döngüyü bir tek senin için kırmak istemiştim...ama...
Ah çok yanlış bir zamanda sardık kollarımızı birbirimize. Benim derin bir tepkisizlikte kaybolma isteğiyle yandığım, seninse basit bir tepkiyi bile kendine fazla gördüğün bir zamanda. Olabilecek en kötü zamanlamaydı kısaca.
Yoksa sorun sende değildi inan, sorun uzun zamandır varolmanın dayanılmaz sancısına takılıp kalmamızdaydı aslında.
Diğer yarım ruh:
Yalanlarla işim bitti çok zaman önce, bu yüzden böyle ağırım kendime. Bir intiharın az öncesi gibi, savrulup düşmekten başka bir düşünce yeşermiyor içimde.
Uzun süredir uzağındayım yaşamın. Rüzgarla savrulan o sararmış yaprak gibi oradan oraya savruluyordum. Tuhaf olan ise, bu durumdan kendime bile tuhaf gelecek bir şekilde keyif alıyordum.
Sanki Tanrı beni amaçsızca savrulmak için yaratmış ve ben olmam gereken beni,başka bir yoklukla keşfediyordum.
Fırtınaları sevmem bu yüzden mi bilmem. Savrulmamı kolaylaştıracak rüzgarlara sahip olmasını kıskanmam. Ya evet ya da hayırlarla, siyah veya beyazla ikiye bölünen hayatımda, fırtınanın gelişini haber veren grileri görünce çocuk gibi sevinmem.
Oysa her şimşek çakmasında irkilirdim. Yine de korkuma inat, o sevdiğim griler gökyüzünde belirince, girinin siyaha evrilişini ve gökyüzünü aydınlatan şimşeklerin gelişini hasretle beklerdim.
Seçenek diye bir şey yok aslında..seçenek olanak sunulan her şey bir tuzaktı bana.
Eğer seçenek olsaydı inan seni seçerdim olası her hayatta.
Ama...
Tanrı tüm yollarımı, aynı sonucun değişik yansımalarıyla donatmışken, önüme sunulan her seçenek ya siyah, ya da siyahken...
Ve yine her defasında hayatın hep yanlış tarafında olmak zorundalığıyla kutsanmışken, fırtınanın ortasında savrulup gitme olasılığını, görmezden gelemezdim.
İmkanı yoktu, imkanı olamazdı. Tanrı biliyor ya bu saçmalığın daniskası olurdu, buna katlanamazdım.
Senin gerçekliğin, senin olsun, canımı gönder cehenneme dedim bir gün Tanrı’ya. İşte o andı çarpılmam o çok sevdiğim fırtınaların yıldırımlarıyla...
Demek isterdim... ama yine görmedi beni ve yine unutuldum galiba…
Aslında, tüm bu öfkeli davranışlara da halim yok.
Bakma ağzı bozuk asi çoçuk tavırlarına. İçten içe sadece sevilme ihtiyacıyla, mezarını kazan başka bir çaresizim sonuçta.
İnan bir tek senin için birkaç adım yaşama doğru yürümek istedim...ama
Çok yanlış zamanda sardık kollarımızı birbirine. Benim derin bir tepkisizliği en olası çözüm olarak kabullendiğim, senin ise vazgeçmişliğin sınırlarını zorladığın bir zamanda.
Suç sende değildi,bende de... suç, yok olmanın öncesindeki doyurulamaz boşluğun sancısıyla ele geçirilmemizdeydi aslında.
Bazen iki yarım sadece iki yarımdır; hasar öyle büyüktür ki, isteseler de bir bütün olamazlar bu hayatta.
YORUMLAR
çok güzel bir başlık...bunun için ayrı bir tebriği hakediyor yazı...özellikle 'bir yarım ruh' taki anlatımı çok beğendim...orda sanki daha bi gerçekçi ve perdeyi orda aralayıp açıyor okura...girdabına orda çekiyor...
her ne kadar yazar ruhunu ortadan ikiye bölüp elimize tutuşturmak istemişse de ikinci parçasıyla içten içe bu açığını kapatmak istiyor anladığım kadarıyla...
belki öyle, belki de hiçbiri...okur kendince bi tahmin yürütür:)
tebrikler sky, sevgiler...
black_sky
Aslında doğru bir tarif olmuş. İlk yarım ruh yarım olmasına rağmen daha net, daha akıcı bir şekilde anlatıyor halini ama ikinci yarım ruh, gelgitlerden kaldırıp başını anlatmak istediğini bir türlü aktaramıyor. Bu kalan yarım biraz da saçmalayan yarım oluyor.
