- 471 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
TELEFON ÜSTÜNE GÖZLEMLERİM
Telefon teknolojisi geliştikçe gelişti,
Kimileri gereksinim için kullandılar.
İnsanların elden düşürmediği işti,
Kimileri belasını bile buldular.
MD
Telefon, dünden bugüne tekniksel evrim aşamalarını geçirdi. Geçmişte PTT’ye gidip şehirlerarası görüşme isteğimizi yazdırarak bekledik. Saatler sonra görevli memur adımızı söyledi, kabine girerek konuştuk. Ya da telefon olan evlerde yazdırıp sıranın gelmesini bekledik.
Sonra cepte taşınılabilir tuşlu telefonlar çıktı. Daha sonra günümüzde kullanılan dokunmatik bilgisayar işlevi gören telefonlar… Paraların harcandığı önemli ölçüde pazarı oldu. Milyonlar tutan fiyatı ile türleri ellerde birincil araç oldu.
Şunu önemle belirtmek gerekirse; elbette kolaylıkları var. Bireyler, çabuk ve görüntülü iletişime kavuştu. Ancak, yararı kadar insanlara verdiği zarar yadsınamaz. Örneğin: Kitap ve gazete okuma alışkanlığını kaldırdı. Verdiği zararlar yazılsa sayfalar tutar. Telefon, insanların yoğunlaştığı tek uğraş alanı oldu, denebilir.
Geçmişte yazdığım Telefon şiirime dönüş yapalım. Geliniz içselleştirerek okuyalım, derim. Ayrıca, gönül kuşunuzun uçmamasını dilerim.
Telefon
Kimi zaman bir telefon,
Zil sesiyle çeker sizi;
Yüreğiniz burkulur
Coşku coşku yoğunlaşırsınız
Konuşamaz olur
Sevinçten uzaklaşırsınız.
Hasret duvarını kaldırmak için
Ses telleriniz duyguyla yüklenir
Acı çığlık çığlık oturur
Yüzler umulmadık zamanda şenlenir.
Kimi zaman bir telefon,
Zil sesiyle çeker sizi;
Deli yürek göynür
Gözyaşıyla sulanır beden
Yavaş yavaş
Bir çığlıktır sessizlik
Yalnızlığınızı ısıtamazsınız
Aşk güvercininiz uçmuştur
Sevda umarsızlığa arkadaş
Bulutları tutmak istersiniz
Prangalar bırakmaz
Boşluğa asılır elleriniz.
Beyniniz şimşeklenir
Yazın üşür, kışın yanarsınız
Bir telefon umarsız eder
Siz siz değil
Bir başka insansınız.
Kimi zaman bir telefon,
Zil sesiyle çeker sizi;
Mevsimsiz umut çiçekleri açar
Ne ki, bahar gelmez olur
Bakarsınız bulut kara kara çöker
Yağmur yeli uğul uğul
Ansızın yakınınızda olur.
İnce bir ses okşar duyunuzu,
Yanık türkü olur yüreğinizde,
Değiştiremezsiniz huyunuzu.
Gün batımında
Gönül dağınız aydınlanır
An gelir
Korkuya durur yüreğiniz
Alev alev korlanır
Rahat edemezsiniz.
Kimi zaman bir telefon,
Zil sesiyle çeker sizi;
Bakışlarınız bir noktaya çakılı
Çekip çıkaramazsınız oradan
Gönlünüz kabarır dalga dalga
Susuzluğunuza akıtamazsınız
O sudan.
Yıldız dağlarına değer başınız
Sisli, dumanlı, sevdalı
Güzellikler dansa durur çevrenizde
Avutamadığınız gönül yaralı.
Kimi zaman bir telefon,
Zil sesiyle çeker sizi;
Sevgi çiçekleri açar,
Has bahçeniz çeşitlenir.
Küt küt atar yüreğiniz
Gönül kuşunuz uçar.
Muhsin Durucan
*