Negatif şeylerin daha iyi bir anlatımı olur mu, olur sanırım :) yarım kalmışlığı tam anlatmakla, yarım kalmışlığını tamamlanmamış cümlelerle anlatmaya çalışmak....
Çok teşekkür ederim her yorum diğer yazılar adına bir referans oluyor benim için. Eksik olmayın.
Sevgilerimle.
Bu yazıyı alıp kısa hikayemin finaline kopyalasam o derece uyarmış yani... "İki yarım insan"ın birbirlerinden kaçısını anlatıyor..Bütün olamamaktan korkmalarını...
Yazı biraz karmaşık gibi gelse de iki kez okuyunca taşlar yerine oturuyor, anlaması zor biraz benim açımdan...Kaleminize sağlık...
black_sky
Ben biraz karıştırdım anlatırken sanırım. Benzer eksikliklerden tamamlanamayanları anlatayım dedim ama hepsi öyle dağınık ki sanırım yazarken de biraz dağıldı.
Çok teşekkür ederim.
Saygı ve selamlarımla.
Bu gün bi yoruldum bi yoruldum...anlatamam . İlişelerin büyük bölümünü diktik. Ha , ilişe sebze fidesi,sitil demek. Ağzımız yerele alışmış işte ...
Hanım da verdi gazı "aslansın, kaplansın" misali, bir de türkü tutturduk ki sorma tüm mahalleye bedava konser. Yardım etmesini de istemedim, kıyamadım niyetli, iş başa düştü fena yoruldum. Dedim bu gün işler benden, Sonra da yemek yaptım pek ala pek nefis oldu.
Ara ara okudum ama tam kafam basmadı yazının inceliklerine...şimdi bir kez daha okudum ha...dedim yarım, yarımı bütünlemek için şartlar oluşmalı yoksa ne tam ne de tamam oluyor demekki.
Bir demliği bitireyim zihin ve algı çalışsın bi daha okuyayım.
Sevgiyle kal ...
black_sky
Yazı mı çok da acelesi yol beklesin dursun zaten dostlar meclisi olsun diye yazıyoruz.
Çok teşekkür ederim.
Saygım ve sevgimle.
Of bu neydi böyle, çarptı geçti inan!
Yaşadığımız ama bir türlü anlatamadığımız şeyleri bu güzellikte ifade eden birileri iyi ki var.
Biz duralım öylece, etrafımızdan her şey aksın gitsin Sky. Bize dokunmadan...
Çok sevdim yazını!
Sevgilerimle çok...
black_sky
Canım benim varlığın en güzeli İnan sevmiş olmana çok sevindim.
İyi ki varsın.
Sevgilerimle hem de çokça.
Biliyorduk çünkü yalanlarla sarılamamazdı hiçbir yara...
İkilemler ve iklimler... Kim zaten doğru zamanda doğru yerde ki
Tebriklerimle nesildaşım
black_sky
Ya geç kalıyoruz ya erkenciyiz...gibi her şey.
Çok teşekkür ederim nesildaşım.
Saygı ve selamlarımla her daim.
Eylemsiz tepkisiz ve sessizlik. Kimse sormasın uğramasın bilmesin. Herkes gitsin unutsun...
Cümle sonundaki olumsuzluk ekleri yerine başkaları gelebilir miydi diye de düşündüm okurken.
Sevgi ile...
black_sky
Çok teşekkür ederim.
Sevgiler benden.
Zamansızlığın zamanı gibi olmuş yazınız. Ne güzel dile getirmişsiniz. Yüreğinize sağlık.
Saygılarımla...
black_sky
Saygı ve selamlarımla.